Gündem

AYM "hak ihlali" dedi; Kılıçdaroğlu'na 20 bin lira manevi tazminat ödenecek

Kemal Kılıçdaroğlu'nun o tarihlerdeki Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'ye ödeyeceği tazminatla ilgili yaptığı başvuru ise reddedildi

02 Ağustos 2018 16:15

Anayasa Mahkemesi (AYM), CHP Genel Başkanı Kemal  Kılıçdaroğlu'nun, Kayseri Büyükşehir Belediyesine yönelik iddialarından dolayı tazminata mahkum edilmesini "hak ihlali" olarak değerlendirerek, 20 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi. AYM, Kılıçdaroğlu'nun o tarihteki Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'ye 12 bin lira  tazminat ödemeye mahkûm olduğu davayla ilgili başvuruyu ise "süre aşımı" nedeniyle reddetti.

Anayasa Mahkemesinin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Kayseri Büyükşehir Belediyesine yönelik iddialarından dolayı tazminata mahkum edilmesini "hak ihlali" sayarak, 20 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmettiği kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2010 yılında TBMM Genel Kurulunda ve partisinin grup toplantılarında, basın açıklamalarında ve televizyon programlarında, Kayseri Büyükşehir Belediyesindeki yolsuzluk ve rüşvet ile ilgili bazı iddiaları paylaştı.

Bu konuşmaları nedeniyle aleyhine manevi tazminat davaları açılan ve 7 davada toplam 25 bin lira tazminat ödemeye mahkum edilen Kılıçdaroğlu, yerel mahkeme kararlarının Yargıtay tarafından da onanmasının ardından Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yaptı.

Kılıçdaroğlu, başvuru dilekçesinde konuşmalarında, davacıların ismini zikretmediğini ve davacıların şahsına saldırı teşkil edecek hiçbir beyanda bulunmadığını belirterek, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini savundu.

Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, Kılıçdaroğlu'nun, Kayseri Büyükşehir Belediyesine yönelik iddialarından dolayı tazminata mahkum edilmesini hak ihlali saydı ve net 20 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Mahkemenin gerekçesinde, ifade özgürlüğünün Anayasa'nın 26'ncı maddesiyle güvence altına alındığına değinilerek, çoğunluğa muhalif olanlar da dahil düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve bu konuda başkalarını ikna etme çabaları ve bu çabaların hoşgörüyle karşılanmasının çoğulcu demokratik düzenin gereklerinden olduğu vurgulandı.

"Kamu görevlileri daha fazla hoşgörü göstermeli"

Demokratik toplumlarda ifade özgürlüğü üzerindeki sınırlamanın, zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik ve istisnai nitelikte olması gerektiği kaydedilen gerekçede, kamu görevlilerinin, gördükleri işlev nedeniyle kendilerine yönelik eleştirilere diğer vatandaşlara göre daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiğine işaret edildi.

Somut olayda, başvurucunun iddia ettiği konuların kamusal çıkarlarla ilgili olduğuna işaret edilen gerekçede, şu tespitler yapıldı:

"Kamusal hizmetler sunan bir belediyenin görevlilerinin adının karıştığı soruşturmaların bir siyasi parti lideri olan başvurucunun sıkı ve yakın denetimi altında olması tabiidir. Derece mahkemeleri, başvurucunun kullandığı sert sözlerin hedefinin davacılar olduğu sonucuna, başvurucunun konuşmalarını değil konuşmada sözü edilen soruşturma dosyasını esas alarak ulaşmıştır. Başvurucu, konuşmalarında davacıların kimliklerini açıklamamıştır. Doğrudan hedef almadığı halde dolaylı bağlantılarla davacıların kimliklerinin ortaya çıktığı veya çıkma tehlikesinin bulunduğunun kabul edilmesi aşırı bir yorum olarak değerlendirilmiştir. Aksinin kabulü kamusal konuşmaları imkansız hale getirecektir.

Başvurucunun konuşmalarında kullandığı bazı ifadelerin incitici ve rahatsız edici olduğu açıktır ancak siyaset adamlarının kullandıkları bazı sözler açıkça polemik çıkarmaya, şiddetli tepkiler yaratmaya ve taraftarlarını konsolide etmeye yönelik siyaset üsluplarının bir parçası olarak kabul edilebilir."

Anayasa Mahkemesinin gerekçesinde, ifade özgürlüğünün ihlaline yönelik sonuçların ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğuna dikkat çekilerek, derece mahkemelerince yapılması gereken işin, öncelikle ihlale yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal sonucuna uygun yeni bir karar verilmesi olduğu hatırlatıldı.

Karşı oy gerekçesi

Çoğunluk görüşüne, Anayasa Mahkemesi Üyesi Rıdvan Güleç katılmadı.

Güleç, karşı oy yazısında, başvurucunun belediye çalışanlarına yönelik sarf ettiği kimi sözlerin kişisel saldırı içerdiğini ve eleştiri sınırlarını aştığını vurguladı.

Karşı oy yazısında, başvurucunun konuşmalarında belediye çalışanlarına yönelik sarf ettiği "17 kişilik çete", "rüşvet çarkı" şeklindeki sözlerin ise belediye çalışanlarının kişilik haklarını ihlal etmediğini söylemenin güç olacağı aktarıldı.

Kılıçdaroğlu'nun diğer başvurusuna ret

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, aynı iddialarla ilgili yaptığı konuşmalar nedeniyle o tarihteki Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki tarafından açılan tazminat davasında ise 12 bin lira tazminata mahkum edildi.

Kılıçdaroğlu, bu kararın onanması ve itiraz sürecinin sona ermesi üzerine Anayasa Mahkemesi'ne ayrı bir bireysel başvuruda bulundu.

Bu başvuruyu da inceleyen Anayasa Mahkemesi, Yargıtayın karar düzeltme talebinin reddine ilişkin nihai kararının öğrenildiği 14 Mayıs 2014 tarihinden itibaren 30 günlük başvuru süresi geçtikten sonra 16 Şubat 2015'te bireysel başvuruda bulunduğunu tespit etti. 

Yüksek Mahkeme, bu nedenle "başvurunun süre aşımı nedeniyle kabul edilemez" olduğuna karar verdi.