Gündem

"AYM gerekçeli kararında 'Dündar ve Gül'ü tutuklama bariz takdir hatası' dedi; 3 üye 'milli güvenlik' şerhi koydu"

Gerekçede, "İfade özgürlüğü, aynı zamanda devleti veya toplumun herhangi bir kesimini inciten, şoke eden veya rahatsız eden düşünceler için de geçerlidir" dendiği iddia ediliyor

09 Mart 2016 11:29

Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve  Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tahliyelerine yol açan kararının gerekçesini tamamlayıp, Resmi Gazete’ye gönderdi. Habertürk'ten Fevzi Çakır'ın haberine göre, kararda, Dündar ve Gül için tutuklama kararı veren mahkemenin 'bariz takdir hatası'na düştüğü yorumunun yapıldığı iddia edildi. Muhalif 3 üye ise “milli güvenlik” vurgusu yaptı.

Pazartesi günü Yüksek Mahkeme üyelerine dağıtılan gerekçede gerekli düzeltmeler yapıldı, muhalefet şerhleri eklendi. Gerekçeli karar, bugün Resmi Gazete’de yayımlanacak.

Habertürk’ün haberine göre, ifade ve basın özgürlüğüne ilişkin gerekçeli kararda dikkat çekici tespitler yer alıyor. Çok sayıda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına atıf yapılan gerekçeli kararda, basın ve ifade özgürlüğü geniş biçimde yorumlandı. Gerekçede, “İfade özgürlüğü, aynı zamanda devleti veya toplumun herhangi bir kesimini inciten, şoke eden veya rahatsız eden düşünceler için de geçerlidir” tespitine yer verildiği öğrenildi. Kararda, basın ve ifade özgürlüğünün geniş yorumlanmasının “esasa girildi” yönünde değerlendirilmemesi gerektiğine vurgu yapıldı.

 

"İç hukuk yolu tüketildi"

 

Gerekçede, “İç hukuk yolları tüketilmedi” eleştirilerine de yanıt verildi. Tutukluluk incelemesi bağlamında, iç hukuk yollarının tutukluluğa yapılan itirazların reddedilip kesinleşmesinin ardından tükendiği tespitinde bulunuldu. Dündar ve Gül’ün tutuklanmalarına ilişkin yerel mahkemenin gerekçesinin yetersiz olduğu da vurgulanan kararda, tutuklama kararı veren mahkemenin “bariz takdir hatası”na düştüğü kaydedildi.

 

"Milli güvenlik vurgusu"

 

Karara muhalefet şerhi yazan üç üyenin ise “milli güvenlik” vurgusu yaptığı öğrenildi. Milli güvenlik ve kamu düzeni ile ifade özgürlüğü sınırlarına ilişkin AİHM kararlarına işaret eden üç üye, özetle şu tespitleri yaptı: “Henüz iddianamesi yazılmayan, suç nitelemesi yapılmayan bir konuda AYM’nin ihlal kararı vermesi ilk derece mahkemesinin takdir yetkisine doğrudan müdahaledir. İç hukuk yolları tüketilmedi, yargılamanın sonucu beklenmeliydi. Bu kararla AYM kendini sulh ceza, asliye ceza mahkemeleri ile Yargıtay’ın yerine koydu. AYM, Yüce Divan yargılama yetkisini genel ceza yargılamalarına genişleterek, ceza mahkemesi sıfatına büründü. Bu hakkı bireysel başvuruda kullanmak Anayasa’ya aykırıdır.”