* Aydın Engin
Yaşıma başıma bakmadan, kıdemli bir tembel olduğumu bile bile Cumhuriyet beni habire işe koşuyor ya, birkaç gündür zorunlu olarak CumhurumunBaşkanı ile ilgileniyorum.
İki gün önce yine konuşma yapacağı bir kalabalık bulmuş, kürsüye çıkmıştı. Hızını alamadı; bu kez hem Avrupa’nın hem biz gazeteci milletinin ağzının payını verdi:
“Hapisteki gazetecilerin listesini verin diyoruz. Bakıyorum, hepsi hırsız, çocuk istismarcısı, terörist. Geçenlerde de 149 kişilik bir liste geldi. 144’ü terör, 4’ü adi suçlardan içeride...” dedi.
Bizim meslektaşlar, meslek örgütleri ayağa kalktı. Dahası Silivri’deki Cumhuriyet tayfasının eşleri yeri göğü inlettiler. Cuma günkü Cumhuriyet’te okumuşsunuzdur. Her biri kendi üslubunca “Kanıtın varsa ortaya koy efendi. Söylediklerinden o kadar eminsen savcılarına söyle iddianamelerini yazsınlar ki neyle suçlandıklarını öğrenelim. Bunları yapmıyorsan hepimizden gecikmeden özür dile” dediler.
Bense...
Bense birkaç gündür Cumhurumun Başkanını yakından izliyorum ya, adama kanım ısındı galiba; hiç de öyle kötü şeyler düşünmedim, kem sözler etmedim.
Bence bu haltı başdanışmanları yedi. (Biliyorsunuz sarayda danışman yok, hepsi başdanışman). Bu baş’lardan hangisi bu haltı yedi bilmiyorum ama bildiğim adamın önüne koyacakları listeyi karıştırdılar. Hapisteki gazeteciler listesi yerine Ensarcı ya da nasılsa öğretmen olmuş birtakım sapıklar var ya hani “çocuk istismarcısı” deniyor, işte onların listesini koydular. O da baktı 149’un dördü beşi çocukları şey yapmış. O da kükredi...
149’un 144’ü içinse yine bir liste kargaşası yaşandı. Cephane, havan topu mermisi, tabanca, tüfek gibi “insani yardım malzemesi” yolladıkları IŞİD’ci, Nusracı yiğitlerin listesini önüne koydular. “Konjonktür” gereği artık onlara terörist diyor ya, baktı ki listedekiler gazeteci filan değil, terörist. O da bunu ilan etti.
Yani Cumhurumun Başkanı’nın bunda hiçbir suçu yok. O sütten çıkmış bir kaşık ve başdanışmanların kurbanı.
Mesele budur ve bundan ibarettir...
***
Gördüğünüz gibi son günlerin önemli konularına derin analiz yeteneğimle derin açıklamalar getirdim.
Bitmedi.
Biliyorsunuz, perşembe akşamı CNN ekranlarında ballandıra ballandıra ilan edilen “Cumhurbaşkanı ile Özel” söyleşiyi de yüksek görev bilincimin gereği olarak baştan sona dikkatle izledim.
Cumhurumun Başkanı yine bir başdanışman kurbanı oldu. Hangisi bilmiyorum. Yani jölelisi mi, jölesizi mi, “kalın”ı mı, incesi mi bilemem, ancak onu bir kez daha gülünç duruma düşürdüler.
Siz de izlediyseniz fark etmişinizdir. Cumhurumun Başkanı program boyunca Suriye Kürtlerinin örgütü PYD’nin askeri kolu olan YPG’den söz ederken sürekli “Vay Pi Ci” dedi.
Başdanışman yanıltması olmadan bu hatayı yapıp böylesine gülünç olmazdı. Çünkü gerek Piyalepaşa İlkokulu’nda, gerek İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde ona YPG’yi “Yee Pee Gee” diye okuması gerektiğini öğretmişlerdi. Bundan eminim. Çünkü tersi mümkün değil.
E peki o zaman eksiksiz bir “yerli” ve eksiksiz bir “milli” olan Cumhurumun Başkanı YPG’yi neden “Vay Pi Ci” diye okusun?
Herhalde bize İngilizce bildiğini yutturmak için değil. Böyle bir ucuzluğa düşecek adam değil Cumhurumun Başkanı.
Öyle bir makama gelmiş biri İngilizce bilmemenin kusur olmadığını, hele yerli ve milli bir eğitim görmüşse bunun çok doğal olduğunu bilmez mi?
Elbet bilir.
Buna karşılık İngilizce bilmediği halde İngilizce döktürmeye çabalamanın kusurdan öte gülünç olduğunu bilmez mi?..
Elbette bilir.
Dedim a, bu da bir başdanışman yanıltmasıdır.
Yoksa benim Cumhurumun Başkanıııııııı..
***
Neyse...
Derin analizlerim bugünlük bu kadar.
Hepinize iyi ve bol gülücüklü pazarlar.
_____________________________________________________________
* Bu yazı ilk olarak Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmıştır