Gündem

Aydın Engin: CHP'li değilim, kimseye akıl verme niyetim yok, ancak...

"Kemalizm sosyal demokrasidir, CHP işte o yüzden sosyal demokrat olduğunu ilan etmiştir"

18 Ocak 2018 10:28

Pek çok, ummadığım kadar çok okur tepkisi geldi. Kimi övüyor, kimi sövüyor. 

Canan Kaftancıoğlu’nun İstanbul il başkanı seçilmesi üstüne yazılan ve bunu CHP için bir fırsat olarak gören dünkü Tırmık’tan söz ediyorum. Övgülere, “Aydın Bey, ben de aynen böyle düşünüyorum” mesajlarına sevinirim. 
Sövgülere sözüm yok. Alışkınım ve şerbetliyim. 
Bu kadar çok tepki gelmesi elbette benim marifetimden değil; konunun özellikle CHP açısından çok yakıcı ve önemli olmasından kaynaklanıyor. 
Okurların sövgü ya da övgülerine tek tek yanıt vermem olanaksız. Zaten gerek de yok. Ancak içlerinden cımbızladığım iki ilginç okur tepkisi üstüne birkaç paragraf yararlı olacak. 
Buyrun...

İlk e-mektup bir kadın okurdan. Pek dostça değil. Ama önemli. Can alıcı paragrafı aktaracağım: 
“... Aydın Efendi, elini CHP’den çek. Ben unutmam, sen yıllar önce, Cumhuriyet’te sosyal demokrasinin Marx ve Engels’e dayandığından, sosyal demokrat partilerin onları fikir babası olarak kabul ettiğinden söz eden bir yazı da yayımlamıştın. Ben de ‘Bunca yıllık sosyal demokratım böyle bir yalanı ilk kez duyuyorum’ diye seni kınamıştım. Sosyal demokrasi Atatürk’ün yoludur.Kemalizm sosyal demokrasidir. CHP işte o yüzden sosyal demokrat olduğunu,ortanın solunda konumlandığını ilan etmiştir...” 
Önce bu belleğe şapka çıkarırım. Okur, benim elimden çıkmış, ama çoktan unuttuğum, Cumhuriyet’te yayımlanmış bir yazı dizisinden söz ediyor. Arayıp buldum. Okur haklı. Sosyal demokrasinin kökeninin Karl Marx ve Engels’e dayandığını, bütün sosyal demokrat partilerin “anası” kabul edilen Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin (bugünkü SPD) iki ünlü ve saygın Alman Marksisti Wilhelm Liebknecht ve August Bebel tarafından 1875’te kurulduğunu anlatıyor. Sosyal demokrasinin tarih içindeki değişimlerini, dönüşümlerini sergiliyor. Bütün Avrupa sosyal demokrat partilerin soyağaçlarının kökünde önce Marx ve Engels’in, sonra da Liebknecht ve Bebel’in yer aldığını gösteren çizimler de dizide yer alıyordu. 
Anlaşılan “bunca yıllık sosyal demokrat”(!) okurun bana laf çarptırmak yerine biraz tarihe bakmasında yarar var. Bugün için bu çok da kolay. Google aleyhüsselam uzun uzun anlatıyor... 
“Kemalizm sosyal demokrasidir” yargısına gelince... 
Gelmeyelim daha iyi. 
Kestirmeden “I-ıh, değildir” deyip geçelim...

Okur tepkileri arasından cımbızlayıp seçtiğim ikinci mesaj ise “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ve “Mustafa Kemal’in yoldaşlarıyız” sloganlarında anlatımını bulan ayrışmaya değiniyor. Tuhaf cümleler eşliğinde görüşünü açıklıyor. O paragrafları aynen aktarıyorum: 
“... Mustafa Kemal’in askeriyiz sloganı salt CHP sloganı değildir. Asi MustafaKemal’in ‘ayağa kalkın’ çağrısıdır. Kanlı Göztepe-KSK taraftarların, GS-FB-BJK taraftarlarının ‘bu amaçta birleştik’ çağrısıdır. Kim ki bu çağrıya uzak, bizden değildir...”
Ne diyeyim? 
“Kim sizdendir, kim değildir”i ben bilemem. 
Buna kim karar verir? Onu da bilemem. Ancak seçilmesine çok sevindiğini belirttiği Canan Kaftancıoğlu’nun “CHP için bir şans” olduğunu ileri sürüyor ve ardından ekliyor: “Bu yoldaş demek daha doğru safsatasından kurtulacaktır”. 
Herhalde bir bildiği var ki bu kadar kesin ve keskin bir yargı veriyor. 
Ben CHP’li değilim. Kimseye akıl vermek niyetinde de değilim. Benim işim değil bu. Ancak kişisel görüşümce “safsata”dan kurtulmak değil onu derinleştirmek gerekir. 
Asker tartışmadan buyruklara uyandır. “Ateş” buyruğu gelince ateş eder, “ateşkes” denince parmağını namludan çeker. Tartışmaz. Buyruklara uyar. 
Yoldaşlığın ise özgürce düşünüp farklılıklardan ürkmeyip faşizme karşı ya da diktatörce yönelimlere karşı yine de el ele tutuşmayı, omuz omuza vermeyi başarmak demek olduğunu düşünenlerdenim. 
Bitirirken bir bilgi notu: Bütün (evet: Bütün) sosyal demokrat parti üyeleri, başkanından aday üyesine kadar birbirlerine yoldaş diye seslenirler. Sosyal demokrat CHP ne diyeceğine kendi karar verecek. Tartışma başladığına göre er geç vermek zorunda kalacak...

*Bu yazı ilk kez Cumhuriyet'ye yayınlanmıştır.