Avrupa Birliği 2020 için kendine bir hedef koydu ve o tarihe kadar otomobillerin yüzde 10’unun en çevreci yakıt olan LPG’ye dönüşmesini amaçlıyor. Oysa Türkiye’de toplam 18 milyon otomobil ve hafif ticari araç parkının 2 milyon 50 bini yani yüzde 13’ü şimdiden LPG’ye dönüştü. Ancak bunu çevreci kaygılarla değil tamamen ekonomik nedenlerle yaptık.
Türkiye çok değil 2006 yılı verilerine göre, dünyanın en çok otogaz tüketen dördüncü ülkesiydi. Ancak benzine öylesine zamlar yapıldı ki, Türkiye son 2 yıl içinde hızlı bir şekilde LPG’ye dönüşüm yaptı ve bunun sonucunda da dünya ikinciliğine oturdu.
World LP Gas Association verilerine göre, Türkiye 2 milyon 170 bin ton LPG tüketimi ile Avrupa birincisi ve Güney Kore’nin ardından da dünya ikinciliğine yükseldi. Türkiye kuşkusuz dünyanın en çevreci bu yakıtını, çevreye verdiği özel önem ve hassasiyet yüzünden kullanmadı. Türkiye’de LPG’li araç sayısındaki artışın altında bu yakıtın benzine göre çok daha hesaplı olması yatıyor.
Türkiye’de otomobil ve hafif ticari olarak tarif edilen yaklaşık 18 milyon araç var. Bu araçların 13 milyonu benzinli. Dizel araç sayısı 3 milyon. LPG’li araç sayısı ise 2 milyon 50 bin. LPG’li araç sayısının bu yıl sonuna kadar 2 milyon 350 bin olması bekleniyor. Yani trafikteki her 100 araçtan 13’ü LPG’li hale geldi. Oysa Avrupa’da LPG’li araç sayısı yüzde 2’ler seviyesinde bile değil. Ancak Avrupa hızla bu yakıta yatırım yapıyor. 2020 yılı hedefi ise LPG’li araç sayısı oranını yüzde 10’a çıkartmak.
Toplam karbondioksit salınımının yaklaşık yüzde 17’si taşıt araçlarının egzozlarından geliyor. (Oto tamircilerin tabelalarına dikkatli bakın, çok farklı kelimeler görürsünüz. Kimi eksoz yazar kimi egzos. Türk Dil Kurumu’na göre doğrusu egzoz.)
AB hesap yapmış. LPG’li araç sayısı yüzde 10’a çıkınca 350 milyon tonluk karbondioksit salınımına engel olacak. 20 milyar dolarlık tasarruf sağlayacak. Bu yüzden bu işe özel önem veriyor. Mesela Almanya’da LPG’li araç sayısı sadece 200 bin. Yani listeye baktığımızda dünyada ilk 10’a bile giremiyor. Ancak otogaz istasyonu sayısına bakınca Almanya 3 bin 200 ile üçüncü sırada görünüyor. Bu tamamen geleceğe yatırımın bir göstergesi.
Peki Türkiye’de çevre bilinci AB’nin çok mu ilerisinde de biz AB’nin 2020 hedefinin bile ötesine geçmişiz?
Kesinlikle hayır. Zaten öyle olsa, zehirli gaz salınımı daha fazla olan eski teknolojili araçların vergisi Türkiye’de daha düşük olmazdı. Türkiye herhalde bu konuda tektir. Türkiye’de otomobil yaşlandıkça ödeyeceği vergi azalır. Oysa dünyada daha az zararlı gaz üreten, yeni teknolojili araçları teşvik etmek için araç yaşı ilerledikçe vergileri ağırlaşır. Her neyse esas konumuz bu değil.
Bizim LPG aşkımız Cem Yılmaz’ın dediği gibi tamamen duygusal.
Hangisi daha hesaplı
Hesabı yapalım.
Benzinli araç 100 kilometrede yaklaşık 10 litre yakar. Yani 3.29 TL’den yaklaşık 33 TL harcar. Dizel araç 100 kilometrede yaklaşık 7 litre tüketir. 2.71 TL’den yaklaşık 19 TL eder. Otogazlı araç ise 100 kilometrede 13 litre yakar. Litre fiyatı 1.71 TL’den yaklaşık 22.2 TL.
Arada ciddi farklar var. Benzinli araçta 100 kilometre gitmenin maliyeti 33 TL, LPG’li araçla 22 TL.
Dizel araçla da farkını yakıt tüketiminden değil, benzinli araç ile dizel aracın satış fiyatından yapabiliriz. Dizel araçlar benzinli araçlara göre pahalıdır. Öyle bakınca LPG, dizel araçtan da ekonomik çıkıyor.
Benzinli araçlardan LPG’li araca hızlı bir dönüşüm yaşanıyor. LPG’ye dönüşümün maliyeti ise ortalama 400 euro civarında. Çok pahalı bir sistem kurmak isterseniz fiyat 800 euroya kadar çıkıyor ancak gerek yok.
Benzinli araç ile LPG’li araç arasında 100 kilometrede 11 TL’lik fiyat farkı olduğuna göre daha 10 bin kilometre bile yapmadan LPG’ye dönüşümün maliyetini çıkartıyorsunuz. Aracıyla çok yol yapanlar, hele hele 100 kilometredeki benzin tüketimi 10 litrelik ortalamanın daha üzerinde araç kullananlar için çok akıllıca bir dönüşüm...
Benim aklıma hemen şu soru geliyor. Madem Türkiye’de hızla benzinliden LPG’li araca dönüş var. Maliye bunu görmüyor mu? Otogazın vergisini niye artırmıyor. Öyle ya cin gibi bir Maliye’miz var. Benzin istasyonları da Maliye’nin en gözbebeği vergi daireleri olarak çalışıyor. Bu fırsatı kaçırırlar mı?
Vergi oranlarına baktım. Benzinde vergi yükü yüzde 66 civarında. Motorinde yüzde 57, otogazda ise yüzde 51. Yani otogazın vergisini artırabilirler.
Ancak otogazlı araç kullananlar tedirgin olmasın. Maliye’nin daha doğrusu hükümetin bu konuda eli kolu bağlı sayılır. Zaten şimdi anlatacağım sebepten dolayı da otogazın vergisini artıramıyorlar.
Şöyle ki...
Otogazla, tüplerde kullanılan dökme gaz arasında aslında bir fark yok.
Tüp ise Türk insanı için hâlâ hayati öneme sahip. Doğalgazın ulaşmadığı kırsal kesimde hâlâ tüp kullanılıyor.
Şayet otogazın vergisi artırılırsa otomatikman dökme tüpe yani 12 kilogramlık mutfak tüpüne de piknik tüpüne de zam gelecek demektir.
Hükümet bunu göze alamadığı için otogaza zam bindiremiyor. Rafineriden çıkışta dökme gazdan ton başına 1.030 TL, otogazdan ise 1.096 TL vergi alınıyor. Maliye sadece otogazın vergisini artırsa, otogazcıların hepsi dökme gaz alıyormuş gibi yapar. Nitekim mevcut 66 TL’lik fark için bile bu hileye başvuran bazı otogazcılar var. Zaten bu nedenle bazı istasyonlarda ortalama fiyatı 1.71 TL olan otogaz 1.59 TL’ye satılabiliyor.
Yani otogaz kullananların içi rahat olsun. LPG’nin vergisini kolay kolay artıramazlar.
Otogaz tüketiminde dünya ikincisi Avrupa birincisiyiz
1.Güney Kore 4.362
2.Türkiye 2.170
3.Polonya 2.005
4.Japonya 1.754
5.Avustralya 1.650
6.Rusya 1.345
7.İtalya 1.004
8.Meksika 935
9.ABD 678
10.Çin 658
Otogazlı araç sayısında da dünyada ikinci sıradayız
Güney Kore 2.187
Türkiye 2.050
Polonya 2.015
İtalya 925
Avustralya 620
Rusya 600
Meksika 550
Hindistan 500
Japonya 292
Hollanda 275
Otogaz istasyonu sayısı
1.Türkiye 7.700
2.Polonya 6.700
3.Almanya 3.200
4.Avustralya 3.170
5.Bulgaristan 3.000
6.Kanada 2.500
7.Meksika 2.490
8.İtalya 2.350
9.ABD 2.340
10.G.Kore 1.533