Cristina Romanya'daki bir köyün eteklerinde yaşıyor. 15 yaşında ve sorunlu bir ailenin çocuğu. Köyün rahibi Eginald Schlattner Cristina'nın annesinin yedi ayrı erkekten yedi çocuğu olduğunu anlatıyor. Cristina büyük annesinin yanında kalıyormuş. Üç yataklı bir kulübede dört kuşaktan on bir fert barınıyormuş.
Romanların büyük bölümü fakirlik, şiddet ve suç sarmalından kurtulamıyor. Romanya'daki yardım programlarına rağmen durum düzelmiyor. Yerel çapta faaliyet gösteren özel yardım kuruluşları bu yüzden çok önemli sayılıyor. Rahip Schlattner köydeki 25 çocuğun yakındaki Sibiu'da meslek okuluna devam edebilmesini sağlamış. İsviçre, Almanya ve Avusturya'da topladığı bağışlar sayesinde yardımlarını sürdürebiliyor. Cristina meslek okulundaki ilk sömestrini başarıyla tamamlamış. Çocuklar rahibin malikanesinde yemek yiyebiliyor, yıkanabiliyor ve ev ödevlerini yapabiliyorlar. 83 yaşındaki din adamı ve romancı Schlattner, toplum hayatından kopmamanın tek yolunun sahip çıkılmak ve öğrenmek olduğunu söylüyor.
Ön yargılarla mücadele
Almanya'daki Roman azınlığın temsilcilerinden Petra Rosenberg, Avrupa'nın birleşmesinden Romanların zararlı çıktığını söylüyor. Rosenberg öncelikle Balkan ülkelerindeki Romanların unutulmaması gerektiğini, Romanların yüz yıllardır dışlandıkları ülkelerde sefalet çektiklerini, eğitim alma ve iş bulma imkânlarının sınırlı olduğunu ve her yerde düşmanlık ve nefretle karşılaştıklarını anlatıyor. Tek çareyi Batı Avrupa'ya kaçmakta gördüklerini söylediği Romanların gittikleri ülkelerde de dikkate alınmayıp aynı önyargılarla karşılaştıklarını belirtiyor.
Almanya'daki Roman azınlığın durumunun da farklı olmadığını belirten Petra Rosenberg, ‘burada da dışlanıp ret edildiklerini, bu nedenle genç Romanların etnik köklerini gizlemeye çalıştıklarını', söylüyor.
Avrupa Yahudileri Soykırım Anıtları Vakfı'nın direktörü Uwe Neumärker 8 Nisan Uluslararası Romanlar günü vesilesiyle Çigan düşmanlığına karşı Avrupa Romanlarıyla dayanışma projesi başlattı. Avrupa'nın en kalabalık azınlığının dışlanmasına dikkat çekmek için oluşturulan eylem grubuna toplumun her katmanından birçok kuruluş destek veriyor.
Neumärker inisiyatifiyle ilgili açıklamasında “Avrupa'da Romanlara ırkçılık yapılması kabul edilemez. Çigan düşmanlığının Romanların geleceğini karartabilecek sonuçlara yol açtığını anlatmayı kendilerine bırakmamalıyız. Bu sorumluluğu çoğunluk üstlenmeli açıkça kınamalı ve Çigan düşmanlığıyla mücadele etmelidir”, dedi.
Dayanışmaya ünlüler de katılıyor
Almanya'nın eski milli futbolcularından Arne Friedrich de kurduğu vakıfla göçmen çocukların toplumla intibaklarına yardımcı olmaya çalışıyor. Friedrich azınlıkların çocuklarının ırkçılıktan çok çektiklerini, eğitimsizlik ve şans eşitsizliğinin bu çocukların Alman toplumuyla kaynaşmasına engel teşkil ettiğini, söylüyor.
Avrupa Romanlar günü münasebetiyle Berlin'de düzenlenecek olan gösteride, Roman göçmenlerin güvenli olarak tanımlanan ülkelere geri gönderilmesiyle ilgili sorunlar da dile getirilecek. Kefaet ve Selami Prizreni kardeşler 1990'lı yılların savaş ortamında aileleriyle birlikte Almanya'ya kaçmışlar. Selami Almanya'da dünyaya gelmiş. Prizreni kardeşler çocuk yuvasına ve okula devam etmişler. Hip-Hop'çulukla Essen dışında da ün kazanmışlar. Müzisyen kardeşler 2010 yılında Almanya'dan sınır dışı edilerek Kosova'ya gönderilmiş ve ‘Almanyalı' sayıldıklarından, memleketlerinde de kabul görmemişler. 2014 yılında Almanya'ya dönen Kefaet ve Selami'nin statüleri henüz açıklık kazanmadı. İki kardeş hayatlarını anlatan bir filmle Alman kamuoyuna seslenmeye çalışıyor. Selami “Merhamet değil, tanınmak istiyoruz”, diyor. Prizreni'ler Romanlar Günü'nde Berlin'de sahneye çıkacaklar. Bütün azınlıklar adına verecekleri mesajın çoğunluk tarafından duyulması umuduyla.