Avrupa Polis Kongresi'nde siber savaşlardan korunma yollarının yanı sıra, Facebook gibi sosyal medya organlarının soruşturmalar açısından sunduğu yeni olanaklar ele alındı.
Merkezi ABD'de bulunan güvenlik şirketi "Symantec"in verdiği bilgilere göre 2011 yılında dünya çapında yapılan sanal saldırıların sayısı 5 milyar 500 milyona ulaştı. Bu bir sene içerisinde yüzde 81'lik bir artışa tekabül ediyor.
Federal Emniyet Teşkilatı'nın verdiği bilgilere göre Almanya'da ise aynı dönemde siber suçlar kapsamında değerlendirilebilecek 60 bin vaka bulunuyor. Kurumun başkan yardımcısı Jürgen Maurer, bu gri bölgedeki tehlikeleri öngörmenin imkansız olduğuna dikkat çekiyor. Alman iç istihbarat teşkilatı Anayasayı Koruma Dairesi'nin Başkanı Hans-Georg Massen, teknolojik gelişmelerin gerisinde kalınmaması uyarısında bulunuyor:
"Bizim için ilk etapta önemli olan istihbarat servisi olarak teknolojinin gerisinde kalmamak. Geçmişte enformasyon teknolojilerindeki güvenlik için Bonn'daki birimin yeterli olacağı düşünülüyordu. Ancak burası öncelikle teknik sistemimizin işlerliğinden ve istikrarından sorumlu. Bizim ihtiyacımız olansa, yurtiçi ve yurtdışında her tür tehlikeye hazırlıklı, bize hangi tehlikelerle karşı karşıya olduğumuzu söyleyen, kimin hangi nedenlerle bizim bilişim sistemlerimize saldırmak istediğini analiz edebilecek mükemmel bir şekilde oluşturulmuş bir sistem."
'İnternet hız sınırının olmadığı bir otoban gibi'
Uzmanların tahminlerine göre, pek çok Alman güvenlik kurumu, siber saldırılara karşı yeterince hazırlıklı değil. 2005-2009 yılları arasında Avrupa Polis Teşkilatı'nın başkanlığını yapan Max-Peter Ratzel, bu nedenle Facebook gibi sosyal paylaşım platformlarında varlık göstermenin şart olduğunu vurguluyor. Ratzel, Almanya'nın diğer ülkelere kıyasla bu alanda oldukça zayıf şekilde temsil edildiğine dikkat çekiyor. Ratzel'in varlık göstermekle ima ettiği Facebook'ta kurum adına hesap açmak ve bu sayede halkın güvenini kazanmak. Bu alanda başı çeken ülkeler İngiltere, Belçika ve Hollanda. İngiltere Polis Akademisi'nden Nick Keane, şu benzetmeyi yapıyor:
"İnternet, hız sınırının bulunmadığı bir otoban gibi. Bazı ülkelerde bu otobanda hız sınırı olmadığı gibi, polis kontrolü de yok. Böyle bir ortamda insan kendisini güvende hissetmez. Siz sosyal medyada değilseniz, o alanda değilseniz, peki kim var? İşte o zaman hız limitinin olmadığı otoyolda gidiyorsam ve siz ağaçların arkasında beni izliyorsanız, işlerin yolunda gitmediği bir durumda kendimi hiç güvende hissetmem."
'Sekiz vakayı Facebook'la aydınlattık'
Peki, emniyet kurumlarının Facebok'ta hesap açması, suçla mücadelede ne denli etkin olabilir? Hannover Emniyet Müdürü Axel Brockmann, Facebook'ta yapılan araştırmalar sonucu aydınlatılan sekiz vaka olduğunu belirtiyor:
“Klasik soruşturma yöntemlerini izleyerek gazetelere arama ilanları verdiğimiz bir olay vardı. Ancak hiçbir ipucuna ulaşamadık. Facebook'tan paylaştığımızda ise çarçabuk bazı bilgilere ulaştık. Sekiz vakadan biri cinsel suç, diğerleri ağır yaralama ve hırsızlıktı. Hepsini Facebook sayesinde aydınlattık.”
Yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre, polislik eğitimi için başvuranların yüzde 75'i de ilanları Facebook'ta görmüş. Hannover Emniyet Müdürü, Facebook sayesinde polisin imajının çok olumlu etkilendiğini vurguluyor. “Polis senin dostun ve yardımcın” sloganı dijital dünyada işe yaramış gibi görünüyor.
Deutsche Welle Türkçe