İzmir’in Kordon Boyu, Gündoğdu ve Bostanlı Parkları atlı polis ekipleriyle korunuyor. Halkın ilgi odağı olan atlı polis memurlarından komiser yardımcısı Mehmet Çağlar Kurt, “At hiç bir şey yapmasa da caydırıcıdır; 10 polis memurunun işini tek başına yapar” diyor.
"Atlarla zaman içinde o kadar yakın bir ilişkiye giriyoruz ki uzaktan geldiğimizde bile bizi hissedip dönüp bakıyor. Barınma alanlarına rahatça girebiliyoruz, işlemlerimizi rahatça yapabiliyoruz" diyen Kurt, "Aramızda inanılmaz bir güven ilişkisi doğuyor. Bu güven ilişkisi sayesinde de atlar bize hiçbir zaman agresif tavır sergilemiyor. Eşlerimizden çok atlarımızı görüyoruz" ifadesini kullanıyor
Milliyet'ten Gizem Coşkunarda'ya konuşan Mehmet Çağlar Kurt'un açıklamaları şöyle:
- Türkiye’de atlı polis uygulaması ne zamandır var?
Aslında atlı polis ülkemizde çok uzun yıllardır var. Hatta Cumhuriyet’in ilk yıllarında bile var. Belli sebeplerle başlatılmış ve bazı ekonomik sebeplerle sonlandırılmış. Biz 1995’de çıkan atlı polis hizmetleri yönetmeliğine göre görevimizi ifa ediyoruz. İzmir’de ise 2001 yılında kuruldu.
- 2001’den bu yana görev yapmanıza rağmen hâlâ sokakta ilk defa görüp şaşıran insanlar var.
Evet bilmeyen, ilk defa gören çok insan var. Günün belli saatlerinde devriye yapıyoruz ve kış aylarında belli periyotlarda devriye görevine çıkmadığımız da oluyor. Hava şartları bizim için çok önemli. Ayrıca son zamanlarda devriye sıklığımız da arttığından vatandaş tarafından daha görünür hale geldik. İzmir’de atla Kordon Boyu’nda bir tek biz gezebiliyoruz. Diğer atların şehir içine çıkma izni yok. Dolayısıyla insanların gözleri aşina değil ve dikkat çekiyoruz.
“Görev için katana cinsi atlar daha uygun”
- Şu anda merkezde kaç at bulunuyor ve bu atlar teşkilata nasıl dahil oluyor?
2001 yılında 5 atla başladık, şu an 7 tane atımız var. Atlarımız eski yarış atları, hibe yoluyla teşkilata kazandırılıyorlar. Zamanında yarış için koşan atlar artık emniyet için koşuyorlar.
- Türleri nedir?
İngiliz safkan. Fakat görev atı için uygun olan at katana cinsidir. Daha iri, soğukkanlı ve cesur atlardır. Yaklaşık 40 ülkede atlı polis uygulaması var. Bunların birçoğunda da katana dediğimiz atlar kullanılır. Bizimkiler yarış atı olduğundan katana cinsiyle kıyaslandığında daha korkaklar. Dışarıda soğukkanlı kalmaları için birçok eğitim veriyoruz.
- Ne gibi eğitimler bunlar?
Atlarımız teşkilatımıza hibe edildikten sonra eğitim alanında engeller, flamalar, bayraklar oluyor. Sis bombası atıyoruz, ateş yakıyoruz, farklı sesler çıkarıyoruz. Bu eğitimlerin amacı, atın dışarıda bu durumlardan biriyle karşılaştığında en azami reaksiyonu göstermesi ve soğukkanlı kalması.
- Atlı polis memurunun görevi nedir?
Bizim asli görevlerimiz ve sosyal sorumluluk olarak yaptığımız görevlerimiz var. Asli görevlermiz; maçlar, tören geçişleri ve devriyedir. Bu üç görev değişmez. Bunun yanında sosyal sorumluluk görevlerimiz var. Yetiştirme yurdunda kalan çocuklarımıza, zihinsel engelli çocuklarımıza at bindiriyoruz. Zihinsel ve fiziksel engelli çocuklar hipoterapi sayesinde gelişme kaydedebiliyor.
- Maç görevlerinizden biraz bahseder misiniz, neler yaşanıyor?
İzmir’de çok ateşli taraftar grupları var. Karşıyaka, Göztepe, Altınordu, Altay gibi takımların maçlarında görev yapıyoruz. Takım otobüslerine şehre girdiğinde refakat ederek stada getiriyoruz. Stad çevresinde taraftar gruplarını kontrol ediyoruz. Taraftar grupları arasında tampon bölge oluşturuyoruz. Bir at kalabalığı yönlendirebilir, yön gösterebilir ve aynı zamanda dağıtabilir de. Bu sizin atı nasıl yönlendirdiğinizle ilgilidir. Bazen hiçbir şey yapmasanız bile atın sadece orada olması insanlar üzerinde caydırıcı etki yaratır. Bir at 10 polis memurunun yapacağı işi tek başına yapar. Bizler atın üzerindeyken o kadar geniş alana hakim olabiliyoruz ki ortamı provake edenleri görebiliyoruz. Göz teması kurduğumuz zaman kişi göz hapsine girdiğini anlıyor ve herhangi bir suça karışmıyor.
“At bakımı çocuk bakımından farksızdır”
- Atlı polis memuru olmak için siz nasıl bir eğitimden geçiyorsunuz?
Emniyetin içinde bir binicilik kursu açılıyor ve personel isteniyor. 4 aylık bir eğitim sürecinden geçiyoruz. Bu süreçte at bakımı, ata yaklaşma, at sağlığı, at ayak bakımı gibi eğitimler alıyoruz. Bunların dışında atlı polis eğitimi olarak da temel biniş üzerine dersler görüyoruz ve dışarıda karşılaşabileceğimiz olaylara yönelik dersler alıyoruz.
- Atların bakımı da size mi ait?
Bütün bakımlarını biz yapıyoruz. Sabah geldiğimizde ilk iş olarak barınma alanlarını temizliyoruz. Bu ayak sağlıkları için çok önemlidir. Daha sonra yatabilecekleri yumuşak talaşlar seriyoruz. Bir çocuk bakımından farksızdır at bakımı. Ardından atları barınma alanlarından dışarı çıkarıp tımarlıyoruz. Yele ve kuyruk bakımlarını yapıyoruz. Hava sıcaksa yıkıyoruz. Herhangi bir sakatlık var mı yok mu diye bakıyoruz. Kullandığı ilaçlar varsa onları veriyoruz. Bu saydıklarımın hepsini her gün yapıyoruz. Göz çapaklarına kadar temizliyoruz.
“Dişi atlar daha çekingen oluyor”
- Uzak yerlere içi klimalı olan özel at araçlarıyla gidiliyor. Yakın yerlere direkt at binerek ulaşıyoruz.
- Atlı Polis Merkezi; Ankara, İzmir, Antalya ve Erzurum’da bulunuyor.
- Erkek atlar görev için daha uygun, dişiler daha çekingen olabiliyor. Bazı atlar yapısına göre kısırlaştırılabiliyor.
- Bir atın yavruyken teşkilata katılması eğitimi açısından çok daha önemli.
- Devriyeye en az iki atla çıkılıyor. Suçlu bileklerinden kavrama yönetemiyle iki atın arasına alınarak taşınabiliyor.
“Halk bizi gördüğü anda gülümsemeye başlıyor”
- Halkın yaklaşımı nasıl oluyor? Polisin gülen yüzü oldunuz diyebilir miyiz?
Halkın bize yaklaşımı o kadar güzel ki... Bu bizim en büyük motivasyon kaynağımız. Çocuklar bizi gördüğünde hemen “Ben de polis olmak istiyorum, nasıl atlı polis olabilirim?” diye sorarak iletişim kuruyor. Tabii bu durum bizi çok mutlu ediyor. Çünkü anlıyoruz ki devletin güler yüzünü doğru bir şekilde temsil edebiliyoruz. Ben Atlı Polis Grup Amiri olmadan önce Özel Tim’de görev yapıyordum. Aynı ben, aynı üniforma, aynı gözlük, her şey aynı olmasına rağmen bize gülen ve iletişim kuran insanlarla karşılaşmıyorduk. Atla beraber çıktığımızda halk bizi gördüğü anda gülümsemeye başlıyor. Herkes fotoğraf çektirmek istiyor.
- Yıllarca aynı atla göreve çıkıyorsunuz. Aranızda derin bir bağ oluşuyordur değil mi?
Atlarla zaman içinde o kadar yakın bir ilişkiye giriyoruz ki uzaktan geldiğimizde bile bizi hissedip dönüp bakıyor. Barınma alanlarına rahatça girebiliyoruz, işlemlerimizi rahatça yapabiliyoruz. Aramızda inanılmaz bir güven ilişkisi doğuyor. Bu güven ilişkisi sayesinde de atlar bize hiçbir zaman agresif tavır sergilemiyor. Eşlerimizden çok atlarımızı görüyoruz.