Sekssiz evlilikler yaygınlaşıyor mu? Evlilikte seks ortadan kayboluyor mu? Evli çiftler başvurdukları uzmanlara en çok nelerden şikâyet ediyor? İşte son dönemin tartışma konularından 'aşk, cinsellik, evlilik' hakkında merak edilen sorulara bilimsel yanıtlar...
Evlilikte seks ölüyor mu? Sekssiz evlilikler yaygın mı? Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sungur merak edilen sorulara Radikal gazetesine yanıt verdi.
Seks olmadan süren evliliklerin yaygınlaşıyor mu? Ya da biz böyle evlilikleri daha mı fazla duyuyoruz?
Muhtemelen her ikisi de. Evliliğe atfedilen anlam günümüzde değişti. Ayrıca özel yaşam, mahremiyet gibi kavramlara daha az itina edildiği için biz de böyle evlilikleri daha çok duyuyoruz.
Evlilikte seks birdenbire mi ortadan kaybolur? Yoksa giderek renksizleşir ve silinir mi?
Seks isteği aniden pek yok olmuyor. Bu durumda sadakatsizlik, eşlerden birinde oluşan cinsel sorun gibi başka şeyleri düşünmek lazım. Evlilikte seksin sıklığı çoğu kez yavaş yavaş azalıyor. Genellikle eşlerden biri sorunu geçici bir durum gibi algılıyor. ‘Çok stresli, çok çalışıyor’ gibi bahaneler buluyor. Ama bir süre sonra öyle olmadığını görünce huzursuzluk duymaya başlıyor. Çünkü bu geçici bir süre olmuyor. Ve cinselliği gittikçe daha sık talep etmeye başlıyor. Hatta cinsellik azaldığı için sevilmediğini düşünüyor. Bir süre sonra da talep etmekten bıkıyor. Çünkü hep talep eden kişi kendisi olduğu için gururu kırılıyor. Hatta kendini sürekli cinselliği isteyen histerik biri gibi hissetmeye başlıyor. Bunun üzerine artık o da cinselliği istemez hale geliyor. Sonuçta iki taraf da istemediği için ‘dengesizliğin dengesi’ oluşuyor.
Bir evlilikte neden cinsellik olmamaya başlar?
Yakın tanışıklık, aşinalık aşkın oluşmasını ve devam etmesini olumlu etkilemiyor. Ortak ilgi alanları, değer yargıları, dünya görüşleri insanları bir yandan birbirlerine çekiyor, bir yandan da itiyor. Evlilik de yakın tanışıklık ve aşinalık demek. Dolayısıyla cinsellik bu durumdan ister istemez olumsuz etkileniyor.
Cinselliği aşk mı çekici hale getiriyor? Aşk bitince seks de bitiyor mu?
Düzenli seks yaşamının doyurucu bir şekilde devamının aşkın süresiyle paralel gittiğini söylemek mümkün. Bence aşk bir görme kusuru. Ne görmek isterseniz onu görürsünüz. Aşık olduğunuzda partneriniz sizin için olağanüstü özelliklere sahiptir, ruh ikizinizdir, sizin için doğmuştur vesaire. Evlilik de bence bu görme kusurunun tedavisidir. Artık gerçekleri görmeye başlarsınız. Böyle baktığınızda aşkın olduğu dönemde seksin yoğun olacağı açık. Ama aşk eninde sonunda bitecektir. Eşler aşkın bitmesini doğal kabul ediyorsa, onun yerine gelen sevgiyi anlayabilecek kadar olgunlaşmışsa seks hala anlamlı bir şekilde devam ediyor. Ama seksin yoğunluğu ve çeşitliliği başlangıca göre aynı olmuyor.
Peki aşkın ömrü ne kadar?
Beyin araştırmaları aşkın ortalama 17 ay sürdüğünü gösteriyor. Tabii aşkı uzatan, azaltan faktörler var. Mesela Romeo ve Juliet’te olduğu gibi engeller... Mesela kıskançlık... Dikkat ederseniz uzamış aşk hikayelerinde engeller vardır. Hepsi de evlenince aşk romanı biter. Ondan sonrasını kimse bize anlatmaz. Aşka paralel düşündüğümüzde doyumlu cinsellik 17 ay sürüyor diyebilir miyiz?
En ateşli yaşanacak seksin bu 17 aylık dönemde olduğunu söyleyebiliriz. Ancak doyumlu cinsellik yaşam boyu devam edebilir. Yeter ki, aşk yerine gelen sevginin anlamı her iki eş tarafından anlaşılsın.
Seks isteğinin azalması evliliğin bitmesi anlamına mı gelir?
Cinsellik azaldı diye evliliği bitirmek doğru olmaz. Cinsel ilginin değişiklik gösterebileceği, aynı insanda bile farklı zamanlarda değişik düzeylerde olabileceği unutulmamalı. İlginin zaman zaman düşmesi, zaman zaman artması şaşırtıcı bir şey değil. Önemli olan cinsel ilginin neden azaldığını ortaya çıkarmak.
Cinsel ilginin azalmasına evlilikte yaşanan diğer sorunlar kaynaklık edebilir mi?
Sekssiz bir evlilikte sorun direkt cinsellikle ilgili olabilir. Ama çoğu kez kişiler arasındaki iletişim bozukluğu, uzlaşma becerilerindeki düşüş, birbirlerine duyulan öfke gibi pek çok neden çiftlerin cinsellikten uzaklaşmalarına neden oluyor. Özellikle de kadınlar için... Erkek, karı koca ilişkisiyle cinselliği birbirinden daha net sınırlarla ayırıyor. Evlilikte sorunlar olsa bile seksin aksamaması gerektiğini düşünüyor. Ama kadınların seks yapabilmesi, cinsel ilgi duyabilmesi için ortamda bir uyumun, nedenin olması lazım. Sabahtan akşama kadar horlanan, değersizleştirilen bir kadından akşam hiçbir şey olmamış gibi seks yapmasını beklemek gerçekçi değil.
Evliliğinde seks olmayanlarda boşanma oranları daha mı fazla?
Bu konuda net bir istatistik yok. Zaten insanlar boşandıkları zaman ‘Sebep seks’ demiyorlar. Ancak seksin bittiği ilişkilerde çiftlerin yardım almak için daha fazla uzmana başvurduklarını biliyoruz. Evlilik içi sorunlar biraz daha kronik bir şekilde ailenin içinde yaşanabiliyor. Oysa seks bittiğinde eşlerden biri bundan rahatsızlık duyuyorsa mutlaka diğerini zorluyor ve yardım almak için başvuruyor. Doktora başvurmayan çiftler ne yapıyor bilmiyoruz ama başvuran çiftlerde tedavi sonrasında hem cinselliklerinde doyum artıyor hem de ilişkinin niteliği tedavi öncesine göre son derece iyi olabiliyor.
Tek eşliliğin insanın doğasından gelen seks isteğine aykırı olduğu söylenir. Sizce bu doğru mu?
Temelde tek eşlilik hayvan türünde de pek olmayan bir şey. Ama insan, evrimleşmesi sürecinde türüne ait özellikleri değiştirebilen, o çağın gerçeklerine ve gereksinimlerine uyarlayabilen, kendi dürtülerini dizginleyebilen bir varlık olarak gelişmek zorunda. Kaç tane şeyi doğamıza göre yapıyoruz ki zaten? İş cinselliğe gelince ‘Doğamızda yok’ diyoruz ama iş başka şeylere gelince doğamızı değiştirebiliyoruz, hatta doğayı değiştiriyoruz. İnsan aslında doğaya bile büyük oranda hükmetmeye çalışan bir varlıkken ‘Benim doğamda yok’ demeyi doğru bulmuyorum.
İlk insan aç olduğu zaman yiyecek çalmak zorundaydı. Ama medenileştikçe bazı şeyleri o çağın gereksinimlerine göre değiştirdi. Tek eşli uzun süre birlikteliği başaran bazı insanlar varsa diğerleri niye beceremesin? Birimiz yapıyorsak hepimiz bunu yapabiliriz. Bu öğrenilen bir şey.
Evli çiftler size hangi sorunlarla daha çok başvuruyor?
Özünde iletişim sorunuyla geliyorlar. Herkes konuşuyor ama herkes iyi iletişimde olmuyor. Önemli olan, dinlemeyi becermek, dinledikten sonra anladığımızı karşı tarafa göstermek. Bence sadece sorunlu çiftlere değil sorun çıkmadan önce herkese iletişim becerileri konusunda bir eğitim verilmeli. İyi iletişim iyi bir dinleyici ve iyi bir konuşmacı gerektirir. Bu özellikler olduğu zaman insanlar uzlaşmasa bile en azından kendilerini anlaşılmış hissediyorlar.
Sık karşılaştığımız ikinci sorun sınırlar konusu. Sınırları çok iyi öğrenmeden büyüyoruz. Yani kayınvalide, geniş aile, ‘Kocam beni niye annesine karşı korumuyor gibi’ sınırların kaybı. Bir diğer sorun da eşlerin başlangıçta birbirine benzer olsa da evlendikten sonra farklı seyirde gitmeleri. Biri çok daha kendini geliştirirken öbürü aynı yerde kalıyor ve entelektüel doyumsuzluk ortaya çıkabiliyor. Bir de son yıllarda sadakatsizlikle sık karşılaşıyoruz.
Evliliğinde seks sorunu yaşayan çiftlere önerileriniz nelerdir?
Mutlu ve mutsuz evliliklerin ne sayında ne de çeşidinde bir farklılık var. Aslında insanlar zannediyorlar ki, “Yanlış partnerle birlikte olduğum için mutlu değilim.” Oysa mutlu evliliklerde de mutsuz evliliklerde olan benzeri tartışmalar olabiliyor. Bence mutlu evlilikle mutsuz evliliği belirleyen en önemli fark şu: Mutlu bir evlilikte çiftler ortaya çıkan problemi eşlerden birinden kaynaklanan bir sorun gibi görmüyor. Mutlu çiftler ‘benim sorunum’, ‘senin sorunun’ değil ‘bizim sorunumuz’ diyebilen, ileride çıkabilecek sorunları çözebileceğine inanan, iyimser ve biraz da espri gücü olan çiftlerdir.
Aşk notları: Sıradan bir yemek ile ziyafet arasındaki fark!
Aşık olduğumuzda beynimizde, mutluluk hormonu olarak bilinen dopamin artıyor. Dopamin, kadında da erkekte de cinsel arzuyu artıran hormon olan testosteronu tetikliyor. Belki de bu nedenle aşk içeren cinsellik ile içermeyen cinsellik arasındaki fark, sıradan bir yemekle ziyafet sofrası arasındaki fark gibi.
Aşk cinsel arzuyu getirir ama seks aşkı tetiklemeyebilir. Cinsel devrimini tamamlamış bazı toplumlarda seks bazen özel bir anlam atfedilmeden de yaşanan sıradan bir aktivite olabiliyor. Hatta ‘arkadaşlar’ olarak tanımlanan kişiler arasında bile ilişkiye girilebiliyor. Ancak çoğu kişi bu biçimde yaşanan seksin romantik aşka dönüşmediğini dile getiriyor. Mesela orta yaş kadınlarında testosteron verildiğinde cinsel istek artıyor, seks daha çok arzu ediliyor ama bu kadınlar daha çok aşık olduklarından söz etmiyor. Ama bunun tersini düşünenler de var. Nepalli kadınların bir söylemi var: Penis içeri girdi ve aşk geldi!