Gündem
Deutsche Welle

Aşırı sağcı parti AfD'nin kazandığı Thüringen'i ne bekliyor?

Almanya'da Thüringen eyaletindeki seçimleri rekor oyla kazanan aşırı sağcı AfD'li başbakan adayı Björn Höcke'nin izleyeceği strateji merak konusu. Analistlere göre, AfD kasıtlı olarak koalisyonun dışında kalabilir.

06 Eylül 2024 15:59

Almanya'da Thüringen eyaletindeki seçimleri rekor oyla kazanan aşırı sağcı AfD'li başbakan adayı Björn Höcke'nin izleyeceği strateji merak konusu. Analistlere göre, AfD kasıtlı olarak koalisyonun dışında kalabilir.Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin Thüringen'de oylarını rekor oranda artırarak kazandığı eyalet seçimleri sonrası gözler koalisyon hesaplarına çevrildi. Partinin Thüringen eyaletindeki lideri ve başbakan adayı Björn Höcke, zafer konuşmasında Almanya'nın göç ve iltica politikalarını kastederek "Bu şekilde devam edemeyiz" dedi. Birincil önceliğinin toplumdaki çeşitlilikle mücadele olması beklenen aşırı sağcı lider, göçü "tüm krizlerin anası" olarak tanımlıyor. İktidara geldiği takdirde ilk AfD'li eyalet başbakanı ünvanını kazanacak olan 52 yaşındaki Höcke oldukça tartışmalı bir isim. Kendi partisi içinde dahi bazı kesimlerce fazla radikal bulunan Höcke 2017 yılında AfD'den atılmanın eşiğine dek geldi. Höcke'nin bir Neo-Nazi dergisinde mahlas kullanarak yazılar kaleme aldığı gerekçesiyle partiden atılmasına yönelik girişim sonuçsuz kaldı. Höcke, yedi yıl sonra AfD'nin rekor sonuçla seçim kazanmasını sağladı. Konuşmalarında, söyleşilerde ve tartışmalarda hep hükümetin ya da yasa yapma sürecinin ayrıntılarıyla ilgilenmediğini, "büyük resimle" alakadar olduğunu vurguluyan Höcke, Alman toplumunda köklü bir değişiklik istiyor. Örneğin sadece göçü durdurmak değil, aynı zamanda Almanya'nın "yerlisi" olarak görmediği milyonlarca insanı sınır dışı etmek istiyor. Bir başka deyişle tüm sığınmacı ve göçmenleri. Höcke ve AfD şu an o kadar güçlendi ki Thüringen'de oyların yüzde 32'sini almayı başardı. Bu nedenle hükümeti de kendilerinin kurması gerektiğini savunuyorlar. Eyalette en güçlü ikinci parti, merkez sağdaki Hristiyan Demokrat Birliği (CDU). AfD'den yaklaşık 10 puan düşük oy alan CDU'nun lideri şu an muhtemel koalisyon partileriyle görüşmeler yürütüyor. Peki seçim sonuçları, pratikte ne anlama geliyor? AfD, Thüringen'de politikalarını nasıl ve kiminle uygulamak istiyor? AfD'nin bu duruma hazırlanmak için zamanı vardı. Zira anketler iki yılı aşkın süredir Thüringen'deki en güçlü partinin AfD olduğuna işaret ediyordu. Ancak aynı anketler AfD'nin tek başına iktidar olamayacağını da açıkça ortaya koyuyordu. Ancak seçim zaferinden sonra Höcke ve AfD tüm olası koalisyon ortaklarına yönelik sözlü saldırılara girişti. Höcke, muhafazakâr CDU'yu "kartel partisi" olarak niteledi. Höcke, Sol Parti'den ayrılan siyasetçilerce yeni kurulan ve AfD gibi göç karşıtı bir parti olan Sahra Wagenknecht İttifakı'nı (BSW) ise "kartelin karşısındaki çakma muhalefet" olarak tanımladı. AfD'li siyasetçi, bu partinin "Almanya'nın ve Thüringen'in yenilenmesi için gerçek bir alternatif" olmadığını da söyledi. Seçimden beri Höcke'ye birçok kez nasıl Thüringen Başbakanı olmayı planladığı soruldu. Ancak AfD'li politikacı henüz bu sorulara bir yanıt vermedi ve konunun parti komitelerinde ele alındığını söylemekle yetindi. Höcke gerçekten iktidara gelmek istiyor mu? Siyasi gözlemciler Höcke'nin gerçekten Başbakan olmak istediğinden şüpheli. En azından sürdürülebilmesi için ciddi bir beceri, hassasiyet ve ustalık gerektiren, diken üstündeki bir koalisyonun kaçınılmaz olduğu Thüringen'de değil. Böyle bir koalisyon sürekli taviz gerektirir. Oysa Höcke azami taleplerde bulunan ve sözler veren bir siyasetçi. Siyaset bilimci David Begrich bu nedenle Höcke'nin bir azınlık hükümeti kurulmasını tercih edeceği görüşünde. Diğer partilerden oluşan ve yasa tasarılarını geçirmek için her seferinde AfD'nin desteğine ihtiyaç duyacak bir koalisyon gibi. Magdeburg merkezli sivil toplum kuruluşu "Miteinander" için çalışmalar yürüten Begrich, böylesi bir koalisyonun AfD'ye "avantaj sağlayacağı" düşüncesinde: "Hükümetin politikalarından sorumlu tutulmayacak ama siyasi kararlarda doğrudan etkisi olacak." Höcke seçim sonrası somut bir iktidar planı belirtme konusunda ne derece ketumsa, gelecekteki azınlık planları hakkında da o derece netti. Höcke, eyalet parlamentolarında yasa tasarılarını bloke etme gücü olan azınlığı üstü kapalı biçimde "şekillendirici azınlık" olarak tanımlıyor. AfD de yüzde 32'lik oy oranıyla Thüringen'de anayasal değişiklikler ya da yargı atamaları gibi parlamentoda üçte iki çoğunluk gerektiren birçok önemli kararı bloke etme kabiliyetine sahip olacak. Höcke, aşırı sağcı yayın organı Compact TV ile gerçekleştirdiği bir söyleşide yeniden seçimlere gidileceği yönünde tahminde bulunurken de oldukça keyifli göründü: "Parlamentoda az bir çoğunlulukla kurulacak bir koalisyonun ayakta kalmasını beklemiyorum. Akabinde tekrar seçime gideriz, sonrasına da bakacağız." Bazı gözlemcilere göre, Höcke'nin gözü Thüringen'den daha büyük bir ödülde. Eyalet seçimlerinden kısa süre önce Höcke hakkında özenle hazırlanmış bir propaganda filmi yayımlandı. Höcke'nin büyük destek sağladığı aşırı sağcı bir medya projesi tarafından servis edilen filmin sonunda Höcke kameraya bakarak gülümsüyor. Büyük bir yağlı boya portresinin önünde oturan Höcke'nin arkasında ise Berlin'deki Federal Meclis binası görülüyor. Bu görüntü bazılarınca Höcke'nin verdiği bir mesaj olarak yorumlandı. DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?
Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle