Başbakan Tayyip Erdoğan, Adana'da başlayıp Mersin'de sürdürdüğü konuşma maratonunu Ankara'da noktalarken, gün boyu verdiği sert mesajların ardından ilk diyalog çağrısını yaptı. Erdoğan, Gezi Parkı'nda 13 gündür direniş yapanlara, “Valiye gidin, bakana gidin, olmadı temsilcilerinizi seçersiniz, ben dahi kabul ederim” dedi. "Aksi halde anlayacağınız dilden cevap vermek zorunda kalırım" diyen Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın protestolara karşı yaklaşımının kendisinden daha ılımlı bulunmasına da gönderme yaptı ve isim vermeden "Diyorlar ki, Başbakan gerilimden yana, Başbakan sertlikten yana, şu mutedil, bu mutedil. Yani AK Parti kadroları içerisinde kendilerine göre bir ayrılık tohumu ekmeye çalışıyorlar" dedi. Erdoğan, kendisine yöneltilen eleştirileri cevaplarken, Hazreti Ali ve Osman Bey'den Fatih'e, Kanuni'den Atatürk'e uzanan tarihsel kişilere atıf yaparak "bu liderlerin hepsinin tornadan çıkmadığını, ayrı özellikleri bulunduğunu" söyledi.
Erdoğan Ankara'daki konuşmasında, tavsiye ve şikâyetlerin,valilere, bakanlara ve kendisine yapılabileceğini belirterek “Ancak Yeniçeri ocağı gibi davranırsanız olmaz. Vali'yi al, emniyet müdürünü görevden al, olmaz” dedi. “Bundan sonra süreç farklı işleyecek. Milletin iktidarına saygı göstermeyen bedelini öder” diyen Erdoğan, “İstanbul'da, Ankara'da bu oyuna gelen kardeşlerime sesleniyorum. Lütfen bu eylemlerinize artık son veriniz” çağrısını yaptı.
Başbakan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte Ankara'ya döndükten sonra havaalanında ve yol üzerindeki Pursaklar'da kendisini karşılayanlara kısa birer konuşma yaptı. Erdoğan, “Coşkunuz heyecanınız için kalbi şükranlarımı sunuyorum. Yola çıkarken ne dedik, biz kefenimizi giyerek bu yola çıktık. Bu can bu tende oldukça Allah’tan başka kimseye verilecek hesabımız yoktur. Bize bazı marjinal gruplar değil, bize millet hesap sorar. Milletin de hesap yeri sandıktır, sandıkta sorar. Ve bizi millet getirdi, millet götürür” dedi.
'Uluslararası medya iktidarımıza saldırıyor'
Daha sonra yine Esenboğa Havalimanı yolu üzerindeki Altınpark'ta ve Akkaöprü'deki Ankamall'un önünde vatandaşlara hitap etti. Erdoğan, Altınpark'ta özetle şunları söyledi:
“Türkiye'nin güçlenmesinden rahatsız olanlar var.Hem içeriden hem dışarıdan. Uluslararası medya Türkiye ile ilgili hayırlı haberler verir mi? Görsel medya ve yazılı medya ile iktidarımıza saldırıyorlar. Ulusal ve uluslararası faiz lobisi ile bunu yapıyorlar. Spekülatörler ne diyorlar? Borsa İstanbul çöktü diyorlar. İstanbul borsa çökerse altında Recep Tayyip Erdoğan değil, siz kalırsınız siz.
23 milyar dolar borcumuz vardı. Artık IMF defterini kapattık. Ama bundan rahatsızlar. Bakınız Merkez Bankası'nın 27.5 milyar doları vardı, şimdi 130 milyar doları var.
Kardeşlerim mesele İstanbul'daki Taksim Gezi Parkı olayı değildir. 15 tane ağacın sökülüp başka yere sökülme olayı değildir. Bu olaylardan önce oradakilerin yüzde 95'i Gezi Parkı'nın adını bile duymamışlardır. Fakat şunu bilmiyorlar ki, Recep Tayyip Erdoğan orada doğup büyüdü. Ben Kasımpaşalıyım.
Biz zalimlerin karşısında mazlumların yanındayız. Bu Türkiye'de de böyle, yurtdışında da böyle. Bu hep böyle oldu ve hep böyle olacak.
Biz, 10 yılda 2 milyar 800 milyon adet fidan diktik. Biz çevreciyiz. Çevre sadece yeşil değildir. Çevre de kültür vardır, tarih vardır. Hava kirliliğini kaldırmak, suyu getirmektir. Ben bunları İstanbul'da yaparken aynısını Ankara'da Melih Bey yaptı. Şimdi bize kalkıp çevrecilik dersi veriyorlar. Ayıptır ayıp.
Şimdi Gezi Parkı'nda olanlar zamanındaki çöpleri, kirliği bilmezler. CHP yönetimini hatırlamazlar onlar. Bu gençler o zamanki çevre ve hava kirliliği bilmezler. Benim Belediye Başkanlığım döneminde hepsini temizledim. Ama onlar bunu bilmezler,görmezler.
Bu millete hakaret edenlere haddini bildirmek bu milletin görevidir. Faiz lobisi bu dönemde çok büyük gayret sarfetti. Bu beyler çok rahatsız oldular. Güçlü bir Türkiye'yi istemediler. Şimdi millet olarak bunlara dersini vermek zamanı.
Devletin bankaları var. Devletin bankalarından istifade edersiniz. Bana isim verdirmeyin onları zaten biliyorsunuz. Yok hayır isim vermeyeceğim, siz zaten iyi biliyorsunuz. Yine tekrarlıyorum aralarında devlet bankaları da var.
Siz sanatçılara sesleniyorum. Şimdiye kadar bu iktidardan ne istediniz de alamadınız. Ne istediniz de yok dedik.
Artık süreç değişti. Artık süreç farklı işleyecek. Bu milletin iktidarına saygı duymayanlar bunun bedelini öderler.”
'Lütfen eylemlere son verin'
“İstanbul'da, Ankara'da bu oyuna gelen kardeşlerime sesleniyorum. Lütfen bu eylemlerinize artık son veriniz.
Biz bugüne kadar buraya sabırlar geldik.
Gel valime söyle, olmadı Kültür Bakanı'ma söyle, olmadı gel bana söyle. Ama yeniçeri ocakları gibi bir oluşuma girerseniz kusura bakmayın. 'Vali'yi görevden al, emniyet müdürünü görevden al' olmaz. Tavsiyelerin varsa söyle, bir katkın olacaksa söyle. Hepsini yaparız.
Bu iktidar Türk'ün de, Kürt'ün de, Laz'ın da, herkesin hizmetkârı. Bu ülkenin en doğudan en batıya en kuzeyden en güneye, 76 milyon vatandaşımızın hizmetkârı olduk. Doğu'ya hiç kimsenin aklına gelmeyen hizmetleri verdik.
Benim kardeşlerim biz deseydik ki Hakkâri'ye havaalanı yapılacak, buna inanır mıydınız ? Iğdır'a ve Şırnak'a havaalanı yapılacak deseydik, kimse inanmazdı. Bu yıl sonuna kadar Şırnak ve Hakkâri havaalanlarını açıyoruz.
Biz hizmet üretiyoruz hizmet. Ama bunu görmeyenler var. Onlar varsınlar işgale devam etsinler. Burada yakmayan, yıkmayan, inşa eden bir topluluk var. Burada polisine, askerine sahip çıkan bir topluluk var. Bu polis bizim polisimizdir. Türk polisidir.”
'Büyük mitingler yapacağız'
“Ne dedik tek millet dedik, ne dedik tek vatan, tek bayrak dedik. Bundan sonra da yolumuza da böyle yürüyeceğiz.
Cumartesi günü Ankara'da büyük bir miting yapacağız. Ertesi gün de İstanbul mitingini yapacağız. Daha sonra sırayla diğer büyük illerimizde mitingler yapacağız.
Yedi ay sonra seçimler olacak. Biz o zaman sandıkta konuşacağız.”
'AK Parti içinde ayrılık yaratmaya çalışıyorlar'
Altınpark'tan sonra birkaç kilometre ilerdeki Akköprü'de Ankamall önünde halka hitap eden Erdoğan, hem ilk kez diyalog çağrısı yaptı, hem de "eyleme devam edilirse direnişçilerin anlayacağı dilden cevap vermek zorunda kalacağını" söyledi. Erdoğan'ın Akköprü'deki konuşması özetle şöyle:
"Dertleri Türkiye'yi karıştırmak ama bu oyun tutmaz. Onların tuzaklarını biliyoruz ve o tuzakları bozacak olanlar şu anda burada. Gezi Parkı'na gidenlere millet diyorlar, Gezi Parkı'na gitmeyenleri görmüyorlar. Birileri bana dedi ki, böyle bir zamanda Afrika turuna gitmeyin. Dedim ki bu Türkiye artık eski Türkiye değildir. Fas, Tunus ve Cezayir gezisi yaptım geldim. Geldiğimde İstanbul iki saatte havaalanına aktı. Adana, Mersin ve şimdi görüldüğü gibi Ankara kurulan tuzakları bozuyor. Biz her zaman konuşmaktan yana olduk. Ama karşımızdakiler bunu her zaman kabul etmediler. Onlar yaktılar, yıktılar, kamu araçlarına zarar verdiler. Belediye otobüslerimizi, sivil vatandaşlarımızı yaktılar. Ve 600'ü aşkın polisimizi yaraladılar. Ve bir polisimizi de şehit ettiler.
Bu topluluk yıkmaz, yakmaz. Bu topluluk sevginin tohumlarını eker. Kardeşlerim diyorlar ki; Başbakan gerilimden yana, Başbakan sertlikten yana. Yani AK Parti kadroları içerisinde kendilerine göre bir ayrılık tohumu ekmeye çalışıyorlar. Bakınız değerli kardeşlerim, size tarihten örnekler vereyim. Hz.Ali'yi inceleyin, Osman Gazi'yi, Fatih'i, Kanuni'yi ve Gazi Mustafa Kemal'i inceleyin. Hepsi aynı tornadan mı çıktı? Hepsinin de farklı farklı özellikleri vardı. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz."
'Habitat Çevre Ödülü'nü aldık'
"Dik duracağız ama dikleşmeyeceğiz. Sevgili Ankaralılar bunlar bizimle çevre yarışına çevrecilik yarışına giremezler. 10 yıl içinde bizim diktiğimiz ağa. 2 milyar 800 milyon. Bunun 2 milyarı fidanlık.800 milyonu 3 yaş fidandır. Belediye Başkanı seçildiğim zaman İstanbul çoraktı. Hemen yurtdışından 10 yaşında ağaçlar ithal ettim. TEM'de ve E-5 te bunları diktim. Şimdi oralarda gördüğünüz bütün ağaçları biz diktik.
Oraya, Gezi Parkı'na gelen gençler benim 94 teki 95 teki başkanlığımı bilmez. Belki de o zamanlar yoktular. CHP'den devraldığımız çöp yığınlarını temizledik. Habitat çevre ödülünü aldık. Hava kirliğini o zamanki İstanbullular bilir.Gazeteler maske dağıtırdı bilen bilir.Biz hepsini çözdük. Su akmıyordu biz kmlerce öteden su getirdik.
Taksim'de dürüst niyetle orada olan kardeşim siz Haliç'in nasıl koktuğunu bilir misiniz, o çamuru kaldırdık.Taş ocağını bu hale getirdik. Via Land'i açtık orada. Haliç'i Boğaz'a bağladık. Acaba Gezi Parkı'nda olanlar bundan haberi var mı ? Bence yok. Orada toplananlar siz milletsiniz de buradakiler millet değil mi ? Siz milletsiniz de Pursaklar'daki vatandaşım millet değil mi ? Mersin'deki, Adana'daki vatandaşım millet değil mi? Ümitsiz olmayın, asla yılmayın."
'Temsilcilerinizi kabul ederim, ama devam ederseniz anlayacağınız dilden konuşurum'
"Artık bu eylemlere son verilmesini özellikle rica ediyorum.Bir derdiniz varsa belediye başkanıma, valime, olmadı temsilcilerinizi seçersiniz, ben dahi kabul ederim. Ama bunların hiçbiri değil de aynı şekilde devam ederseniz, anlayacağınız dilden konuşmak zorunda kalırım. Ona göre yanıt veririz. Çünkü sabrın da bir sonu vardır. Bu ülkeyi dışarıya adeta terörün gezdiği bir yermiş gibi gösteremezsiniz. Bu duruma 'Türk baharı' diyorlar. Asıl Türk baharı bu ülkeye bizim seçildiğimiz zaman geldi. Ey faiz lobisi bizimle uğraşmaya devam edersen kaybedersin."