Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt, TV8'de yayınlanan 'Aramızda Kalmasın' programında Sabahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna" kitabıyla ilgili olarak "Kitaplar filme uyarlanınca ben sevmiyorum. Ama burada Madonna'nın hayatı da enteresan olabilir bizim için. Yani aşkları, ilişkileri filan" diyen, sunucu Jess Molho'nun kitabın 1943 yılında basıldığını hatırlatmasıyla "Aa Madonna var mıydı o yıllarda" diye soran televizyoncu Funda Özkalyoncuoğlu ile ilgili olarak "Televizyonları, radyoları cahillerle doldururlar. Hızlarını alamaz Meclis’i de cahillerle doldururlar. Cehalet hem Meclis’ten hem de televizyondan tüm topluma virüs gibi yayılır. Okullardaki öğretmenler cahillerden seçilir" dedi. Söğüt, "Düşünce özgürlüğün, hukukun tarafsızlığı ve savaşın vahşeti üzerine tek kelime bile edemesin. Şu durumda; Hadi artık çıkar o kürk mantoyu Madonna. Üzerine rahat bir şeyler giy.
Bu ülke bundan sonra seni öyle görmek istiyor" ifadesini kullandı.
Mine Söğüt'ün "Artık çıkar o kürk mantoyu Madonna; üzerine rahat bir şeyler giy" başlığıyla yayımlanan (19 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Çok eskiden yazılanları ve yeni yazılanları; Dünyanın dört bir köşesinde farklı kültürlerde yazılanları;
Su içer gibi, nefes alır gibi;
Büyük bir yolculuğa çıkar gibi, o yolculukta hayatın anlamını çözer gibi okumalıyız.
Okuduklarımızdan kafamız karışmalı, sorular sormalıyız, anladıklarımız üzerine uzun uzun düşünmeliyiz.
Tutkuyla müzik dinlemeliyiz; konserlere, tiyatrolara gitmeli; bale ve opera eserleri izlemeliyiz.
Dinlediğimiz müziklerin, seyrettiğimiz oyunların, dansların bize öğreteceği o farklı dilde bize söylenenleri ve bizim de söyleyebileceklerimizi; o söylenenlerin ve söyleyebileceklerimizin dünyayı değiştirme gücünü düşünmeliyiz.
Bugüne kadar yapılmış olan resimleri, heykelleri, sanat eserlerini, mimari yapıtları incelemeliyiz. Onlardan taşa, toprağa, doğaya farklı bir gözle bakmayı öğrenmeliyiz.
Onların varlığında, yıkıcılıkla yaratıcılık arasında tercih yapma fırsatı olan insanın isterse dünyayı nasıl değiştirebileceği üzerine uzun uzun düşünmeliyiz.
Düşündükçe kafamız karışmalı; aklımızda hep sorular, cevaplara dair kuşkular olmalı...
Hep düşünmeliyiz.
Çok düşünmeliyiz.
Her şeyi düşünmeliyiz.
Cahil insan, sanat eserlerini bilmeyen, okumayan, izlemeyen değil, izledikleri, okudukları, duydukları üzerine düşünmeyen insandır.
Cahilliğin bir numaralı nişanı düşünmemektir.
Düşünmemeyi erdem bellersek, kurnaz olanları akıllı sanırız.
Kurnaz olanları akıllı sanırsak, akıllı olanları aptal sanırız.
Akıllı olanları aptal sanırsak, aptal olanları cesur sanırız.
Aptal olanları cesur sanırsak gider kurnaz ve aptal olanları başımıza getiririz.
Bunlar bizim oylarımızla iktidara gelirlerse bizi cahil olduğumuz için kolayca kandırırlar.
Biz onların bizi kandırdığına uyanacak olsak bile, onlar “Biz de kaldırıldık” der bizi böyle kandırmaya devam derler.
Ve kendi başarılarını örnek göstererek bize cahil olmanın kıymetli bir şey olduğunu kanıtlarlar.
Bu arada cahil olmayanların cahilleri küçümsediğini iddia ederek edebiyata, resme, heykele, tiyatroya, sinemaya, baleye savaş açarlar.
Sanatı ve sanatçıları onlara biat edenler ve etmeyenler olarak ikiye ayırırlar.
Biat edenleri tepelerine çıkarır, etmeyenlere dünyayı dar ederler.
Heykellere ucube der yıktırırlar.
Tiyatro, bale ve sinema salonlarını bahaneler uydurup tek tek kapatırlar.
Sanatçıları ve yazarları hapse atarlar.
Televizyonları, radyoları cahillerle doldururlar.
Hızlarını alamaz Meclis’i de cahillerle doldururlar.
Cehalet hem Meclis’ten hem de televizyondan tüm topluma virüs gibi yayılır.
Okullardaki öğretmenler cahillerden seçilir.
Üniversitelerdeki akademisyenler cahillerden derlenir.
Ressamın, şairin, yazarın, gazetecinin, aydının bile cahili makbul sayılır.
Ki kimse artık bu ülkede cehaletin tehlikelerinden bahsedemesin.
Düşünce özgürlüğün, hukukun tarafsızlığı ve savaşın vahşeti üzerine tek kelime bile edemesin ...
Şu durumda;
Hadi artık çıkar o kürk mantoyu Madonna.
Üzerine rahat bir şeyler giy.
Bu ülke bundan sonra seni öyle görmek istiyor.