Yaşam

Arkadaşlık kriterleri değişti

Psikiyatrist Arzu Önal, günümüzde gençlerin arkadaşlık kriterlerinin değiştiğini söyledi: Arkadaşlık tercihinde tembel ama havalı olanlar daha revaçta...

23 Haziran 2010 03:00

T24 - Psikiyatrist Arzu Önal, günümüzde gençlerin arkadaşlık kriterlerinin değiştiğini söyledi, "Arkadaşlık tercihinde tembel ama havalı olanlar daha revaçta" dedi.
    

Eskiden arkadaşlık kurmak için başarılı olanlar seçilir, onlarla arkadaşlık yapmaya çaba harcanır, derslerde onların yanına oturmak için adeta yarış yapılırdı.

"Oysa şimdilerde sadece başarılı bir öğrenci olmak yeterli değil. Arkadaş ilişkileri hepsinin önüne geçiyor" diyen Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Arzu Önal, günümüzde iyi bir arkadaş çevresine sahip olabilmek için gençlerin aradığı başlıca dört şartı şöyle sıraladı:

• Yeniliklerden haberdar olmalı: Her konu ile ilgili az da olsa fikir söyleyebilmeli.

• Sosyal olmalı: Toplu yapılan eğlenceler ve gezilerde aranan kişi olmalı ve bunlarda mutlaka bulunmalı. Evde sadece ders çalışan sosyalliği olmayan biri gibi görünmemeli.

• Modaya uygun giyinmeli: “Ezik” olmamanın ana kriterlerinden biri modaya uygun giyinmek. Yaşları 11-16 arasında değişen gençlerin gizli sözleşmesinde yazan giyim kuralları ve markalara uymalı.

• Derslerde “cool” durabilmeli: Derste çok fazla kendini ön plana çıkarmamalı, bilse de sorulmadan atlamamalı.


Karnesi kötü çocuğa bonus da verin, sorumluluk da

Dr. Arzu Önal, başarı kriterlerinin değişmesinin gençlerin okul başarısını da olumsuz yönde etkilediğini, karnesinde kötü notlar getiren gençlerin anne ve babalarıyla karşı karşıya geldiklerini belirtiyor. Ancak çocukları başarılı olmaya teşvik etmek yerine tüm yaz tatilini ağır cezalar vererek geçirmelerini sağlamak, yaz boyunca kapasitelerinin üstünde kitap okuma, ödev yapma cezaları vermek sorunu çözmüyor.

Dr. Arzu Önal, çalışmayıp tembellik eden, sorumluluk almak istemeyen çocuk ve gençlere ‘ceza’ verilmesini onaylamıyor. Ancak yaşamda ödül-ceza döngüsünün bulunduğunu belirterek, “Biz yetişkinler kredi kartımızı zamanında ödemediğimizde bunun bir cezası var, hastaydım ödeyemedim diyerek mazeret bulamıyoruz. Harcamayı nasıl yaptıksak, ödeme günü geldiğinde ödüyoruz. Bu nedenle çocukların da sorumluluk almayarak tembellik ettiklerinde bunun bir bedeli olduğunu öğrenmeleri gerekiyor” diyor.


Karne iyi de olsa, hediye aileyi zorlamamalı!

Birçok aile çocuklarını kötü karne getirdiklerinde cezalandırıyor. Kötü notlar almanın temeline ve nedenlerine inmedikçe sorunun çözümsüz kalacağına değinen Dr. Arzu Önal, anne ve babalara yaz tatilinde çocuklarına nasıl davranacakları konusunda şu önerilerde bulundu:

• Karnesinde iyi not getiren çocuğa, ailenin maddi durumu ölçüsünde hediyeler verilmeli. Ama bu hediye, aileyi maddi sıkıntılara sokacak, çocuğun da bundan sonra hep aynı şekilde beklentiye girmesine yol açacak çok pahalı hediyelerden seçilmemeli.

• Hediye çocuğu istediği bir yere tatile götürmek şeklinde olabilir. Günümüzde hem kızlar, hem erkekler teknoloji odaklı hediyeleri tercih ediyor. Bu nedenle gençler laptop, playstation 3, iPhone gibi gibi hediyeler istiyor.

• Eğer karne kötü geldiyse önce çocuğun öğretmeniyle bunun nedenleri üzerinde etkili değerlendirmeler yapılmalı. Kızmak, bağırmak, ağır cezalar vermek çocuğu pasifize edip, üzmekten başka işe yaramayacaktır.

• Ailenin ilgisizliğinden kaynaklandıysa, çocuğa da kulak verip, neden başarısız olduğunun nedenlerini kendisinden de dinlemekte yarar var.

• Sorumluluk sahibi bir çocuk ya da genç olamıyorsa, kendisine başarılı olduğu takdirde alınacağının sözü verilen ödülün verilmemesi uygun bir davranış olabilir. Çok yaramaz olan, tembellik eden, sorumluluk almaktan ısrarla kaçınan çocuk ya da gençlerin sorumluluk bilincinin geliştirilmesinde, küçük ev ödevleri yararlıdır.

• Ödev yapmayanlara sorumluluk verilebilir. Karşılığında küçük paralarla hediyeler alınabilir, böylece hayatta çalışmakla ödüller kazanılacağı, tembelliğin, sorumluluktan kaçmanın da başarısızlık getireceğini öğrenebilirler.

• Çocukların başarısızlıkları karşılığında uygun cezalar ya da ev ödevleri vermez, sorumluluktan kaçmalarına izin verirseniz yalancı bir dünya yaratırsınız. Cam bir fanusta yaşarlar.


Kitap okumayı ceza gibi görmeyin!

Derslerinde başarısız olan çocuklara yaz boyu ağır içerikli kitaplar okutup kitaptan soğutmak, okutmaya zorlamak yerine çocuk ve gençlik dergileri gibi daha kolay okuyacakları, ceza gibi görmeyecekleri minik ödevlerin yararlı olduğuna inanan Dr. Arzu Önal, başarısız çocuklarla ilgili şunları söylüyor:

• Okulun başlamasına kısa bir süre kala, öğretmen tutulup başarısız olduğu alanlarda takviye sağlanabilir.

• Yeni eğitim dönemi için çocukla ya da gençle bir anlaşma yapılmalı. Ödevler çıkmadan dışarı çıkmasına, bilgisayarda oynamasına, televizyon seyretmesine izin verilmemeli. Sınırlar çok iyi belirlenmeli.

• Çocuk ya da genç tüm yaz tatilini ders çalışarak geçirmemeli.

• Çocuklara yazın okumaları için klasikler serisinden 10-12 kitap okumaları için ödev veriliyor. Bu ödevler çocukları okumaktan soğutuyor. Ayrıca özet sitelerine girip kitapların özetlerini alıyorlar ya da anne babalarına özet çıkarttırıyorlar, yine okumuyorlar. Bu durumu bilen öğretmenler de özet sitelerine girerek burada yer alan özetlerin dışında soru soruyorlar. Sonuçta okuma alışkanlığı kazandırılması konusunda bir kısır döngü yaşanıyor. Oysa bunun yerine dergi, gazete okuyarak, daha hafif olabilecek yazılarla da okuma alışkanlığı kazandırılabilir.