Gündem

Arınç: Zaman zaman bilerek ve kasıtlı TÜSİAD'a sırtımızı döndük

'Ananas' konusundaki tartışmaları değerlendiren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'Ananası, Uganda’yı dile dolamamak lazım' dedi

30 Ocak 2014 14:49

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Balyoz, TÜSİAD, yolsuzluk ve Fethullah Gülen'in yayınlanan telefon görüşmeleriyle ilgili açıklamalar yaptı.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gündeme ilişkin yaptığı değerlendirmelerde ananas konusu hakkında da açıklamalarda bulundu. Arınç "Uganda da ananas da beni biraz ilgilendiriyor. Türkiye’den biri telefon ediyor, Koç’un ismi var galiba, rafine verildi verilmedi. Uganda’dan ananas geldi falan diyor konuşan kişi. Ananas geldi mi bilmem ama birine kızabiliriz. Ama 2010’du sanırım ben bakan oldum. 1 yıl sonra her bakanın Karma Ekonomik Başkanlığı olur. Her bakanın 5 ülkeden sorumluluğu olur. Afrika’da Uganda benim sorumluluğumda" dedi.

TÜSİAD'ın eleştirelerine de değinen Arınç, "Bir kurumun da tüzel kişilik olarak iktidarı eleştirmesi de normaldir. Zaman zaman barışıldı, zaman zaman da bilerek kasıtlı sırtımızı döndük onlar bize sırtını döndüğü için. 17 Aralık’tan sonra içerde ve dışarda Türkiye’nin itibarını sıfırlamak için gayret gösterdiler" ifadesini kullandı.

Bülent Arınç'ın NTV'deki konuşmasından satırbaşları şöyle:

 

Balyoz'da yeniden yargılama

 

Şekli bir unsur. (Balyoz davası avukatı) Celal Ülgen güzel bir açıklama yaptı, ‘Bu şekli bir bozmadır’ dedi. Müracaat edilmiş, reddedilmiş. Kararı veren heyet yapmasın. Yeni bir heyete müracaat yapılmalı, o heyet karar vermeli denmiş. Şekli bir bozmadır. Bundan sonra gereğini de yapacaklardır.

 

HSYK uzlaşması olur mu?

 

Kaldığımız noktadayız. Çok ümitli değilim. Bu konuda aslında Kılıçdaroğlu da Başbakanımız da partiler bir araya gelsin dendi. Bahçeli ‘Biz yokuz’ dedi, Kılıçdaroğlu da önce 'Varız' dedi ama sonra vazgeçti. BDP ile de sadece yapılacak iş değil. Kanun teklifinin tamamı HSYK ile ilgili değil, Adalet Akademisi de vardı. Anayasa değişikliğinin olması konusunda yeniden inisiyatif alındı. Kanunu dondurduk, buzdolabına koyduk. İçtüzükte nasıl olacağı belli. Somut olarak Meclis Başkanımızın şu maddeler üzerinde mutabık kalın diye çalışma yaptığını bilmiyorum. 22 kişi bunlar. 10’u birinci sınıf hakimler seçiyor. Değişiklik olacaksa Avrupa’daki örneklerine bakalım. Tabanı zengin olsun ama gruplaşmalar olmadan her farklı fikrin temsil edileceği bir yapıyı yapalım dedik. Bu sonuna kadar beklenecek değil. Önümüz seçim. Bir şey olmazsa biz diğer maddeleri de çıkarırız. Kanunun maddelerini değiştiriyoruz biz. Muhalefet elbette zararlı taraflarını söyleyecektir. Kavgalardan sonra sulh oldu, herkes uslandı. Bundan sonra kavgasız devam eder sanırım.

 

'Zaman zaman bilerek ve kasıtlı TÜSİAD'a sırtımızı döndük

 

TÜSİAD'ın geçmişte de AK Parti'ye karşı "muhalefet partisi gibi" davrandığına, "TÜSİAD'ın dünya görüşünün AK Parti'ye dostane olmadığına" dikkat çeken Arınç, "Ama TÜSİAD bizim için önemli bir kurum" dedi.

TÜSİAD'ın bir "tüzel kişilik" olarak hükümeti eleştirmesinin normal olduğuna vurgu yapan Arınç, "Zaman zaman barışıldı, zaman zaman da bilerek kasıtlı sırtımızı döndük onlar bize sırtını döndüğü için. 17 Aralık’tan sonra içerde ve dışarda Türkiye’nin itibarını sıfırlamak için gayret gösterdiler. Başbakan bu olaylardan dolayı fevkalade üzgün ve kızgın" dedi.

Başbakan'ın TÜSİAD'a kızgınlığının sebebini ise, "Türkiye’de hukuk kalmadı, artık yatırım için yabancılar gelmez" gibi söylemlere bağlayan Arınç, "Bu söylemler elbette Başbakanımızı yaralamıştır. Ateşin üzerine su dökeceği yerde bunun üzerinde bir şeyler söylemesi lazım TÜSİAD’ın. TÜSİAD’ın bu tavrı geçmişten beri yapıldığı için Başbakanımız tavır göstermiştir" dedi.

TÜSİAD Başkanı'nın bu sözlerine rağmen onun ''vatanperverliğini" de vurgulayan Arınç, "Muharrem beyin bu sözlerini kenara koyarsak o vatanperver biridir. Onun üzüldüğünü bildiğim için ben de buna üzülüyorum" dedi.

 

Gülen'in telefon konuşması

 

Uganda da ananas da beni biraz ilgilendiriyor. Türkiye’den biri telefon ediyor, Koç’un ismi var galiba, rafine verildi verilmedi. Uganda’dan ananas geldi falan diyor konuşan kişi. Ananas geldi mi bilmem ama birine kızabiliriz. Ama 2010’du sanırım ben bakan oldum. 1 yıl sonra her bakanın Karma Ekonomik Başkanlığı olur. Her bakanın 5 ülkeden sorumluluğu olur. Afrika’da Uganda benim sorumluluğumda.

 

'Uganda'da bizi yıllar önce okul kuranlar karşıladı'

 

Uganda nerede haritadan bakarsam bilirim. Bana da Uganda verdiler diyorum. 2010 gibi hatırlıyorum gidişimi. Büyükelçi gitmiş ama elçilik binası yok. Biz de iş forumu için gideceğiz. Ben bildiğim dostlarıma gittim. Başında da TUSKON gelir. Telefon görüşmesini yapan kişi Mustafa Günay’sa benim de iyi dostumdur. Ona dedim ki gideceğim ama bana biraz işadamı verin de toplantı yapayım dedi. 40 işadamıyla gittim, güzel anlaşmalar yaptık. Kaldığımız otelde 200 bin çift ayakkabı bağlantısı yaptım dedi. Basit ama Uganda ile ilk kez yapıyoruz böyle anlaşmaları. Ben de çok sevindim. Uganda’ya indik. Büyükelçi karşılayacak ama elçiliğimiz yok. Bizi karşılayanlar arasında oraya 11 yıl önce gidip okul kuranlar ve öğrencileri vardı. Yemeği onlar verdi, cumhurbaşkanı ile görüşmeye onlar katıldı. Elçiliğimizin olmadığı yere gitmişler, okul kurmuşlar

 

'Ananası Uganda'yı da dile dolamamak lazım'

 

Orada ananas yediğimi de hatırlamıyorum. Ama yetişiyordur mutlaka. Bu ananası bu Uganda’yı dile dolamamak lazım eğer bu kadarla kalmışsa. İşadamlarının yurtdışında yatırım yapması konusunda bu telefon konuşmasında bazı isimler geçiyorsa onları da ayıplamamak lazım. Orada iş olacaksa ve o işi de Türkiye’den birinin alması lazımsa birinin aracılık yapması çirkin değil. Ah bir ananas olsa da birlikte yesek…

 

'Hukuk dışı faaliyet gösterenlerin ayrılması lazım'

 

Bu cemaatin binlerce, on binlerce sempatizanı var. Bu hizmet hareketinin içinde kazancını, servetini, ömrünü koyanlar var. Onların hepsi saygın nazarımızda. Ancak son olaylar gösterdi ki biz de buradanız diye hukuk dışı faaliyet gösterenlerin ayrılması lazım. Onlar yanlıştır, haksızdır, suç işliyordur. Ben de söz düştüğü zaman aynı ayrımı yapmak mecburiyetindeyim. Başbakanımız zaman zaman örgüt de dedi. Önemli olan bu ayrımın yapılmasıdır.

 

'Tehditler alıyorduk'

 

Dershaneler konusu imzaya açıldı. İlk çıktığında çok ağır şekilde siz bunları yaparsanız biz de bunları yaparız diye tehditler alıyorduk. Sonunda taslak çıktı. Sonunda bize teşekküre geldiler. O günden bu yana dershanecilik kitlesi hep bizimle beraber oldu. Biz onlara gelin bu düzenlemeleri beraber yapalım diyoruz.

 

Yolsuzluk operasyonları ne olacak?

 

18 Aralık’ta hükümet adına açıklama yaptım. İddia yolsuzluksa bu bizim varlık sebebimiz. Bu araştırılacaktır. Bu bir algı operasyonuysa. Bugüne kadar gizli kalması gereken her şeyin TV ekranlarına, gazetelere basılanların gerçek mi mizansen mi olduğu araştırmayla çıkacaktır. Yargı gücünü kullansın, biz de siyasi irade olarak arkasında duracağız. Ayakkabı kutuları, para kasaları ile algı meydana getirerek 30 Mart seçimlerini hedef alıyorsanız, savcı görevini yapmıyorsa bunun hesabını sorarız dedik.

Fezleke tartışması yapılıyor. Fezlekeler gelir de söz konusu bakansa bir anayasa baksınlar. O bakanlar, çocukları, ailesi falan. İnsanları hedef haline getirip linç etmeye gerek yok. Mesele fezleke değil mesele o soruşturmaların bir an önce tamamlanmasıdır. Fezleke niye gelmedi diye ciyak ciyak bağırmalarına gerek yok. Hükümetin alnı açık, başı diktir. Her olayı göğüsleyebilecek kadar cesaretimiz var.