Politika

ARINÇ: YANLIŞ YAPMIŞLAR ANKARA (A.A)

08 Aralık 2010 20:41

-ARINÇ: YANLIŞ YAPMIŞLAR ANKARA (A.A) - 08.12.2010 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Wikileaks belgelerine ilişkin, Amerikan büyükelçileri ya da büyükelçiliklerinin iki yanlış yaptığını belirterek, ''Bunlardan birincisi, topladıkları bilgi diyerek karşı tarafa gönderdikleri şey, hemen hemen pek çoğu yanlış, hemen hemen pek çoğu tek taraflı, hemen hemen pek çoğu da bu hükümetle veya bu kişilerle sorunları olan kişilerden derlenmiş toplanmış'' dedi.  Arınç, Habertürk'te katıldığı ''Ankara Gündemi'' programında soruları yanıtladı. İstanbul'da öğrencilerle emniyet güçleri arasında yaşanan olaylarda 19 yaşındaki bir genç kadının bebeğini düşürdüğünün anımsatılarak, bir değerlendirme yapmasının istenmesi üzerine Arınç, daha önce yaralanma, ölüm, ya da sakat kalma ile sonuçlanan bazı olaylar karşısında da polisler hakkında davaların açıldığını, takibatların yapıldığını anımsattı.  Bu tür olaylarda suç teşkil eden bir eylemin yapılması halinde, şikayetle ya da kamu yararı görüldüğünde savcıların dava açabildiğini ve olayın sorumlularının suçlanmasının yargı kararıyla da mahkum edilmesinin mümkün olabildiğini anlatan Arınç, şöyle devam etti: ''Burada bir kadıncağız, bir genç kız, bir kardeşimiz, bir arkadaşımız bu eyleme katılması sırasında böyle aşırı fiziki şiddet görmesi sonucunda evladını, çocuğunu kaybetmişse bu sonuç, suç teşkil eden bir eylemdir ve buna katılanların, sorumlularının bulunması gerekir. Şöyle bir düşünce de olabilir; madem bir çocuk taşıyordun, hamile olduğunu da biliyordun, ne işin vardı bu gösterinin içinde? Bu gösteriye katılan kadının masum bir gösteri yapmak amacını taşıdığını peşinen kabul etmeliyiz. Ama bunun aksine bir eylem olsaydı, yani ellerindeki delici, kesici silahlarla polise karşı veya hedef aldıkları kişilere karşı bir eylem yapsaydı, 'Sen şu hamile halinle şu karnındaki çocuğu düşünmen gerekirdi' diyenler de mutlaka çıkabilirdi.'' Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu ellerindeki silah ve şiddet unsuru taşımayan göstericilere karşı bir aşırı güç kullanımı olmuştur benim tespitime göre. Bu aşırı güç kullanımında polis neden tahrik olmuştur, neye karşı böyle aşırı şiddet kullanmıştır, bunun bir izah edilmesi gerekir ve bu gösteri sırasında aşırı şiddet kullanımı karşı tarafa zarar vermişse bunun hem tazmin edilmesi ve de ceza hukuku bakımından takip edilmesi gerekir diye düşünüyorum.''  -''WIKILEAKS'TE TEK YÜKLENİLEN BEN DEĞİLİM''- ''Wikileaks'' belgelerindeki Türkiye'ye ilişkin iddiaların anımsatılarak ''Belgelerin İsrail kaynaklı olduğunu düşünüyor musunuz? Çünkü böyle bir yaklaşım var. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, 'Amerika'dan habersiz olduğunu düşünmüyorum' dedi. Belgelere bakışınız nedir?'' sorusunun yöneltilmesi üzerine Arınç, Meclis Başkanlığı yaptığı dönemde ABD'nin farklı büyükelçilerini tanıdığını ve son dönemde de James Jeffrey'le de veda için geldiğinde uzun uzun görüştüğünü anlattı.  Wikileaks'in kurucusu Julian Assange'ın bir şekilde elde ettiği ve 250 bin civarında olduğu belirtilen belgelerin daha çok ABD'nin büyükelçilerinin bulundukları ülkelerden gönderdikleri bilgi, analiz ya da raporlara dayandığını belirten Arınç, ''Bunların bir şekilde açıklanmış olması bence çok önemlidir'' dedi.  Konuya ilişkin tarafların tepkilerini izlediğini dile getiren Arınç, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın belgelerin yalan, sahte ve düzmece olduğunu söylemediğini, hatta kabullenip özür dilediğini aktardı ve ''Sahte deseydi buna inanırdık. Ama o bunu demedi ve kabullendi, özür diledi. Dolayısıyla artık bu belgelerdeki bilgilerin veyahut da düşüncelerin, analizlerin doğru olduğunu kabul etmemiz lazım. Biz onlar adına avukatlık yapacak değiliz'' diye konuştu.  Arınç, olayın Türkiye'de görevli büyükelçiler veya müsteşarlar veya onların ekibi, yani diplomatların büyük bir kısmının kendi ülkelerine Türkiye'den haber vermek amacıyla birtakım bilgiler toplamasıyla meydana geldiğini belirterek, ''Bu bilgileri, gazetecilerden, siyasetçilerden veya kendilerine göre bilgi kaynakları bulmuşlar onlardan toplamışlar. Bunları analiz etmişler ve bunları bir rapor halinde bildirmişler. Bu aslında bütün büyükelçilerin görevidir. Yani Türkiye'nin büyükelçileri de kendi ülkelerinin menfaati açısından orada olup bitenleri kendi Dışişleri Bakanlığına bildirmelidir. Biz bunu belki pek az yapıyoruz ama her ülkenin böyle bir istihbarat toplama, bilgi akışını sağlama gibi diplomatlarına verdiği bir görevdir ve bu görev onlar için de çok önemli bir sonuç meydana getirecektir'' diye konuştu.  Burada Amerikan büyükelçileri ya da büyükelçiliklerinin iki yanlış yaptıklarını belirten Arınç, şöyle devam etti: ''Birincisi, topladıkları bilgi diyerek karşı tarafa gönderdikleri şey, hemen hemen pek çoğu yanlış, hemen hemen pek çoğu tek taraflı, hemen hemen pek çoğu da bu hükümetle veya bu kişilerle sorunları olan kişilerden derlenmiş toplanmış. Bunların hepsini bir araya getirebilirsiniz. Bu sizin işinizdir ama doğru rapor göndermek, doğru analiz göndermek bir büyükelçinin görevidir.  İkincisi de bu işi yaparken de özel şahıslar hakkında küçültücü ifadeler kullanmışsınız. Bu da fevkalade kötüdür. İki yanlış yapmışlar. Bir; doğru olmayan raporlar ve bilgiler göndermişler. İki; bu bilgileri gönderirken özel şahıslar hakkında çok çirkin, benimle de ilgili Merkel'le de ilgili Sarkozy ile de ilgili... Yani sadece yüklenilen insan ben değilim, bir başkası da var. Bu Amerikan Dışişleri Bakanlığının bir zafiyetidir, büyükelçilerin ve büyükelçiliklerin bir zafiyetidir. Yanlış yapmışlar.'' -JEFFREY'İN KULLANDIĞI İFADE EDİLEN O CÜMLEYİ TAMAMEN KENDİSİNE İADE EDERİM- Wikileaks internet sitesinde açıklanan belgelerin Türkiye'deki yansımaları konusundaki soru üzerine Arınç, ABD heyetleriyle yapılan görüşmelerin bütün tutanaklarının tutulduğunu, hatta onları referans yaparak görüşmelerinde kullandığını söyledi. Belgelerden, ABD'nin Ankara Büyükelçileri Eric Edelman ve James Jeffrey'in kendisinden ve AK Parti'den memnun olmadıklarının anlaşıldığını ifade eden Arınç, ''Çünkü temas ettikleri kişilerle AK Parti'nin uzun ömürlü olup olamayacağını, parti içerisinde bir tefrika çıkıp çıkmayacağını, Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan arasında bir ihtilaf olup olmayacağını, benim bir başka şeye talip olup olmayacağımı hep araştırmışlar'' dedi. Bunun Türkiye'de başkalarının da yaptığı bir araştırma olduğuna dikkati çeken Arınç, ''Biz AK Parti'nin başarısını tahlil ederken, aramızdaki birliğin, bütünlüğün, birbirimize kardeşçe, ağabeyce sıkı sıkıya sarılmanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Ama Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan arasında, yani isim olarak söylüyorum. Onlarla benim aramda, benimle bir başkası arasındaki ihtilafları, partiyi bölebilecek, gücünü azaltabilecek bir fonksiyon olarak görmüşler. Bunu Türkiye'de başkaları da söyledi'' diye konuştu. 1 Mart tezkeresinde kendisinin tutumuna bakarak, ''Sorunların yumağı bu insan'' denilmesini ve bunun rapor edilmesini çok olağan bulduğunu belirten Arınç, kendisinin, ''şahsi düşüncesini de, Türk halkının vicdanına tercüman olarak tavrını da o zamandan bu zamana müdafaa ve muhafaza ettiğini'' söyledi. Arınç, ''Ama, 'Bunu sorunların yumağı olarak göstermek, bir Dışişleri mensubunun işi midir, değil midir' derseniz, bu fevkalade yanlış olmuştur'' ifadesini kullandı. Türkiye'de pek çok yazarın da kendisinin cumhurbaşkanlığı seçimi ve 1 Mart tezkeresindeki tutumlarına, laiklik konusundaki açıklamalarına bakarak, ''Bütün sorunların yumağı bu adam'' diye başlık attıklarını dile getiren Arınç, bu gazetelerin başlıklarını hala sakladığını söyledi. ''Demek ki, bu büyükelçilerin haber kaynaklarından çoğu da bu başlıkları atanlar, saygın köşe yazarları diye bildiğimiz, genel yayın yönetmeni diye bildiğimiz kişiler'' diyen Arınç, şöyle devam etti: ''Biz de mikrofonlar kapalı olduğu zaman veya baş başa kaldığımız zaman, birisi hakkında bir şeyler konuşabiliriz. Bu bizim aklımızda saklı kalır ama bunu yazıya döktüğümüz zaman, o yazıda kullandığımız her kelime ve bilgi bizi bağlar. Dünyada artık hiçbir şey gizli kalmıyor. Bunların yayınlanmış olması, Amerika Dışişleri politikasının ve mensuplarının Amerika Birleşik Devletleri için çok hayırlı çalışma yapmadığını gösteriyor. Kendilerine çekidüzen versinler, vereceklerdir. Çünkü bu tür haberler, bu tür çalışmalar, onların güvendiği, beğendiği çalışmalardır ki, bir kısım açıklamalarda bunlar muhafaza ediliyor, müdafaa ediliyor. O zaman Amerika'nın niçin bazı ülkelerde hiç sevilmediğini, nefretin adeta giderek büyüdüğünü de tahlil etmeleri lazım. Bu yanlış düşünce ve politikalar sebebiyle bazı ülkelerde olaylar Amerika'ya mal edilmekte ve Amerikan düşmanlığı zirve yapmaktadır.  Bence bir hayırlı sonuç olarak belki, bu belgelerin yayınlanmasından sonra Amerikan dış politikasının yeniden göz önüne alınmasında fayda var.  Benimle ilgili olarak Jeffrey'in kullandığı ifade edilen o cümleyi tamamen kendisine iade ederim.''  -''BELGELER ÜZERİNDE İNCELEME YAPILIYOR''- AK Parti Genel Merkezi'nde, Merkez Yürütme Kurulu ve Merkez Karar Yönetim Kurulu'nda da konunun tartışıldığını ve belgeler üzerinde inceleme yapılmakta olduğunu bildiren Arınç, şunları söyledi: ''Hem siyasi parti olarak hem Sayın Başbakan olarak hem biz, genel konular olarak, kiminle ilgiliyse o şahısların uluslararası yargı konusunda neler yapabileceğini araştırıyoruz. Şu anda görebildiğimiz kadarı çok fazla yapabileceğimiz bir şey yok gibi. Bütün imkanları sonuna kadar kullanacağız. Belgeler konusunda Cumhuriyet Halk Partisi'nin tutumunun fevkalade yanlış olduğunu da ifade eden Arınç, ''Sayın Kılıçdaroğlu belki polemik yapmak istiyor ama polemiğin ötesinde demagojiye gidiyor'' diye konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerinden örnekler aktaran Arınç, ''İsviçre bankalarında parası vardır'' iddiasını ispat etmenin söyleyenlere düştüğünü belirterek, ''Herkesin mal bildirimi var, herkesin kendini savunacak argümanları var. Bunun ötesinde ben de aynı şekilde bir başka politikacı için 'filan yerde ortaklığı var' desem. Yani bunun takibini yapmak suretiyle mi biz günlerimizi geçireceğiz? Ya Sayın Kılıçdaroğlu bize güveneceksiniz ya da bize güvenmiyorsanız, böyle demagojik şeylerle Türkiye'de siyaseti germenin alemi yok'' ifadelerini kullandı. -TARTIŞMA OLMAMASI İÇİN- Gazetelerde yer alan, Genel Kurul toplantısında TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'ya gönderdiği nota ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine Arınç, dün Meclis'te TCK'nın bir maddesinde değişiklikle ilgili kanun teklifinin görüşüldüğünü, kendisinin de hükümeti temsilen toplantıda bulunduğunu hatırlattı.  Toplantının başta normal geçtiğini, parti gruplarının kendi düşüncelerini ifade ettiğini anlatan Arınç, Kuzu'nun salona girmesinin ardından muhalefet temsilcilerinin Kuzu'nun bir konuşmasına atıfta bulunarak ağır eleştiriler yaptıklarını belirtti. Kuzu'nun da karşılık vermek istediğini, tartışmalar yaşandığını bildiren Arınç, ''Ben de Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ kardeşimize, 'Burhan Hoca salondan ayrılsa çok daha iyi olur' şeklinde bir küçük not gönderdim. Bu, salondaki gerilimin artmaması, tartışmaların olmaması açısından bir temennidir. Grup başkanvekilleri grubun önünde olan arkadaşlarımızdır. Eğer bir tartışma odağı orada sürekli bulunursa muhalefet şüphesiz bu konuyu sürekli gündeme getirecektir. Lüzumsuz bir gecikmeye sebebiyet verecekti. Çok masumane bir istekti ama benim talebim herhalde rağbet görmedi ki, böyle bir tartışma maalesef yaşandı'' dedi.