T24 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Demokratik açılım'' konusunda TBMM Genel Kurulu'nda dün yapılan ön görüşmede ''utanılacak olaylar yaşandığını'' söyledi.
Arınç, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in görüşmelerin yapılması için ''çok müsamahakar olduğunu ve İçtüzüğü bile kullanmadığını'' ifade ederek, ''Ben bu kadar gürültü yapılmasına, sataşılmasına, söz kesilmesine herhalde izin vermezdim'' dedi.
Arınç, CNN Türk televizyonundaki programa Diyarbakır'dan canlı bağlantıyla katılarak, ''demokratik açılım'' ve bu konuda TBMM Genel Kurulu'nda dün yapılan öngörüşmeye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bülent Arınç, Diyarbakır'da ''demokratik açılım'' ile ilgili atmosferi nasıl bulduğunu sorulması üzerine, kente ilk kez gitmediğini ifade etti. Diyarbakır'daki temasları hakkında bilgi veren Arınç, ''Demokratik açılım konusunda Diyarbakır halkını, görüştüğümüz kişileri, üniversite camiasını, öğrencileri çok duyarlı ve destekçi buldum. Türkiye'nin ve bölgenin buna şiddetle ihtiyacı olduğunu söylüyorlar'' dedi.
Diyarbakırlıların konuyu ilgiyle takip ettiğini, yaşanan olayları tahlil ettiğini, Türkiye'nin hassasiyetlerine dikkat edilmesi gerektiğini ifade ettiklerini kaydeden Arınç, temaslarından memnun olduğunu söyledi.
TBMM Genel Kurulu'nda dün yapılan öngörüşmeyi ''üzüntüyle izlediğini'' ifade eden Arınç, ''Meclis'in bir daha böyle bir olay yaşamamasını'' diledi. Arınç, ''Dün maalesef zorbalık vardı, konuşulmaması konusunda baskı vardı; yakışıksız sözler vardı, kürsüde konuşan hatibe neredeyse elle müdahale edecek noktaya kadar gelmişlerdi. Utanılacak olaylar yaşadık. Eminim dünkü konuşma zabıtlarını okuyan herkes mahcup olmuştur'' diye konuştu.
''10 Kasım'ın Atatürk'ün ölüm yıl dönümü olması nedeniyle istismar edildiğini'' dile getiren Arınç, ''bazı kesimlerin de projeye 'yabancı eli', 'Türkiye'yi bölme projesi', 'vatana ihanet' gibi karşı çıkmalar dolayısıyla görüşme imkanının sağlıklı yürütülemediğini'' söyledi.
'Mantıklarına şaşıyorum'
Bülent Arınç, oturumun 10 Kasım'da yapılmasına ilişkin eleştirilerin hatırlatılması üzerine, ''10 Kasım olmayabilirdi ama 10 Kasım salı günlerinden biri'' dedi.
Görüşmenin ekim ayı içinde yapılamadığını anımsatan Arınç, şöyle konuştu:
''Kasım ayının ilk haftalarında bu işi konuşalım ve millete mal edelim şeklinde bir düşünce oldu. Eğer 10 Kasım tamamen bir tatil olsaydı, Meclis'in özel gündemle toplandığı bir gün olsaydı şüphesiz bu söylediklerinde haklı olabilirlerdi. 10 Kasım gününün Meclis gündemine göre konuşulması gerekli hususları madencilik sektörünün içinde bulunduğu sorunlar, bir şehrin sorunları veya Borçlar Yasası ile ilgili konular olacaktı. Bunlar konuşulurken meşru olan, haklı olan bir şeyi, bunların yerine genel görüşmenin gündeme getirilmesini neden acaba Atatürk'e saygısızlık ya da ihanet olarak görebilirler. Dün onu konuşmasaydık, söylediğim şeylerden birini konuşacaktık. Bunları çok haklı bulanlar, ülkenin yıllardır kronikleşmiş bir sorununa çözüm bulmak amacıyla Meclis gündemine getirilmiş bir konuyu neden görüşmek istemezler. Artık onların mantığına şaşıyorum.
Diyebilirsiniz ki böyle bir tartışmaya hiç gerek yoktu. 10 Kasım yerine 17 Kasım, 24 Kasım olsaydı olurdu. Her günün başka bir anlamı var. 24 Kasım'da konuşamazsınız çünkü bayram tatili, 17 Kasım'da konuşamazsınız başka bir şey var. Yani bunun 10 Kasım'da konuşulmasının altında niyet okumak suretiyle bir şeyler söylemeye çalışmayı muhalefete yakıştıramadım.''
'Konuşmalar arasında dağlar kadar fark var'
Arınç, AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç ile Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan'ın dünkü konuşmalarının ''makul noktada eleştiri olduğunu'' ifade etti. ''Biz biliyoruz ki siyasetçi eleştirir ve bu eleştirinin dozu çok sert olabilir'' diyen Arınç, ''sert eleştiri ile hakaretin karıştırılmaması gerektiğini'' söyledi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın konuşmasının ''sinkaflı sözlerle hakaret dolu olduğunu'' savunan Arınç, dün AK Parti grubu adına söz alan Suat Kılıç ve Avni Doğan'ın sözlerinin ise ''eleştiri olduğunu'' ifade etti.
Konuşmalarının tutanaklardan alınmasını öneren Arınç, ''Göreceksiniz muhalefetin ortaya koyduğu tavır ve konuşmayla arkadaşlarımızın sözleri arasında dağlar kadar fark var. Sayın Bahçeli, 'devlet adamlığına yakışmayan iş yapmıştır' demeyi adeta cana kasteden bir cürüm olarak görmek, akıl tutulması gibi geliyor bana'' dedi.
Kişilik haklarına saldırı ve özel hayata girecek sözlerin sahiplerinin tutanaklarda açıkça görülebileceğini anlatan Arınç, ''Arkadaşlar ne yapmalıydı?'' diye sordu.
Arınç, ''Meclis Başkanlığı yapmış birisi olarak, Sayın Şahin'in tutumunu nasıl değerlendirdiniz'' sorusuna da şu karşılığı verdi:
''Görüşmeler sırasında ben de kendi kendime bunu düşündüm. Ben de 5 yıl o kürsüdeydim. Ben bu kadar gürültü yapılmasına, sataşılmasına, söz kesilmesine herhalde izin vermezdim. Ama Sayın Şahin, çok iyi niyetli olarak görüşmelerin yapılabilmesi konusunda çok fazla müsamahakar oldu. İçtüzüğü bile kullanmadı. Yeter ki muhalefet partileri istediklerini söyleme imkanına kavuşsunlar diye söz üstüne söz verdi. Böyle bir şey İçtüzük'te yok. İçtüzük'te olmayan müsamahayı Şahin göstermiştir ama muhalefet bu iyi niyetli tavrını kötüye kullandı. Ben bu kadar sabırlı olmayabilirdim.''