-ARINÇ: TERÖRLE MÜCADELEYİ SONUNA KADAR SÜRDÜRECEĞİZ HATAY (A.A) - 16.01.2011 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''hükümet olarak, geçmişten bu yana devam eden terörle mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceklerini'' bildirdi. Arınç, Hatay'ın Dörtyol ilçesinde bir düğün salonunda düzenlenen, AK Parti Hatay İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Dörtyol'un acı olaylar yaşadığını belirterek, ''4 tane kahraman ve yiğit polisimizi kalleşçe ve ahlaksızca şehit ettiler. Bütün Türkiye olarak bundan büyük üzüntü duyduk. Pek çok insan da zarar gördü'' dedi. Ülkede tahrikçiler, kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışanlar bulunduğunu ifade eden Arınç, ''Bunların iç ve dış bağlantıları var. Haberler uydurarak, maalesef karıştırıcı bir takım propagandalar yaparak toplumsal olayları yönlendirmeye çalışan, masum insanları birbirine kırdırmaya çalışan alçak insanlar var. Biz hükümet olarak geçmişten bu yana devam eden terörle mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Terör bitinceye kadar. Bu bizim görevimizdir. Bu temenni ile olmaz. Dolayısıyla terör eylemlerine katılmış veya katılacaklara karşı, suç işleyenlere karşı hukuk içerisinde, bu işin mücadele metotları içerisinde gerekeni yapacağız'' diye konuştu. Arınç, bu ülkede binlerce yıldır kardeşçe yaşandığını, bunun Türkiye'nin zenginliği olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin her yerinde binlerce yıldır dostça, arkadaşça, kardeşçe yaşayanları gördüğünü söyledi. Bülent Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Allah bizi bir arada huzur içinde, barış içinde yaşamaya teşvik ediyor. Birbirinizle tanışacak, birbirinizle dayanışma içinde olacaksanız, kavga etmeyeceksiniz. Birbirinizi inancınızdan veya etnik kökeninizden dolayı aşağılamayacaksınız, yok saymayacaksınız. Hakikaten de biz bunu yapmışız. Kilisesi var, havrası var, binlerce camimiz var. İstanbul böyle, Mardin, Gaziantep, Hatay böyle, Kayseri böyle, bir başka yer böyle. Biz kendi hayatımızı yaşarken birbirimizle problemlerimiz olmamış. Ne zamanki fitneyi sokmuşlar, ne zamanki ırkçılık ateşini içimize düşürmüşler, bizim Türkiye'mizde de maalesef ki bütün coğrafyamızda da kavgalar yaşanmaya başlamış. Allah ırkçılığı lanetliyor. Herkes 'ben şu millettenim' diyebilir. O milletinin yaptığı güzel işlerden dolayı iftihar edebilir. Ama 'hak yalnız benimdir' diyemez. Yani 'ben var, benim ırkım var, benim milletim var, gerisi aşağılıktır' diyemez. Biz Müslüman Türk milletinin çocuklarıyız. Hamdolsun ki bizim inancımız zulmü, birbirimizi kırmayı, birbirimizi yok etmeyi kesinlikle ret ediyor. Bu topraklar üzerinde yaşayan Türkmenlerimiz, Yörüklerimiz var. Ben de onlardan birisiyim. Kürt kardeşlerimiz var. Kendisini Kürt kimliği ile tanıtan, tanıtmak isteyenlerimiz var. Bizim öz kardeşlerimiz. Çerkezler var. Elbette bu topraklarda yaşıyoruz. Boşnaklar var sayısı az da olsa. Lazlar var, Gürcüler var, hepsi var. Bunları saymaya da gerek yok. Zaten siz sokağa çıktığınız zaman bunları görürsünüz ve hiç de yabancı gibi davranmazsınız. Nedir bu? Biz bin yıldır çok şükür birbirimizle kardeşlik içinde yaşıyoruz.'' -''SOYKIRIM İDDİALARI''- Arınç, etnik unsurların bu topraklarda Osmanlı döneminde de bulunduğunu, halen de var olduklarını belirterek, ''Osmanlının hem Meclisi Mebusan'ında hem de nazırlar arasında üç dört tane mutlaka Ermeni bulunurdu. Musevi bulunurdu, başka etnik kökenleri farklı olanlarda bulunurdu. Meclisi Mebusan'a baktığınız zaman bunların hepsini görebilirdiniz'' diye konuştu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, şöyle devam etti: ''Ama sonra, 1. Cihan Savaşında Ermeniler isyana kalktılar, huzur içinde yaşadıkları topraklarımızda isyan ettiler. Silah kullandılar. O zaman çıkartılan bir kanunla da isyan edenleri bulundukları yerden alıp, başka yerlere hicrete zorladılar. Bu sırada yaşanan olumsuzlukları Ermenistan 90 seneden beri yurt dışındaki diasporasıyla '2 milyona yakın Ermeni'yi katlettiler' yalanı ile her gün karşımıza geliyor. Biz hiç bir zaman katliam yapan, soy kırım bir milletin çocuğu olmadık. Tarihimizde böyle bir cinayet yok bizim. Biz başka ülkelere benzemeyiz. Ama isyan etmiş olanları bir tarafa nakletme sırasında yaşanmış olaylar konusunda da kimse bizi soykırımla suçlayamaz. Soykırım isteyenler daha on sene evvelindeki Bosna'ya baksınlar. Soykırım isteyenler dünyadaki pek çok örneklerini görsünler.'' Kürtlerin sadece belli bir bölgede değil, Türkiye'nin her tarafında huzur içinde yaşadığına dikkate çeken Arınç, memleketi Manisa'da da var, başka yerlerde, her yerde yaşadıklarını dile getirerek, ''Onlara kem gözle bakamayız. Onları ikinci sınıf göremeyiz. Onları da Allah yarattı, onlar da bizim kardeşlerimiz. Onlar da bu ülkenin birinci sınıf vatandaşları. Hiç biriniz diğerine karşı aşağılayıcı bir noktada olmamalıyız'' şeklinde konuştu. Bülent Arınç, ancak 1979'ların sonlarından itibaren, 80'li yıllarda şiddetlenen, 99'da terörist başının yakalanması ile yeni bir boyut kazanan terör eylemlerinin Türkiye'de 30 yılı aşkın zamandır devam ettiğini hatırlattı. Terör nedeniyle binlerce insanı kaybettiğimizi hatırlatan Arınç, şöyle konuştu: ''Sadece polis, askerimiz değil, öğretmenlerimiz var. Onlarla birlikte hakimlerimiz, savcılarımız, emeklilerimiz, çocuklarımız var. Hatta Kürtlerin yaşadığı köyleri basan, Kürt yavrularını kurşuna dizen, evlerini kurşuna dizen, yakan, hatta evinde her gün 100 kişiye yemek çıkaran ağa dediğimiz insanların hepsinin zulüm altında köylerinden kasabalarından kovulduğunu, aşağılandığını ve mallarına el konulduğunu gördük. O her gün 100 kişiye yemek çıkaran köyün ağası Diyarbakır'da cami önünde dilenmeye mecbur kaldı. Yaylalar, köyler boşaltıldı.'' -''TERÖRÜN DİNİ İMANI OLMAZ''- Arınç, ''terörün dini imanı olmayacağını, terörün renginin de olmayacağını'' belirterek, ''İnsana karşı işlenmiş bir eylemin, silahı sıkan adamına bakılmaz. Allah hepsinin cezasını versin. Kim ki insana karşı zulmediyor, terör eyleminde bulunuyor, onu yok etmek hepimizin görevi olması gerekir'' dedi. Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Kürt kardeşlerimize karşı bir aşağılama, bir küçültme geçmişten bu yana yapılmıştır. Buna karşı haklarını da aramışlardır. Ancak, özellikle terör örgütünün propagandasını yaptığı ayrı ayrı talepler konusunda da Türkiye'de kafalarda karışıklık vardır. Maalesef doğru veya yanlış konuşulan sözler Türkiye'nin huzurunu bozacak, demokratik düzenini bozacak noktaya doğru zaman zaman gitmektedir. Polislere karşı veya masum insanlara karşı. Bir iş hanının önünde bomba patladığı zaman bazen dershaneye giden çocuklarımız, bazen alışveriş giden kadınlarımız da ölebilmektedir. Bu caniyane bir davranıştır ve bunun affedilecek bir tarafı yoktur.''