Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kızının üniversiteye başörtüsüyle başladığını, 28 Şubat'ta yasak geldiğini söyleyerek "Başındaki eşarbı çıkardı, şapka taktı olmadı, bone giydi olmadı. Kapıdaki yasakçılardan kurtulamadı, tuvalet penceresinden girdi, olmadı. Yakaladılar, bağırdılar, çağırdılar, hakaret ettiler" dedi.
Celal Bayar Üniversitesi'nin kurucu rektörü olan ağabeyi Prof. Dr. Ümit Doğay Arınç'ın isminin verildiği kültür merkezinin açılışını gerçekleştiren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, buradaki törende yaptığı konuşmada, merkeze Arınç soyisminin verilmesinin kendilerini çok mutlu ettiğini belirtti.
Ağabeyinin Celal Bayar Üniversitesi için canla başla çalıştığını, yerel imkanları zorladığını, çok şeyler yaptığını anlatan Arınç, şöyle konuştu:
''Biz hayatımızı buna koymuşken üniversite yıllarında birileri 'bu iş böyle gitmeyecek, bundan kurtulmak lazım, dindar insan, üniversiteye şunları getirecek' dedi. Ama çok çalışkan biri. 'Olsun' dediler. Ağabeyim görevden alındı. Sonra ''tekrar seçime gir, çok oy alırsan atamanı yapacağız'' dediler.
Ağabeyim girdi ve en yakın rakibine 3 misli fark yaptı. Sözü veren cumhurbaşkanı, her zaman olduğu gibi 24 saatlik yaşayan insandır o. 'Dün dündür bugün bugündür' diyen. (Ben öyle demiştim ama şimdi başka türlü düşünüyorum) dedi ve atamayı yapmadı.
Kızım da bu üniversiteden Türk Dili ve Edebiyatı'ndan mezun. Ayşenur Arınç'ın babasıyım ben. Başörtüsüyle başlamışlardı. 28 Şubat'ta her şey yasak oldu. Dekanla görüştüm. Yasağın sebebini sordum, 'Siz daha iyi biliyorsunuz' dedi. Böyle bir yasak Anayasa'da, kanunlarda yok' edim.' (Ankara'dan telefon ediyorlar, alamayız, edemeyiz' dediler. Başındaki eşarbı çıkardı, şapka taktı olmadı, bone giydi olmadı. Kapıdaki yasakçılardan kurtulamadı, tuvalet penceresinden girdi, olmadı. Yakaladılar, bağırdılar, çağırdılar, hakaret ettiler. Zar zor üniversiteyi bitirebildi.
Bu acılı olayların yaşandığı üniversitede 20 yıl sonra bir rektör, haksız bir şekilde görevden uzaklaştırılan bu üniversitenin kurucusunun, sivil asker işbirliğiyle bu üniversiteden ve eğitim hayatından uzaklaştırılan bir insanın hatıratına sahip çıkıyor. Manisa şimdi Manisa oldu. Üniversitemize, rektörümüze teşekkür ediyorum. O zamanlar aleyhte çalışan, binbir türlü iftirayla bu dindar ve inançlı insanı görevinden edenlere Allah'tan hidayet diliyorum. 20 sene sonra bize bunu gösteren, 20-30 sene sonra darbecilerin yargılandığını gösteren Rabbime hamdolsun.''
'İsmimi taşıyan okula, baraja izin vermedim'
5 yıl Meclis başkanlığı yaptığını, pek çok açılış yapıp temel attıklarını ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
''Büyük Atatürk'ten başlayarak 25 meclis başkanı geldi. Bunlardan bir tanesini de Rabbim bize nasip etti. Çalıştığım dönemde pek çok açılış yaptık, temel attık. Manisa'ya pek çok şeyin kazandırılmasında benim de emeğim geçti. Bana her yerde ismimi vermeyi teklif ettiler. Bazen okullara, bazen yollara, bazen barajlara... Hiçbirini kabul etmedim. Bunlar benim şahsıma ait değil. Ben bunlara milletimin bir ferdi olarak aracılık yaptım, vesile oldum. 'Böyle bir şeyi uygun görmüyorum' dedim. Zoraki bazı yerlerde yaptılar ama Manisa'da benim ismimi taşıyan okula, baraja, yola hiçbir zaman müsaade etmedim. Çünkü insan hayattayken, özellikle siyasi şahısların isimlerinin verilmesi bazı kesimlerde tepki de toplayabilir. Öyle belediyeler vardır ki en işlek caddeye kendi genel başkanının ismini verir. Turgutlu'da olduğu gibi. Sonra başkası gelir kaldırmak ister. Bu üniversitede bir kültür merkezine çok uygun şekilde ağabeyimin isminin verilmesinin ayrı bir anlamı var. Bu çok yerindedir, doğrudur, hayırlı bir iştir.
Bundan dolayı hem ağabeyim hem de şahsım ve ailemiz adına bu kadirşinaslıktan dolayı rektörümüze teşekkür ediyoruz.''