-ARINÇ: ''İSTESEK DE AYRILAMAYIZ'' ANKARA (A.A) - 10.07.2010 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Sadece o bölgede belli olumsuz gelişmeleri dikkate alarak 'Acaba ayrılsak mı?' diyecek noktada değiliz. Biz, Türkiye'de iç içe geçtik ve bin yıldır bir kardeşliğimiz var. Bunu suni, yapay bir takım tahriklerle ayrıştırmaya yöneltecek hiçbir olumsuz tahrikin içinde olmamalıyız'' dedi. Arınç, Hakan Çelik'in sunduğu ve Kanal 24'te canlı yayınlanan ''Hafta Sonu Moderatörü'' adlı programda, Anayasa değişikliklerine ilişkin görüşmeler sırasında çok olumsuz tartışmalar yaşandığını, engellemeler olduğunu, suçlamalar yapıldığını hatta yüz kızartıcı ölçüde bu işlerin yapıldığını söyledi. AK Partili milletvekillerinin teklife sahip çıktığını ancak muhalefet partilerinin kendilerini ''hainlikle suçladığını'', laiklik ve rejimin tehlikede olduğunu söyleyerek aleyhte kampanya yürüttüklerini ifade eden Arınç, değişiklik teklifinin Parlamento'dan geçmesinin ardından muhalefetin Anayasa Mahkemesi'ne gittiğini hatırlattı. Arınç, şöyle devam etti: ''Bu yanlıştı. Halk oylamasına gidilecek bir konuda, 'halk oylamasına gidilmesin. Anayasa Mahkemesi bunu iptal etsin. Bu Anayasa değişikliği sonuçsuz kalsın' düşüncesi oldu. O zaman yanlış yapıldığını ifade ettik. Referandum, halk oylaması demektir. Siz halk oylamasını engellemeye çalışıyorsunuz. Oysa, 'Bir siyasi partinin varlık sebebi halk oylamasıdır, seçimdir, referandumdur. Buna gidişi engellemeye çalışmak kendi kendini inkardır' dedik. O da olmadı. Antidemokratik bir tutum olarak gördük. Sonunda karar merci halktır, sandığa gidecektir, oyunu kullanacaktır.'' -BAŞIMIZIN ÜSTÜNDE YERİ VAR- ''Bu oylamada halk 'evet' de dese, 'hayır' da dese kararın başımızın üstünde yeri var. Halkın vereceği karara güveniyoruz ve saygı duyuyoruz'' diyen Arınç, Anayasa değişikliğini neden yaptıklarını, değişikliklerin neler getireceğini halka anlatacaklarını ifade etti. CHP, MHP ve BDP'nin ''referanduma gitme, gidersen de 'hayır' de dediğini'' dile getiren Arınç, ''O zaman ilginç bir beraberlik de ortaya çıkıyor. Düşünebiliyor musunuz, CHP ile MHP, MHP ile BDP referandumda hayır oyu kullanılması konusunda elbirliği ve işbirliği içerisinde. Bu siyaseten hoş bir manzara değil. Bu durum bana garip geliyor. Siyasi düşüncelerinin birbirinden farklı olduğuna inandığımız... Her birinin itiraz sebepleri de farklı'' dedi. -LİDERLERİN BİR ARAYA GELMESİ- Arınç, CHP'den liderlerin bir araya gelmesi yönünde talep geldiğini ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da bunu olumlu bulduğunu söyledi. CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun ''Terörle mücadelede ortak düşünceye, ortak akla ihtiyaç vardır. Bu konuyu görüşmeliyiz'' arzusunu ''olumlu ve sorumlu bir siyasetçiye yakışır bir davranış'' olarak nitelendiren Arınç, ''Sayın Başbakan buna bigane kalamazdı'' dedi. Başbakan Erdoğan'ın CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu parti genel başkanı sıfatı ile ziyaret edeceğini ve son olaylar konusunda karşılıklı fikir alışverişinde bulunacaklarını ifade eden Arınç, ''Sanıyorum, önümüzdeki çarşamba, perşembe günlerinden birisinde Sayın Kılıçdaroğlu'nun arzu ettiği bir yerde bu görüşme gerçekleşecektir'' dedi. MHP'nin ısrarla kapılarını kapattığına işaret eden Arınç, MHP ile böyle bir görüşme olacağını zannetmediğini, BDP'nin de tavrını belli ettiğini söyledi. -TERÖRLE MÜCADELE- Terörle mücadelenin sadece silahla, askerle yapılamayacağını, yapılırsa çok büyük eksiklik olacağını ifade eden Arınç, sadece silah, baskı ve güç kullanmakla PKK'nın çökertilebileceğini ve örgütün yok edilebileceğini düşünmediğini dile getirdi. Hükümetin, bir taraftan demokratik açılımın unsurları ile bir taraftan örgütü silahlı eylem yapmaktan vazgeçirecek bazı tedbirleri alarak yola çıktığını anlatan Arınç, demokratik açılımı istismar eden, başka anlamlar yükleyenler olduğuna dikkati çekti. Arınç, ''O bölgede yaşayan tüm insanları PKK örgütünün mensubu olarak görmek büyük bahtsızlık, çok büyük bir yanlışlık olur. Bunu düşünebilen insanlar var Türkiye'de ama biz onlardan değiliz. Örgüt ayrıdır, terörist ayrıdır ama oradaki halk kendini -nasıl hangi kimlikle ifade ederse etsin, bu ülkenin yurttaşıdır, birinci sınıf vatandaşıdır, benim de kardeşimdir. O hangi dilde konuşmak istiyorsa konuşacak, yazacak. Radyosu, televizyonu olacak. Kültürel hakları sonuna kadar tanıyacağız'' diye konuştu. -AYRILAMAYIZ- Arınç, Çelik'in ''Federasyona giden bazı tartışmalar sizi kaygılandırıyor mu?'' sorusu üzerine, ifade özgürlüğünün gereğine ve önemine işaret etti. Toplumda ayrışmanın değil, bütünlüğün savunulması gerektiğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti: ''Ağrı'nın nüfusunun 10 misli İstanbul'da, 3 misli İzmir'de, belki 1 misli Manisa'da. Manisa'daki Ağrılı kardeşlerimizle bizim hiçbir problemimiz yok, her gün beraberiz. İç içe geçtik. Siirt'in nüfusunun 10 misli İstanbul'da. İstanbul'daki Siirtlilerle İstanbullular arasında hiçbir ihtilaf yok. Sadece o bölgede belli olumsuz gelişmeleri dikkate alarak 'Acaba ayrılsak mı?' diyecek noktada değiliz. Bunu akla bile getirmemek getirir. Ama yazılırsa, çizilirse de bundan belki olumlu sonuçlar ortaya çıkaracak fikirler konuşmalıyız. Yazanı suçlamak yerine, 'Türkiye'de gidişatı böyle görüp de, böyle düşünen insanlar da çıkabilir' demek bence yuhalanacak bir davranış da değil. Biz Türkiye'de iç içe geçtik ve bin yıldır bir kardeşliğimiz var. Bunu suni, yapay bir takım tahriklerle ayrıştırmaya yöneltecek hiçbir olumsuz tahrikin içinde olmamalıyız. Ayrılamayız, istesek de ayrılamayız üstelik. Akraba olmuş, kardeş olmuş, dost olmuş, aile kurmuş, birbirinden ülke gerçekleri açısından hiç farklı düşünmeyen insanların yapay örgüt tahriklerine kanarak ayrılacaklarını düşünmüyorum.''