Politika

ARINÇ GÜL'Ü ÖVDÜ ANKARA (A.A)

19 Ekim 2010 14:54

-ARINÇ GÜL'Ü ÖVDÜ ANKARA (A.A) - 19.10.2010 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Cumhurbaşkanı'nın bir resepsiyon vermesi ve bu resepsiyonda belki de ilk defa kendi eşi ile birlikte, karşısındaki muhatabını da eşli olarak davet etmesini alkışlamak lazım'' dedi.  Arınç, TV 8'deki ''Erkan Tan ile Başkent'ten'' programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Başbakan Yardımcısı Arınç, ''29 Ekim Resepsiyonu çerçevesinde yürütülen tartışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz?'' sorusu üzerine, bu tartışmaları gereksiz bulduğunu söyledi.  Cumhuriyetin 87. yılının kutlanacağını anımsatan Arınç, şöyle devam etti: ''Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde en büyük değerimiz olan Cumhuriyetin gecesinde, 87. yılını kutlayacağız. Cumhurbaşkanı'nın bir resepsiyon vermesi ve bu resepsiyonda belki de ilk defa kendi eşi ile birlikte karşısındaki muhatabını da eşli olarak davet etmesini alkışlamak lazım. Neden? Çünkü, kendisinden önceki selefi bunu yapmazdı. Eşinin başının açık olduğunu araştırır ona davetiye gönderirdi. Eşinin başının örtülü olduğunu bilirse ona tek davetiye gönderirdi. Bir ayrımcılık yapılıyordu. Ben o zaman Meclis Başkanıydım. Bana gelen davetiye tekli olurdu. Eşimle birlikte olmazdı. Benim Genel Sekreterime eşli gelmiş olurdu. Bu, insanı aşağılayan çok zor, çok kötü bir şey. 5 sene biz bunun çilesini çektik.  Eşimin sadece benim eşim olmaktan öte, ayrıca temsil değerleri de olabilir. Şüphesiz, kendi iradesiyle başını örtüyor olmasının suç haline getirilmesinin acısını biz yaşadık.'' Cumhurbaşkanı'nın bu ayrımcılığı ortadan kaldırdığını anlatan Arınç, ''Bu bir davettir, önemli olan davetin nasıl yapıldığıdır. Bence doğrudur'' açıklamasında bulundu.  Davete gitme mecburiyetinin bulunmadığını ifade eden Arınç, şunları söyledi: ''Şimdi, bu davetin muhatabı sizsiniz diyelim. Siz gelirsiniz veya gelmezsiniz. Çünkü, davet edildikten sonra gelme mecburiyeti yok. Size kalmış bir şey. Ama siz bir partinin genel başkanıysanız ve herkes de o gece sizin orada olup olmayacağınızı merak ediyorsa, temsil göreviniz bakımından, bence sizin oraya gelmeniz lazım. Çünkü, davet eden Cumhurbaşkanı ve siz bir partiyi temsil eden kişi olarak bu davete gidiyorsunuz. Bu CHP için de MHP için de BDP için de böyle. Bunlar, parti genel başkanları. Zaten bunlarla sınırlı olduğunu da düşünmüyorum. Belki bütün partilerin genel başkanları davet edildi. Bütün milletvekilleri davet edildi. Ama siz o gün hasta olabilirsiniz, yurtdışında olabilirsiniz. O gün Türkiye içinde daha önemli bir konuyla ilgileniyor olabilirsiniz. Mazeret gönderirsiniz, 'katılacaktım ama şu sebepten gelemiyorum' diye. Bunlar, hem devletin protokol kuralları içerisinde hem de nezaketen yapılabilecek bir şeydir.''  -''CHP BU SIKINTIYI ÇÖZMELİ''- CHP Grup Başkanvekili'nin resepsiyona katılmayaçaklarını açıkladığını hatırlatan Arınç, şöyle konuştu: ''Bir grup Başkanvekili çıkıp aslanlar gibi, 'biz katılmayacağız', üstelik 'bu benim görüşüm değil, partimde konuşuldu. Ben bunları size anlatıyorum' diyor. Genel Başkanın bundan haberi yok veya yokmuş gibi davranıyor. Kendisine bu soru sorulduğu zaman 'daha o güne gelmedik. O güne gelelim ne yapacağımızı görürsünüz' diyor. Yani katılabiliriz anlamında da bir kaç cümle söylüyor. Şimdi bir partinin Genel Başkanı aynı zamanda Mecliste Grup Başkanıdır ve Grup Başkanvekilleri de onun vekilleridir. Grup Başkanı ne derse Başkanvekilleri'nin de o çizginin dışına çıkmaması gerekiyor. Bunda tam tersi bir durum olmamalı. Eğer Grup Başkanvekili çıkıp, üstelik 'bu benim şahsi görüşüm de değil, biz bunu partinin üst düzeyinde konuştuk' deyip, Genel Başkanla ters düşerse, o zaman bir sıkıntı var demektir. CHP bu sıkıntıyı çözmeli. Ama ne zaman çözer bilmiyorum.''  -ERBAKAN'IN SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞINA SEÇİLMESİ- Bülent Arınç, bir izleyicinin e-posta yoluyla gönderdiği soruda, Necmettin Erbakan'ın Saadet Partisi Genel Başkanlığına seçilmesinin ardından AK Parti'ye yönelik eleştirilerini anımsatması üzerine de şunları ifade etti: ''Hiç endişeye düşmesin. AK Parti'ye oy vermeye inşallah güvendiği müddetçe devam etsin. Biz onu mahcup etmeyeceğiz, hocamıza saygıda da kusur etmesin. Erbakan'ın eleştirilerinden ben de nasibimi alıyorum ama hiç kendimden şüpheye düşmüyorum. Hocamız beni çok sever, ben de ona saygıda kusur etmem, biz de onu çok severiz.'' -GELİN BİZE KATILIN DERSEK AYIP OLUR- Numan Kurtulmuş'un AK Parti'ye katılıp katılmayacağı yönündeki soru üzerine de Arınç, Kurtulmuş'u kişisel olarak sevdiğini, ancak Kurtulmuş'un Saadet Partisi'nden ayrıldıktan sonra arkadaşlarıyla parti kurmaya karar verdiğini söyledi. Kurtulmuş'un bu kararına saygı duyduklarını ifade eden Arınç, ''Ancak siyaset uzun soluklu bir iş. Zaman içinde gelişmelerin ne yönde cereyan edeceğini hep beraber göreceğiz. Kurtulmuş ve arkadaşları yeni bir parti kurma konusunda iddialılar. Biz AK Parti olarak 'aman kurmayın, gelin bize katılın' dersek çok ayıp olur. Biz de böyle bir yanlışa düşmeyiz'' görüşünü dile getirdi.  -''İKTİDAR OLURSAK DİYE CÜMLEYİ BAĞLADIKLARINDA ENDİŞE EDİYORUM''-  CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü'nün ''iktidar olursak akaryakıttan ve gübreden vergiyi kaldıracağız'' sözlerinin hatırlatılması üzerine Arınç, ''İktidar olursak diye cümleyi bağladıklarında ben endişe ediyorum. CHP, 1950 yılından beri 60 yıl geçti iktidara gelemedi. 60 yıl daha beklemeye niyetleri varsa... Benim yok şahsen, çünkü 60 yıl sonra ben 120 yaşında olacağım ve muhtemelen de hayatta olmayacağım. Böyle bir cümle 'biz iktidara geldiğimizde...' ne istersen söyle ama buna dair bir ümit olması, bir beklenti olması lazım, ayağınızın yere basması lazım'' diye konuştu. Mengü'nün Manisa'da CHP'nin 5 milletvekili çıkaracağı yönünde iddialarda bulunduğunu belirten Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:  ''Benim CHP Genel Merkezi'ne tavsiyem, Sayın Mengü'yü 5. sıraya koysunlar, bir lokomotif gibi önündekileri çıkarsın. Buna razıysa mesele yok.  Sayın Mengü, Genel Merkezinize, 'Ben eskiden Baykalcı idim, ancak şimdi Kılıçdaroğlu'nun tarafındayım. Kılıçdaroğlu'nun rüzgarıyla biz Manisa'da 5 milletvekili çıkaracağız. Bu iddianın boş olmadığını kanıtlamak için beni lütfen 5. sıraya yazın. Kontenjan istemiyorum, ön seçim de olsa ben 5'i istiyorum' deyin.'' -''BAŞINI AÇIK TUTANLARA TERS GÖZLE BAKMADIM''-  Arınç, ''Oğlunuz evlendi. Gelininizin başı örtülü değil. Bunu nasıl yorumladınız'' sorusu üzerine, şunları söyledi: ''Çok şeyler dedik de bu konuda baskıda bulunmadık. Çok şeyler söyledik tabii anne ve baba olarak ama bu yeni bir beraberlik değil, üniversiteye ilk başladıklarından bu yana bir arkadaşlık vardı. Biz çok mutluyuz, onlar da çok mutlu. Halk şunu bilsin, ben, eşimin, kızımın, akrabalarımın başörtülü olmasından dolayı memnuniyet içindeyim ama başını açık tutanlara karşı da ters gözle bakmadım, bundan sonra da bakmayacağım. Onların bir kararı olarak görüyorum ve saygı duyuyorum. Dolayısıyla herkes bu anlayışta olabilse. Bizi başörtüsüyle özdeş hale getiren ve bunun yanına başka şeyler katan insanlara da şunu tavsiye ediyorum, sizin kızınızın, eşinizin başı açık olabilir ama çocuğunuz günün birinde başı örtülü kendisine bir eş almak istediği zaman tavrınız ne olacak. Ben şu anda çok rahatım, mutluyum. Benim için mutluluk oğlumun eşiyle anlaşabilmesi. Çok şükür ki inançlı, ibadetini yerine getirebiliyor ama başörtüsü konusunda bugün bu iradeyi göstermemiş. Bizim ona her gün şöyle yap, böyle yap diyecek halimiz yok. Onu kırmamak için fazladan hiçbir şey konuşmuyoruz, yanlış anlaşılabilir diye. Biz onu benimsedik, gelinimiz olarak kabul ettik.''