-Arınç: ''En büyük güç milletimizin beraberlik ruhu'' TBMM (A.A) - 01.11.2011 - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hiçbir şiddet ve terör odağının nüfuz edemeyeceği en büyük gücün, milletin birlik ve beraberlik ruhu olduğunu belirterek, ''Bunu da yüce milletimiz en son Van depreminde dosta düşmana en açık şekilde göstermiştir'' dedi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Başbakanlık, MİT Müsteşarlığı, MGK Genel Sekreterliği, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı bütçelerinin görüşülmesine devam ediliyor. Başbakan Yardımcısı Arınç, terörle mücadelenin sadece güvenlik tedbirleriyle başarıya ulaşamayacağı, meselenin diğer boyutlarının da ele alınması gerektiğinin artık herkes tarafından kabul edilen bir gerçek olduğunu söyledi. Bu nedenle, sorunun bütün boyutlarını dikkate alarak, çalışmaların bu çerçevede bütüncül bir yaklaşım içerisinde yürütüldüğünü ifade eden Arınç, ''Hepimizin malumu olduğu üzere özellikle son çeyrek asırda kanlı ve tahrip edici hale gelen ciddi bir terör meselesi ile karşı karşıyayız. Bu meselenin tanımlanması ve kaynakları konusunda ne düşünürsek düşünelim üzerinde herkesin birleştiği hepimizi yaralayan bir gerçek vardır. O da bu meselenin ülkemize ve insanımıza her bakımdan kaybettiren, on binlerce insanımızın canına mal olan kaynaklarımızı ve enerjimizi tüketen yakıcı bir mesele olduğudur'' diye konuştu. Terör meselesinin de cesaret, samimiyet ve kararlılıkla çözülebileceğine inandıklarını dile getiren Arınç, ''Bu gerçekle yüzleşilmesi ve milletimize yıllardır acı çektiren bu sorunun palyatif tedbirlerle değil, gerçek ve kalıcı müdahalelerle çözüme kavuşturulması gerekmektedir'' dedi. Arınç, şunları söyledi: ''Bu anlayışla, yıllardır insanımıza acı veren terörün sonlandırılması, temel hak ve özgürlükler alanının genişletilmesi ve milli birlik ve beraberliğimizin güçlendirilmesi amacıyla Milli Birlik ve Kardeşlik Sürecini başlattık. Başlattığımız bu çalışmanın iki önemli ayağı bulunmaktadır. Bir taraftan temel hak ve özgürlükler alanının genişletilerek demokratik standardımızı yükseltmek, diğer taraftan da terörü sonlandırarak huzur, güven ve refah içerisinde varlığını sürdüren bir Türkiye'ye kavuşmaktır. Yürüttüğümüz bu süreç ile devlet ve millet olarak bütünlüğümüzü pekiştirecek; demokratik standartlar yükseltilecektir. Herkese ve ülkemizin her köşesine bu çalışmalarımızın ulaşması gerekmektedir. Milletimizin de desteği ile terör sona erecek, Türkiye huzura kavuşacak, yüreği dağlanan analara yenileri eklenmeyecek, kardeşlik duygusu pekişecek, herkes daha güçlü bir Türkiye'de yaşayacak, demokrasimizin standardı yükselecek, demokratikleşerek terör sorununu çözen Türkiye dünyaya örnek olacak, bölgemizde ve dünyada daha etkili bir aktör olacaktır.'' Terörle mücadelede vizyonunu ''insan-odaklı güvenliğin özgürlükler, haklar ve demokrasi ekseninde sağlanması'' olduğunu dile getiren Arınç, ''Biz, hiçbir şiddet ve terör odağının nüfuz edemeyeceği en büyük gücün, milletimizin birlik ve beraberlik ruhu olduğunu iyi biliyoruz. Bunu da yüce milletimiz en son Van depreminde dosta düşmana en açık şekilde göstermiştir'' dedi. Güvenlik alanında temel yaklaşım öldürmek değil, yaşatmak olduğunu dile getiren Başbakan Yardımcısı Arınç, ''Ama terör olduğu sürece mücadele kararlılıkla sürdürülecektir. İnsan hakları ve özgürlüklerine verdiğimiz önem terörle mücadelede alacağımız etkin önlemler ve mücadeleye kesinlikle engel olmayacaktır'' diye konuştu. -Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı- Terörle mücadelede konunun tüm sosyal boyutlarıyla derinlemesine inceleme ve araştırmasını yapmak, bu paralelde çözüm odaklı stratejiler üretmek bu alanda faaliyet gösteren kurumların koordinasyonunu sağlamak üzere Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının kurulduğunu anımsatan Arınç, Müsteşarlık bünyesinde; terörle mücadelenin bilimsel ölçütlerde sürdürülebilmesi için araştırma geliştirme çalışmaları dahil, her türlü ulusal ve uluslararası bilimsel faaliyetler yürütüleceğini söyledi. Terörle çok boyutlu mücadelenin sürdürülmesinin, Müsteşarlık tarafından üretilecek olan, işsizliği azaltmaya ve istihdamı artırmaya yönelik projelerin, çocuklara, gençlere, kadınlara yönelik sosyal projelerin, terör örgütlerine katılımları engellemeye yönelik projelerin aracılığıyla sağlanacağını dile getiren Arınç, şöyle konuştu: ''Bu ve benzeri projeler yanında, Doğu ve Güneydoğu Bölgesi İlleri Sosyo-Ekonomik ve Sosyo-Politik Yapı araştırması, Terör Örgütüne Katılımın Faktörel Analizi ve Karşıt Politikalar araştırması, Doğu ve Güneydoğu Bölgesinden Göç Almış İller Sosyo-Ekonomik ve Sosyo-Politik Yapı araştırması, Terörle Mücadele Politikaları Toplumsal Algılama araştırması, terörün beşeri maliyeti ve benzeri araştırmalar bu Müsteşarlığımız tarafından gerçekleştirilmektedir. Ayrıca her yıl hazırlanması zorunlu olan terörle mücadele raporu kapsamında '2011 yılı Terörle Mücadele Raporu' hazırlanmakta olup, çalışma bittiğinde yayınlanacaktır. Terörle mücadelede çok önemli yer tutan kurumsal hafızanın oluşturulması için gereken çalışmalar Müsteşarlığımız tarafından yürütülmeye başlanmıştır. Başka ülkelerin terörle mücadele deneyimlerinden istifade edilecek şekilde bilgi paylaşımı sağlayacak faaliyetler de yine bu birim tarafından yerine getirilmektedir. Kadrolu, sözleşmeli ve geçici olarak istihdam edilen toplam 71 personeli bulunan Müsteşarlığın, 2011 yılı Bütçesi 14 milyon 666 bin TL olup, 2012 yılı için 19 milyon 123 bin TL ödenek teklif edilmiştir. Ayrıca; Müsteşarlık teşkilat kanununda öngörülen İstihbarat Değerlendirme Merkezi kuruluş çalışmaları son aşamaya gelmiştir. Merkezin çalışmasına ilişkin Yönerge hazırlanmış olup, ilgili kurumların temsilcilerinden oluşacak merkez bu yönerge dahilinde hizmet vermeye başlayacaktır. Böylelikle her zaman dile getirilen terörle mücadelede stratejik istihbaratın koordinasyonu konusunda bir boşluk doldurulacaktır.'' -Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı- Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile İl Afet ve Acil Durum Müdürlüklerinin çalışmaları hakkında da bilgi veren Arınç, ''Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı''nın hazırlandığını, 2012-2023 yılları arasını kapsayan bu planın ana amacının ''depremlerin neden olabilecekleri fiziksel, ekonomik, sosyal, çevresel ve politik zarar ve kayıpları önlemek'' olduğunu kaydetti.