-Arınç : ''Bu milletin evlatları, birbirine düşman olamaz'' TBMM (A.A) - 21.12.2011 - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Çanakkale'de birbirinin kucağında şehit olmuş bir milletin evlatları, birbirlerine düşman olabilir mi?'' diye sorarak, kumaşlarının, mayalarının, özlerinin bir olduğunu söyledi. Arınç, TBMM Genel Kurulunda 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın son gününde Hükümet adına eleştirileri yanıtladı. Bülent Arınç, Diyarbakır'da 25 kişinin yaşamını yitirdiği trafik kazasından duyduğu üzüntüyü dile getirerek, ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa, yakınlarına da sabır diledi. Bugünkü bütçe görüşmelerinin, üslup ve içerik açısından son derece güzel olduğunu belirten Arınç, AK Parti, CHP, MHP ve BDP gruplarından söz alan milletvekilleri ile kişisel görüşlerini dile getiren milletvekillerine teşekkür etti. Arınç, gençliğinden beri bütçe görüşmelerini takip ettiğini anlatarak, bütçe görüşmelerinin iktidar, muhalefet ve Meclis için önemine işaret etti. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Gençliğimden bu yana rahmetli Erbakan, Ecevit ve Özal'ı, Sayın Demirel'i, bütçe görüşmelerindeki kendi üslup ve farklı özelliklerinden hep takip ettik. Sayın Demirel'in kendine has üslubu, hazır cevaplığıyla, polemik üstatlığıyla, Sayın Erbakan'ın elindeki grafiklerle, ikna edici konuşmalarıyla ve diğer bütün siyasi parti genel başkanlarının, çok iyi hazırlanarak, gerçeklere temas ederek, partisini, Türkiye'yi bütçe görüşmelerinde layıkıyla temsil ettiklerini biliyorum. Ölenlere rahmet, kalanlara afiyetler diliyorum. O zaman da çok keskin geçerdi ama kırıcı olmazdı, hakaretler, küçültücü ifadeler hiç olmazdı. Bütçenin esasına yönelik her alanda hükümetler eleştirilirdi. Bugün de her biri alanında çok değerli arkadaşlarımız Sayın Hamzaçebi, Sayın Öztrak, Sayın Kutluata, Sayın Şandır, BDP adına konuşan iki kadın milletvekilimiz, onlara da teşekkür ediyorum. İçeriklerine katılmadığım hususlar var. Ama beni mutlu eden içerik ne kadar sert, eleştiriler ne kadar acımasız olsa, üslubun güzelliğidir, parlamentoya, partilere saygıdır. Bugün ben onu görüyorum. Allah nazardan saklasın. Bütün arkadaşlara çok teşekkür ediyorum.'' -''Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir''- Arınç, AK Parti hükümetlerinin 10. bütçesi olduğunu anımsatarak, her konuda yapacakları işleri ortaya koyduklarını, eleştirildiklerini ancak yıl sonunda hedeflerine az veya çok vardıklarını belirtti. 61. Hükümet'in ilk bütçesinin de başarılı olacağını ümit ettiğini dile getiren Arınç, ''Çünkü, perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. 2003'ten bu yana hükümetimizin icraatları, bütçe uygulamaları, öngörülerimiz başarılıdır. Bugüne kadar hedefimize vardığımızı düşünüyorum. Karnemizde bütün derslerin karşısında 'pekiyi' yazıyor. Bundan dolayı Allah'a hamd ederiz. Ama biz siyasi kuruluşuz, elbette, yanlışlarımız, hatalarımız olacaktır. Siyasetçilerin hatasını da millet sandıkta karşılayacaktır'' diye konuştu. Arınç, eğer sandıktan da üç dönemdir tek başına iktidar imkanı buluyorlarsa, bunun milletin, kendilerine duyduğu güvenin, desteğin bir ifadesi olduğunu belirtti. Arınç, ''Elbette ilanihaye böyle gitmeyecektir. Elbette sandıklardan milletimiz farklı tercihlerde de bulunacaktır, demokrasinin gereği budur. Yüzde 47'yi veren millet, yüzde 7'yi de verir. Yüzde 22'den yüzde 1,5'a düşen partiler olduğu gibi, siyasetin doğası budur. Milletimizin desteği, güveni devam ettikçe, biz de, her parti de mutlaka başarılı olacaktır'' dedi. Bugünkü öngörülerinin, ekonomik, toplumsal hayatta başarılı sonuçlar vereceğine olan inancını ifade eden Arınç, ekonomik istikrarın, siyasi istikrara bağlı, adeta birbirinden ayrılmaz siyam ikizleri gibi olduğunu söyledi. Arınç, Türkiye'nin yıllardır aradığı siyasi istikrara, belli sürede kavuştuğunu, bunun arkasından ekonomik gelişmeyi getirdiğini dile getirerek, ''Adeta birbirini destekleyen, tetikleyen, birbirinin olmazsa olmazı kabul edeceğimiz döngü içindeyiz. Türkiye siyasi istikrarın kazanılmış olması, milletimizin tercihlerine elbette bağlıdır'' diye konuştu. Konuşması sırasında CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in laf atması üzerine Arınç, milletvekillerine, ''Siz de bakmayın, ben de sabrederek arkadaşımıza cevap vermemeye çalışacağım'' diye seslendi. Arınç, CHP'li Akif Hamzaçebi, Faik Öztrak ve MHP'li Münir Kutluata'nın eleştirilerinden yararlanacaklarını umduğunu, bunun da ayıp olmadığını belirterek, kırılgan bir ekonominin hem Avrupa hem de dünya ekonomileri içinde bütün ülkeleri tehdit ettiğini vurguladı. Arınç, ayaklarını sağlam basmaları, 24 saatlerini yanlış yapmamak üzere gözlerini açık tutmaları gerektiğini söyledi. -''Birbirimizin hukukunu koruyacağız''- Başbakan Yardımcısı Arınç, bütçe görüşmelerinin, Türkiye'de demokrasinin seviyesini, siyasetin nabzını, siyasetin üslubunu ve siyaset kurumunun toplam kalitesini göstermesi açısından önemine işaret etti. Milletin kürsüsünde söyledikleri her söz ve eylemin, millet tarafından kaydedildiğini ifade eden Arınç, demokrasinin denetim mekanizmasını milletin işlettiğini, kesintisiz olarak siyaset kurumunu incelemeye, takibe devam ettiğini söyledi. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Öyleyse bizler de milletimizin üslubuna ve rızasına uygun olarak siyaset yapmaya mecburuz. Görevimizi hakkıyla yapabilmemiz için öncelikle siyasetteki hareket noktamızı hatırlatmak istiyorum. Hiçbirimiz doğuştan masum, doğuştan imtiyazlı ve ayrıcalıklı değiliz. Hiçbirimiz, hatadan, yanlıştan münezzeh değiliz. Hepimiz her işimizden, her fiilimizden, her sözümüzden dolayı sorumluyuz. Bu sorumluluğumuzu bilerek, siyaseti yapmak ve ona göre değerlendirmek durumundayız. Bu sorumluluk duygusuyla diyoruz ki milletimizin vekaletini taşıdığımıza göre, siyaset şeklimiz ve üslubumuz da milletimizin hayat üslubundan bağımsız olamaz. Bizler, hepimiz bu ülkenin, bu milletin evlatlarıyız. Bu ülkenin çocuklarının, gençlerinin gözü üzerimizdedir. 74 milyon insanımızın, vatandaşımızın, kardeşimizin emanetini taşıyoruz. Bizim, kumaşımız bir, mayamız bir, özümüz birdir. Farklılıklarımızı birlik içinde eriterek millet olduk. Biz, tarih sahnesine yeni çıkmadık, bir arada yaşama tecrübesi olmayan bir millet değiliz. Bu ülkede yüzyıllarca birbirimizin hukukunu koruduk. Allah'ın izniyle sonsuza kadar birbirimizin hukukunu koruyacağız.'' -Başbakan Erdoğan'ın Genel Kurula gelişi- Arınç'ın bu sözleri sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genel Kurul Salonuna girdi. Erdoğan, kendisini ayakta, alkışlarla karşılayan AK Parti'li milletvekillerine, elini göğsünün üzerinde koyarak selamladı. Bülent Arınç, alkışların ardından sözlerini, ''Demokrasiden, adaletten, hukuktan muradımız şudur: Birimiz vatanın sahibi, diğeri vatandaş; birimiz hükümdar, diğeri teba olmayacak; birimiz ev sahibi, diğeri misafir olmayacak'' diye sürdürdü. Bütün vatandaşların, bütün gayretleriyle imar ve inşa ettikleri bu ülkede, bu vatanda, bu memlekette dostça, kardeşçe yaşayacaklarını dile getiren Arınç, siyasetten muratlarının bu olduğunu anlattı. Arınç, en büyük arzularının, milletin rızasını kazanmak, gönlünü almak olduğunu ifade ederek, bunun için birbirlerine karşı alçak gönüllü, incelikli olmaya mecbur olduklarını söyledi. Arınç, toplumsal huzurun en önemli güvencelerinden birinin bu olduğunu belirterek, şöyle devam etti: ''Sizi temin ederim, bütün politik mülahazalardan bağımsız olarak itiraf ederim ki bu konuda hepimizin esaslı bir özeleştiriye ihtiyacı var. Demokratikleşme uzun bir süreç. Büyük dönüşümler zaman alıyor ama aynı zamanda bizim büyük bir tecrübemiz, büyük bir kültürümüz, bilgimiz ve irfanımız var. Bakınız; günlerdir Paris'te Türkiye'nin tezlerini AK Parti'li, CHP'li, MHP'li arkadaşlarımız, iş adamlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız birlikte savunuyor. Türkiye budur işte. Öyleyse bu tabloyu sürekli hale getirelim. Öyleyse bu üslubu siyasette de kalıcı kılalım. Dün Meclisimizde üç partinin işbirliğiyle hazırlanan bildiriyi, hepimiz ayakta, alkışlarla karşıladık. Elbette gönlümüz isterdi ki dördüncü siyasi partimiz de buna katkıda bulunsun, Meclisimizin ortak, gür sesini, heyecanını bütün dünyaya birlikte ilan etmiş olalım. Ama eminim ki o siyasi partimizin de burada ifade edilen gerçeklerden, belki farklı sebeplere ayrı düşmüşlerdir ama gönlümüzün birlikte attığına da inanıyorum. Bu ruh halini, erdemli duruşu özenle korumak durumundayız. Büyüklerimiz 'üslub-u beyan ayniyle insan' demişler. Hepimizin belleğinde Yunus'tan, Mevlana'dan, Hacıbektaş Veli'den, Eşrefoğlu Rumi'den bize hayat düsturu olacak bir cümle, bir öğüt, bir nasihat, bir ilke varken neden bunlara riayet etmiyoruz? Bir kaç gün önce Şeb-i Aruz törenleri dolayısıyla Konya'daydık. Ben, Dışişleri Bakanımız konuşma yaptı. CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu da fevkalade güzel konuşma yaptı. Çok güzel hazırlanmış ve ortak duygularımızı ifade eden konuşmaydı. Geçmiş yıllarda Sayın Başkanımız'ın da konuşmaları böyleydi. CHP eski Genel Başkanı Sayın Baykal'ı da bir kaç kez dinlemiştim. Hepimizin amenna, evet biz de böyle düşünüyoruz diyebileceği mükemmel konuşmalar yapıldı, Mevlana'nın öğütleri anlatıldı. Mevlana'nın dizelerinden hepimizin gönlüne nakşolması gereken güzel şeyler söylendi. Bence bunları hayatımızda yaşatmamız gerekiyor. Sadece mahsus gecelerde bir konuşmanın içinde sığdırılmış bir kaç cümle gibi değil, niçin onları hayatımızda, hele hele siyasette üslubumuzda kullanmıyoruz diye, başta kendimi kusurlu görerek, hepimizin düşünmesi lazım. Mevla'nın 7 öğüdünde söylenenler, Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye vasiyetinde söylediklerinden hiç farklı değildir.'' -''alkışları hak ediyorlar''- Arınç, bugün mutlu olduğunu ancak düne kadar bütçe görüşmelerinde duydukları, şahit olduklarının herkesi üzdüğünü belirtti. İnsani ilişkilerinde birbirlerini çok sevdiklerini, biri hastalandığında koştuklarını, birinin yakını vefat ettiğinde aynı acıyı yüreklerinde hissettiklerini belirten Arınç, MHP'li bir milletvekilinin rahatsızlığı nedeniyle ilk müdahaleyi BDP'li bir milletvekilinin yaptığına yönelik haberlere işaret etti. Arınç, şöyle konuştu: ''Yani aksini mi düşünüyordunuz, olabilir miydi? Çanakkale'de birbirinin kucağında şehit olmuş bir milletin evlatları, birbirlerine düşman olabilir mi? Biz birbirimizi çok seviyoruz, aynı tarihin çocuklarıyız, aynı kaderin insanlarıyız, aynı milletin tertemiz evlatlarıyız. Özel hayatımızda herkes birbirinin düğüne gidiyor, hayır duaları ediyor, hatta burada kavga edenler dışarda kuliste birlikte çay içiyorlar. Ama burada kürsüdeki üslup korkutucu bir üsluptu, damarlarımız şişiyor, yüzümüz kıpkırmızı oluyor, tekrarlamaktan hicap duyduğum kelimeler, bizleri perişan ediyor. Özellikle yeni parlamentoya gelmiş 300'ye yakın arkadaşımın bütün umutlarını heba edercesine, böyle bir düşmanlık, kötü üslup, yaralayıcı sözlerle parlamentoda konuşmalar yapılmasından ne kadar şikayetçi olduğunu tahmin edebiliyorum. Bunları yapmamalıyız, önce kendimiz yapmamalıyız, sebep olmamalıyız. Bir milletvekili kürsüde iteklenirken, hepimiz üzüntü duydu. Ama buna da sebebiyet vermemeliyiz. Başkanlık kürsüsünde oturan bir kişi, yanlış karar verse bile başkanın kararına saygı duymalıyız. Konuşma dediğinde konuşmamak, söz alma dediğinde söz almamak... Başka türlü Meclis yürütülmez.'' Bu sırada Genel Kurula CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geldi. CHP milletvekillerinin de Kılıçdaroğlu'nu alkışlaması üzerine Arınç, ''İki kez alkışlama oldu. Ben önce kendi üstüme aldım'' diye espri yaptı. Arınç, Kılıçdaroğlu ve Başbakan Erdoğan'a teşekkür ederek, ''Bu alkışları hak ediyorlar'' dedi. -''Çok seslilikle gürültü aynı değil''- Arınç, muhalefetin söz hakkının, iktidarın söz hakkından daha az değerli olmadığını belirterek, çok seslilik ile gürültünün aynı şey olmadığını söyledi. Arınç, çok sesliliğin, bir ahenk, ritm olduğunu dile getirerek, demokratik düzende hiç birinin bir diğerine tahakküm etme, kendi bildiğini okuma hakkına sahip olmadığını vurguladı. ''Hepimiz, birbirimizi dinlemeye, anlamaya mecburuz'' diyen Arınç, Türkiye'nin, her alanda enerjisini ve gücünü topladığını dile getirdi. Artık eski demode sloganlardan ve davranışlardan kaçınmaları gerektiğini vurgulayan Arınç, bugün farklı bir dünyada olduklarını belirtti. Arınç, ''Bugün herkes sizin işinize, kapasitenize, üretiminize, ürettiklerinizin kalitesine bakıyor. Türkiye, güçlü bir demokrasiyle, güçlü bir siyasi iradeyle, güçlü bir ekonomiyle özgüvenine kavuştu. Eskiden senede bir ya da iki kez yapılan uluslararası toplantılar şimdi her hafta bir kaç kez yapılıyor. Türkiye mucizesi, Türkiye'nin başarısı herkesin gözünü kamaştırıyor'' diye konuştu. Arınç, aşmaları gereken sorunların çok, yollarının çok uzun olduğunu dile getirerek, ''Ama biz bugün daha çok başarılarımızla dünyanın gündemindeyiz. İç meselelerimiz, dış meselelerimiz var, ayağımıza basmak isteyenler var, yolumuza taş koymak isteyenler. Ama bir de dünyadaki Türkiye algısına bir bakın'' dedi. Neredeyse her gün dünya medyasında Türkiye'nin bulunduğunu, dünyanın her ülkesinin en önemli gazeteleri, televizyonları, yorumcularının Türkiye'nin başarılarını tartıştığını, sayfalarına taşıdığını anlatan Arınç, çeşitli tarihlerde yabancı gazetelerde çıkan haberlerden örnek verdi. Arınç, birbirlerinin düşmanı değil, rakipleri olduklarını hatırlattı.