Politika

Arınç: AB'ye sonunda tam üye olacağız ANKARA (A.A)

14 Ekim 2011 08:44

-Arınç: AB'ye sonunda tam üye olacağız ANKARA (A.A) - 14.10.2011 - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AB'ye sonunda tam üye olunacağını vurgulayarak, ''Buna inanıyorum. Ama ne gün diye uykusuz kalmaya gerek yok. Şu anda daha rahatız. Onlar ne istiyorlarsa yapsınlar, biz yolumuzdan ısrarla ve kararla gideceğiz'' dedi. Arınç, Kanal D'de yayımlanan ''32. Gün'' programında Mehmet Ali Birand'ın konuğu oldu. AB İlerleme Raporu'nu nasıl bulduklarının sorulması üzerine Arınç, raporda her zamanki gibi eleştiriler ve tebrikler bulunduğunu söyledi. Arınç, ''AB'ye gerek yok'' düşüncesinin hiçbir zaman içinde olmadığını vurgulayarak, AB hedefine doğru emin, kararlı adımlarla gidildiğini kaydetti. AB'nin hataları sebebiyle Türkiye'deki desteğin yüzde 70'lerden 40'lara kadar düştüğünü belirten Arınç, o zamanlar da destek düştükçe endişe ettiklerini, yükseldikçe sevindiklerini anlattı. Birand'ın, ''Zamanında siz AB'ye çok karşı olan bir insandınız'' açıklaması üzerine Arınç, ''Vatana ihanet diyordum. O gözle baktım. Anayasal suç dedik. Benim 70'li, 80'li yıllarda, belki 90'lı yılların başında kanaatim buydu'' diye konuştu. ''Hala ihtiyacı var mı, Türkiye'nin AB'ye?'' sorusuna da Arınç, ''Yani yüzde yüz ihtiyacı olduğunu söyleyemem. Çünkü önemli olan onların standartlarına ulaşmak. İfade özgürlüğü bakımından, kişi hak ve özgürlükleri bakımından, hukukun üstünlüğü bakımından, seçilenlerin, seçilmeyenlerin, sivil asker ilişkilerinin geldiği nokta bakımından... Biz bunların yüzde 90'ına ulaştık bugün. Bunun sıkıntısını çekmiyoruz. Evet, zahmetli oldu, zor oldu, ızdıraplı oldu, darbeli oldu, postmodernli oldu. Ama bugün geldiğimiz nokta AB'yi hedeflerken ortaya koyduğumuz standartların pek çoğuna ulaştık. Şimdi daha rahatız'' yanıtını verdi. -Mecliste pantolon giyilmesi konusu- ''Pantolon giyen kadını tahrik edici bulur musunuz siz?'' şeklindeki soru üzerine Arınç, ''Hayır bulmam'' dedi. Pantolon giyilmesi konusunda teklifi AK Partili milletvekillerinin verdiğini dile getiren Arınç, diğer partilerin de güzel olacağı düşüncesiyle komisyondan bir günde çıkarıldığını anlattı. Arınç, kendi zamanında bu değişikliği yapmak istediğini vurgulayarak, ama CHP'lilerin başörtüsünü getirmek istediği düşüncesiyle kendine çıkıştığını aktardı. -''Kalplerini yarıp bakamam''- Bülent Arınç, sözlerini şöyle tamamladı: ''Şimdi CHP'lilerin de başörtüsü ısrarından vazgeçmesi çok olumlu bir gelişme. Ama bu pantolon meselesini bir arkadaşımızın protez bacağına indirgemek çok çirkin, kendisi de bunu kabul etmez.  Ona bakarak bunu merhamet açısından getiriyoruz şeklinde bir algılama önce o arkadaşımıza hakaret olur. Bu bayanların bireysel tercihleri olan bir kıyafet, onu bu amaçla getiriyoruz demeleri lazım. Bunu anlaşarak getirmişler, ancak BDP'liler önerge veriyorlarmış. O önergede, erkekler için kravat takma mecburiyetini kaldıran hem milletvekilleri hem de Mecliste çalışan bayan memurelere başörtüsü serbestisi getiren bir teklifle bunu karşılayacaklarmış. Komisyonda yapmamışlar, Genel Kurul'a getirecekler. Kalplerini yarıp bakamam, ne amaçla getirdiklerini az çok tahmin ediyorum ama kesin bir şey söylemem de doğru değil. Bu arkadaşlarımızın böyle bir meselesi yoktu. Şimdi söylenen şudur. Anayasa'da alt yapısı olmadıkça, Anayasa mahkemesinin eski kararları ortada durdukça yeni anayasada özgürlük alanlarını genişleten bir uygulamayı bizzat anayasanın içine koymadıkça böyle bir hüküm yanlış anlaşılır. Anayasa Mahkemesine giderse iptal edilebilir, tartışma konusu olur. 485 milletvekilinin katıldığı 411'inin evet oyu verdiği bu uygulamayı Anayasa Mahkemesi 4 sene evvel iptal etti. Bu ona benzer bir düzenleme halini alırsa Türkiye'de yeni bir tartışmaya yol açar. Önce anayasada özgürlük alanını genişletelim. Olduğu kadar genişletebilelim ki Anayasa Mahkemesine de yorum yapma imkanı verelim. İkincisi aynen başörtüsünde olduğu gibi pantolon giymede de bir yasak yok. Şu anda Meclis Başkanı Sayın Çiçek bir yayın yapsa, 'isteyen bayan milletvekillerimiz pantolan giyebilirler'. Bu iç tüzüğe aykırı olmaz. Ben olsam yapardım.'' -''Tartışma alanlarını yok edelim''- ''Artık türban tartışması yok olacak mı?'' şeklindeki soruya Arınç, ''Umarım, umarım. Öyle olmalı'' yanıtını verdi. Birand'ın ''Eğitimde de olsun, kamusal alanda da olsun yani o kargaşa bitecek'' demesi üzerine Arınç, ''Bitsin, bitsin. O kargaşa bitsin. Tartışma alanlarını yok edelim. Türkiye'nin önünü tıkayan ne kadar boş iş varsa hepsini bir kenara atalım'' değerlendirmesinde bulundu. Arınç, ''Kürtçe eğitim, böyle bir değişiklik sizi rahatsız eder mi?'' sorusunu şöyle yanıtladı: ''Şimdi yeni anayasa bağlamında soruya cevap verecek olursam, şöyle konuşayım. Diğer partilerin, 'AK Parti kendi düşüncelerini bize empoze etmesin, bize bir metinle gelmesin' endişeleri var. Niye bundan endişe duyarlar onu da anlamış değilim. Ama onlar kesinlikle her şeyi burada görüşelim, bir ön yargı olmadan meseleye bakalım diyorlarsa bunu kabul ediyoruz. Ben şuna inanıyorum, Türkiye'nin önündeki en büyük tehlikelerden biri etnik milliyetçiliktir. Etnik milliyetçiliği Türkçü ve Kürtçü olarak anlamak mümkün. Bugün örgüt, örgütün bağlantıları, onlara destek sağlayan kitle etnik milliyetçilikten besleniyor. Bu bir ülke için bence tehlike. Dolayısıyla etnik milliyetçiliği çağrıştıran hiçbir şeyin anayasada yer almasını istemiyorum. Bu bizi birbirimize daha çok bağlayacaktır.'' Anayasa'da herkesin kendini içinde bulabileceği ''bir cümleye'' ihtiyaç olduğunu dile getiren Arınç, şöyle devam etti: ''Cumhuriyetçi Türk yaratma, 1920'den sonraki anlayış, artık o paradigmanın bir kenarda kalması gerektiğini gösteriyor. Yeni bir paradigmaya ihtiyaç var. Paradigmanın iflası, yeni bir paradigma Türkiye'nin şu an için en önemli meselesi.  Her tartıştığımız konu ön kabullerimizi yıkıyor. Geçmişten bu yana şartlandığımız konular var. İlk duyduğumuzda tepki veriyoruz ama daha sonra bunlar karşımıza geldikçe, 'ne kadar da yanlış düşünmüşüz, aslında şöyle de olabilirmiş' veya 'böyle olsaydı keşke', şunlar karşımıza bu şekilde çıkmazdı.'' -Komutanların istifası- Başbakan Yardımcısı Arınç, ''Komutanların istifasını duyduğunuz zaman endişe ettiniz mi?'' sorusunu, ''Hiçbir endişe olmadı, hiç şaşırmadım. İstifa değil emekliliklerini istediler. O bile çok nezaketli bir iş'' şeklinde yanıtladı. Birand'ın ''Daha önce olsaydı ederdiniz herhalde'' demesi üzerine Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Şüphesiz, çok şükür Türkiye'de yaşayan, Türkiye'ye dışarıdan bakan, Türkiye ile ilgili her konuyu takip eden insanlar iyi bilir ki şu geldiğimiz nokta demokraside ulaştığımız çok iyi bir noktadır ve çok iyi bir şekilde akıp gitmiştir mesele. Komutanlar da bu konuda hassasiyetlerini korumuşlardır, onlara da teşekkür etmek lazım. Türkiye'nin karışmasını veya bir şeylerin ters gitmesini isteselerdi, farklı bir şey söyler veya yaparlardı. Ama onlar da yaptıkları işin demokratik bir hareket olduğunun bilincindeler. Dolayısıyla Hükümeti zor durumda bırakmak gördüğüm kadarıyla hiç akıllarından geçmedi. Kaldı ki Sayın Koşaner'in dinlemeye takılan konuşmaları ortalığa saçıldığında da doğrusu hiç şaşırmadım. Hayatının büyük bir kısmı hadiselerin tam ortasında geçmiş bir insan bunlara hayret etmez. Bu konuşmayı kendisi de kabullendi. O bile bir büyüklüktür. Şimdi biz onun konuştuklarını, söylediklerini iyice düşünmemiz, hem Türk Silahlı Kuvvetleri, hem ülkemizin güvenliği hem de bugüne kadar soruşturması veya davası takip eden pek çok olay konusunda bir de o konuşmaları önümüze getiren iyi bir sonuç çıkarmaya mecburuz. Krizleri bitirmesi lazım yeni bir anayasanın. Alevi-Sünni, Türk-Kürt, gerici-ilerici, yobaz-laik çatışması artık bundan sonra olmasın. Geldiğimiz nokta bu ve bunlar hala devam edecekse, etnik milliyetçiliğe ağırlık verecek, vurgu yapacaksak, bir takım dogmatik şeyleri her gün okuyacak veya söyleyeceksek bu yeni anayasa yapmış olmak değil. Bizim artık 2011'den sonrası için örnek, güzel, özgürlükçü bir anayasa yapmamız lazım.'' -''Büyük bir devlete ne kadar yakışır'' Arınç, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın ev hapsine alınması konusundaki açıklamasına ilişkin ''Ev hapsi, denetimli serbestlik, bunlar terör örgütünün siyasal talepleridir. Bu örgütün dediklerini dikkate almak büyük bir devlete ne kadar yakışır'' dedi. ''Kürtçenin seçmeli ders olmasında ne sakınca var?'' sorusu üzerine Bülent Arınç, ''Seçmeli ders olabilir, onu tartışmıyorum. Ama eğitim dilinin, resmi dilin Türkçe'nin dışında bir dil olarak paylaşılması bence doğru değil'' dedi. -''Teklif getiremediler''- ''Avrupa Birliği raporunda, özgürlükler, basın özgürlüğü, tutukluluk süreleri ve yargıyla ilgili sizin de dile getirdiğiniz eleştiriler var. Bu konuda adım atılıyor mu?'' sorusu üzerine Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle dedi: ''Bunu Sayın Kılıçdaroğlu'na bir sorun. Yemin etmediler, 'biz onlar olmadıkça ant içmeyiz' dediler. Peki çare... 'Biz size teklif getireceğiz' dediler. Hala bekliyoruz o teklifi. Teklifi getiremediler ama kendileri Meclise geldi ve yemin ettiler. Neden teklifi getiremediler? Çünkü o iki kişiye yönelik bir kanun çıkarmak mümkün değil. Bunlar milletvekili oldu çıksınlar veya bunlar milletvekili oldu artık saygın insanlardır, kaçma endişesi yok bunları çıkarsınlar. Yapamadılar çünkü, kanunlar herkes için genel hükümler içermesi gereken belgelerdir. Aynı durumdaki kişilerin hepsini içine alması gerekir. Şahsa özel kanun çıkarılmaz. Şimdi bütün bu yakınmaları dikkate alan herkesi memnun etmese bile en azından biraz daha hukukun yanına vicdanı ekleyecek bu düzenlemeyi Adalet Bakanlığımızın hazırladığını biliyorum. Bunu kamuoyuyla da paylaşacaktır. Ben milletvekillerinin tahliye edilmeleri gerektiğini söyledim, eleştirildim. Sabahat Tuncel'in tahliye olduğu bir Türkiye'de hayli hayli Haberal'ın, Engin Alan'ın bir başkasının mutlaka tahliye edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Ama milletvekili seçilen tahliye edilir diye çok gülünç bir madde yazamayız, bu çok gülünç olur. Genel bir hüküm koymak zorundayız.'' Birand'ın ''Gül siyasete dönmez mi?'' sorusu üzerine de Arınç, ''Bilmem kendisine sormak lazım. Erbakan Hoca'nın güzel bir sözü var, 'olmamış meseleler hakkında ulema fetva vermez' der'' ifadesini kullandı Arınç, ''Cumhurbaşkanı'nın görev süresine'' ilişkin soruyu da ''Giderek 7 yıl olduğu ortaya çıkıyor'' şeklinde yanıtladı.