Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç , 28 Şubat döneminde ‘İrticai’ gibi gerekçelerle el yordamıyla hazırlanmış raporlarla kapatılan vakıfların açılması için yasal düzenleme yapacaklarını açıkladı.
20 civarında vakıf arasında Milli Gençlik Vakfı ve Zehra Vakfı’nın yanı sıra, Ankara’da bulunan ve Aleviler için önemli olan ‘Zöhre Ana Vakfı’ da var.
Deniz Zeyrek'in Radikal gazetesindeki haberine göre; Arınç, gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelerek, PKK ile mücadele, Şemdinli, Suriye, AKP’nin geleceği gibi konularda soruları yanıtladı.
Arınç, Ruhban Okulu ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, okul ve cemaat vakıfları meselesine hak noktasından baktıklarını vurgulayarak, “Müslüman vakıfları ile cemaat vakıfları arasında mevzuat açısından fark yoktur” dedi.
28 Şubat sürecinde bazı vakıfların haksız yere kapatıldığını belirten Arınç, ekimde Meclis açıldığında kanun tasarısı getireceklerini ve 1990-2010 arasında belli nedenlerle kapatılmış vakıfların hepsini açacaklarını, mallarını iade edeceklerini söyledi.
Söz konusu vakıfların asker ve sivil bürokrasinin fişlemeleri ve müfettişlerin el yordamı raporlarıyla kapatıldığını söyleyen Arınç, örnek olarak da Milli Gençlik Vakfı ve Zehra Vakfı’nı verdi.
Arınç, yaklaşık 20 vakfın açılacağını ifade ederken, vakıflar arasında irticai vakıf gerekçesi dışındaki gerekçelerle kapatılan vakıflar olacağını da söyledi. Örnek olarak Ankara ’daki ‘Zöhre Ana Vakfı’nı gösteren Arınç, “ Kılıçdaroğlu çok sever” dedi.
‘Erdoğan düşerse ne olacak?’
Arınç, kendilerine ‘Giderseniz ne olacak’ denildiğini anımsatarak, “Arkadan gelenler partiyi yaşatacak, iktidar yapacak. Biz olmazsak niye olmasın. Bu partinin 326’sının içinden 10 hükümet çıkar. Kaç başbakan çıkar bilmiyorum ama çıkar” dedi. Arınç, bir gazetecinin “Ama bir Tayyip Erdoğan çıkmaz” demesi üzerine “Şahıs kültüyle gidemeyiz. Tamam kardeşiz, beraberiz, arkadaşız, aynı çizgideyiz. Eşitler arasında da birinciler vardır. (Erdoğan’a) ‘Sen bizim liderimizsin’ dedik. Ancak birinci düşerse ne olacak. Diğer partiler bu yüzden düştü” yorumunu yaptı. Üç dönemini dolduran Arınç, kendisinin aday olup olmayacağı sorulunca da “Belediye başkanlığına niyetim yok. Bu yaştan sonra yapacak halim yok” dedi. Herkesin Erdoğan ve Abdullah Gül ’den birinin cumhurbaşkanı olacağına inandığını belirten Arınç, “Üçüncü bir isim yok. O gün şartlar ne getirir, ölümlü hayatı da dikkate almak lazım. İkisine bütün projektörleri tutar, başka isim konuşmazsanız bu kaymaklı baklava” dedi. Arınç, Gül dönerse AK Parti ’nin kendisine lider olarak kucak açıp açmayacağının sorulması üzerine de, “İşte cevabım: Sene 2002, Abdullah Gül başbakan, Tayyip Bey milletvekili” dedi. Geçmişte de kendisine cumhurbaşkanlığı önerildiğini ve elinin tersiyle ittiğini söyleyen Arınç, kendi aralarında bu tür konuların sorun olmayacağını vurgulayarak, “ Kılıçdaroğlu ’na bırak genel başkanlığı gel bakalım desen gelir mi…” dedi.
‘Uludere berbat etti’
Başarılı ilerleyen terörle mücadelede Uludere olayının her şeyi berbat ettiğini söyleyen Arınç, “Kim yaptıysa, kim planladıysa Allah cezasını versin” diye konuştu. CHP ’li ve BDP ’li vekillerin Şemdinli’ye gidişini eleştiren Arınç, “Gidip ne yapacaklar? Güzel bir istihbarat ve operasyon var. Güvenlik güçleri PKK ’nın planına engel oldu” dedi. CHP ’nin terörü görüşmek için TBMM ’yi olağanüstü toplantıya çağırmasının PKK ’ya ‘Biz Meclis’i toplama gücüne sahibiz’ deme şansı yaratacağını savunan Arınç, “Şemdinli’de sıkışan bir avuç teröristin feryadını duyup TBMM ’yi toplantıya çağırmak sana mı düşmüş” dedi.
Ay’ı atamak doğru değil
İstanbul ’da terörle mücadeleden sorumlu emniyet müdür yardımcılığına Sedat Selim Ay’ın getirilmesi üzerine, kabine toplantısında pekçok bakanın “İddialar haksız olsa bile bu iddialara muhatap birini bu noktaya getirmemeliydiniz” dediğini anlatan Arınç, şöyle konuştu: “Etik kurallara dikkat etmemiz gerek. İslam ’da, Kuran’da helaller ve haramlar gösterilmiştir. Allah ‘Şüpheli olanlardan uzak durun’ der. Bu kadar iddia varsa, gerçek olmasa bile, geri planda tutmak varken, hakkında iddialar olan noktaya getirmek doğru değil. Bir işin kanuni olması başka, ahlaki ve meşru olması başkadır. Çok değerli bir insan olsa başka bir yerde görevlendirirdim. Hükümeti de bakanlığı da yormanın, şahsı da hedefe koymanın doğru olmadığını düşünüyorum. Belki kendisi de rahatsızdır.”Arınç, çözümü de şöyle anlattı: “Bakanımız onu çağıracak, seni şuraya veriyorum diyecek, mis gibi olacak. Burada görev bakana düşer.”
‘Karakullukçu’ya kefilim demem’
Danıştay Başkanı olduğunda ‘Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor’ dediği için Danıştay Başkanı Metin Karakullukçu ile ilgili iddiaların üzerine kaldığını belirten Arınç, “Okul arkadaşlığı benim için önemlidir. Biz 68 kuşağıyız. kavgalara da giderdik. Genelde dayak yerdik ama yine de giderdik. Bu olayın benim söylediğim sözle alakası yok. ‘Kefilim, tanıyorum’ demem. Diyebilirim ama demedim. Dersem Yaşar Büyükanıt ile aynı noktaya gelirim” diye konuştu.