◊ Orhan Gencebay, MESAM’ın yönetim kurulu başkanlığından istifa etti. Çok da sert bir istifa dilekçesi yazdı. Gencebay’la geçmişten gelen bir husumetiniz var mıydı? Dostluğunuz kaç seneye dayanıyor?
- Yok. 57 senelik bir tanışıklığımız var ama dostluk farklı bir şey. Bazı insanları hiç tanımazsın ama onlar senin dostundur. Bazı insanlar da vardır, yarım asır birlikte geçirirsin ama dostun olamaz. Dostluk ağır bir yük. Onu taşımak kolay değil.
◊ Orhan Gencebay taşıyamayanlardan mı?
- Ben öyle bir yorum yapmam. Mesela 57 yıllık hukukumuz olmasa da Bülent (Forta) ve sen benim dostlarımsınız. Ama bazıları için bunu diyemem.
◊ İddialarına ne diyorsunuz?
- Orhan Gencebay’ın ortaya attığı iddialar, telif açısından sıkıntılı bir durum. Çünkü çok kötü şeyler söylüyor. Etnik, siyasi yapı gibi hassas konuları ortaya koyuyor. Açıkça söylemese de Alevilik, solculuk, Kürtlükten dem vuruyor. Telif haklarıyla uğraşan kurumlar ve orada çalışan insanların böyle bir derdi yok. Bizim derdimiz nerede telif varsa, nerede kaçak varsa orayı yakalayıp evine ekmek götüremeyen sanatçıların hakkını aramak. Herkes Orhan Gencebay ya da Arif Sağ değil ki bol bol karnını doyursun. Garibanlar ne olacak? Onların hakkını toparlarken birbirimizle uğraşıyoruz. Bu hoş bir şey değil.
◊ Orhan Gencebay’ın bu yaklaşımını neye bağlıyorsunuz?
- Orhan Gencebay hayata şöyle bakıyor; bir tarafta Türkiye’deki bütün eser sahipleri, yapımcılar var, bir tarafta da Orhan Gencebay tek başına. Beni konuşturma...
◊ Konuşun abi...
- Mesela basında bazı insanların dokunulmazlığı vardır. Onlar hakkında kötü yazı yazılmaz.
◊ Kimler mesela?
- Sezen Aksu ile Orhan Gencebay hakkında kötü yazı yazamazsınız.
◊ Ben yazarım abi...
- Seni kastetmiyorum, ben genel geçer bir durumdan söz ediyorum.
◊ MESAM’da kaç yıl başkanlık yapmıştınız?
- 8 sene. Orhan Gencebay yıllardır yönetim kurullarında başkan olmadan görev yaptı. Benim başkanlık yaptığım yönetim kurullarında yer aldı. MESAM’da genel kurul başkan seçmez. Yönetim kurulu başkanı seçer.
◊ Yani Orhan Gencebay size yıllarca başkan olmanız için oy verdi...
- Tabii ki. Hadise şu: Bundan önceki dönemde genel kurula giderken ben Orhan’a “Gel bizim aramızda bir yarış olmasın” dedim, ortak liste yazdık ve genel kurula sunduk. Listemiz de aynen geçti. Sonrasında oturduk konuştuk ve pazarlık ettik. Biliyorsun böyle durumlarda pazarlık vardır. Mesela şu an CHP’nin kulisleri kaynıyor. Öyle bir durum. Konuştuğumuzda “Bir sene başkanlığı sen yap, bir sene de ben yapayım, ortaklaşa götürelim” dedim. “Tamam” dedi. Sonrasında toplantıya geldik. “Ben öyle anlamam, başkan olduğumda sonuna kadar gitmem lazım” dedi. “Niye” diye sordum. “Benim projelerim var” dedi. “Getir projelerini destekleyelim” dedim. Projen varsa yapmayalım mı dedik? Ama bunu kabul etmedi. 11 kişiden oluşan yönetim kurulunda 11 oyla onu başkan seçtik. Ama sonra ‘çizdim, oynamıyorum’ dedi. Sonrasında onu başkanlıktan aldık. Ben başkan oldum. Fakat haberler yolladı, yeniden başkan olmak istediğine dair. Ben arkadaşları ikna ettim. İstifa edip Orhan’ı başkan yapacağımı söyledim. Onu başkan yaptık. Onu başkan yaparken de “Bir sene sonra istifa edeceksin” dedim. Bir sene bitti, üzerine 8 ay geçti. Şimdi istifa edip kalkıp bir sürü ağza alınmayacak laflar ediyor. Sen bir kere 8 aydır fazladan başkanlık yapıyorsun.
◊ Bununla ilgili yazılı bir anlaşmanız yoktu değil mi?
- O tür anlaşmalar yazılı yapılmaz. Koskoca adamlarız, kendimizi bir şey zannediyoruz. Sözümüzü tutmayacak mıyız? Millet de bizi bir şey zannediyor. Ben sana bir söz verdim diyelim, yarın da verdiğim sözü unuttum. Sen bana “Abi ayıp olmuyor mu?” demez misin?
◊ Buna diğer yönetim kurulu üyeleri de tanık değil mi?
- Tabii ki. Kendi adamlarının da tanıklığı var... Bir de sarf ettiği laflar çok kötü. Türkiye’de tam da karışıklık döneminde kalkıp da böyle laflar etmek... Onun için de söylenecek o kadar çok laf var ki, birileri de kalkar onları söyler.
◊ Orhan Gencebay’ın yönetim kurulu toplantılarının internetten canlı yayınlanması gerektiğini savunmasına ne diyorsunuz?
- Sen hiç böyle bir şey gördün mü? Ben görmedim. Böyle bir şeffaflık olur mu? Demokratik olmaz. Çünkü öyle bir durumda yönetim kurulu toplantılarında tartışma olmaz. Bu birilerinin arzu ettiği bir sistem. Herkes susacak, kimse kimseye laf etmeyecek, yerin kulağı vardır anlayışı... Böyle bir şey olur mu? Sen bunu kabul eder misin? Bir de eleştirdiği dönem kendi dönemi. Gariplik burada.
◊ 5-6 yıldır sistemde bir değişiklik mi var? Neden sonradan itiraz etmeye başladı?
- Değişiklik yoktu. Sadece şöyle bir değişiklik var; ben yönetimi aldığım zaman 11 milyon lira borç vardı. O borcu ödedikten sonra şu anda kasamızda 3 milyon lira artı para var. Burayı teslim aldığım zaman GEMA bize yıllık 30 bin euro para veriyordu.
◊ GEMA nedir?
- Almanya’daki telif kurumu. Ben başkan olduktan sonra Münih’te GEMA temsilcileriyle bir toplantı yaptık. 30 bin euro’dan 800 bin euro’ya çıkardım. Sonra kalkıp bu rakama az dediler. Halbuki senelerdir 30 bin euro’ya tamam diyorlardı. Zamanında bunu yükseltmek için neden gayret etmediler? Dört tane telif kurumu var. Dördünde de biri hariç en yüksek telifi bu alıyor. Bu millet senin babanın uşağı mı? Tamam, hak edersin alırsın, biz buna itiraz etmeyiz. Şu anda bütün çalışanlarımız “İşten mi atılacağız?” diye diken üzerinde.
◊ Orhan Gencebay başkanlığı bıraktığı için mi itiraz ediyor sizce?
- İstifa etmesinin gerekçesini buralara oturttu. Müthiş bir yalan, sahtekarlık! Böyle bir şey olabilir mi? İstifa ediyorsun ve istifa ederken bütün arkadaşlarına pislik bulaştırarak gidiyorsun. Bu doğru bir şey mi? Yönetim kurulundan istifa etmedi, oradan da etseydi madem.
◊ Toplanan paranın sanatçılara hakkaniyetle dağıtılmadığı, yolsuzluk yapıldığı, yönetim kurulundaki isimlerin ekstra para aldığı iddiaları da var. Bunlar yıllardır tartışılan konular...
- Böyle bir şey yok. Bunu birkaç kendini bilmez tartışıyor. Bu tür kurumlarda öyle bir şey yapmak, para kaçırmak filan mümkün değil. Kaldı ki ortada büyük paralar yok. Almanya 1.5 milyar dolar topluyor teliften. Türkiye’de dört kurumun topladığı para 60 milyon doları geçmiyor. Mesela Yunanistan’ın telif geliri bizimkinin dört katı.
◊ Devlet el koysun, denetçi atansın filan deniyor...
- Yılda üç-dört kere denetleniyoruz. İç denetim var. Özel denetim kurumları denetliyor. Bunun dışında bakanlık da denetliyor. Bugüne kadar telif kurumlarında herhangi bir olay olmamıştır. Olamaz, mümkün değil.
◊ Arif Abi, usta bir bağlama virtüözü olarak “Ben bunlarla neden uğraşıyorum” dediğiniz oluyor mu hiç?
- Ben bunu işim olarak düşünüyorum. Türkiye’de birtakım olaylar ne kadar geriye giderse gitsin sen mesleğini bırakır mısın? Bırakmazsın. Bizim için de aynı. Binlerce gariban evine ekmek götürüyor. Ve bu insanlar şarkılardan, türkülerden geçiniyor. Bu insanların haklarını korumaya çalışırken bir de kendi kendimize tartışıyoruz. Sıkıntı burada. Ben olmuşum ya da olmamışım önemli değil. Olmasam daha iyi. Ben işime gücüme bakarım. Alırım arabamı ve fotoğraf makinelerimi gider Anadolu’ya fotoğraflar çekerim.
◊ Ne zaman genel kurul? Yeniden aday olacak mısınız?
- 18 Mart’ta. Aday olmak zorundayım. Çünkü bu durumda kaçamam. Aday olmazsam karşıma başka şeyler çıkar, “kaçtı” derler.
◊ Peki Orhan Gencebay’ı yönetim kuruluna alır mısınız?
- Almam. Kendi seçiliyorsa gelsin, bu benim sorunum değil. Ben kendi listemden almam. Güvenmem çünkü.