T24 Haber Merkezi
“Türkiye'de Özel Sektör ve Kamu Çalışanı LGBTİ+'ların Durumu Araştırması” 2020 yılı sonuçlarına göre; LGBTİ+’ların iş hayatında cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ve cinsiyet özellikleri bakımından açık olma oranlarının düşük oluşu dikkat çekiyor. Araştırma sonuçlarına göre özel sektörde çalışan LGBTİ+’ların yüzde 14,8’i işyerlerinde tamamen açık; bu oran kamuda yüzde 3,4’e düşüyor.
Kadir Has Üniversitesi 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında, Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mary Lou O’Neil, Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Reyda Ergün, Kaos GL’den Murat Köylü, FNF Türkiye Direktörü Dr. Ronald Meinardus ve projenin araştırmacıları Dr. Selma Değirmenci, Dr. Kıvılcım Turanlı ve Doğancan Erkengel’in katılımıyla toplam 849 katılımcı ile gerçekleştirilen “Türkiye'de Özel Sektör ve Kamu Çalışanı LGBTİ+'ların Durumu Araştırması”nın 2020 yılı sonuçlarını açıkladı.
Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi Üye Öğretim Elemanı Dr. Reyda Ergün, “İnsan haklarının ayrılmaz bir bütün oluşturduğu, ekonomik ve sosyal hakların gerçekleşmesinin, medeni ve siyasi hakların kullanılabilmesinde başat rol oynadığı görüşü uluslararası insan hakları hukukunda kabul edilmiş durumda. Bu çerçevede çalışma hakkı ve çalışma hayatıyla ilgili hakların korunmasına ilişkin insan hakları denetim mekanizmaları bünyesinde, bu hakların ayrımcılık yasağı ile birlikte yorumlandığını, sadece çalışma hayatına erişim bakımından değil, çalışma hayatının genelinde ayrımcılığın ortadan kaldırılmasının hedeflendiğini gözlemlemek mümkün. Bu gelişmenin bir uzantısı olarak özellikle son on yıldır, istihdamda cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet özellikleri temelli ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına odaklanan adımlar atılmaya başlandı. Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet özelliklerine dayalı şiddet ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması bir insan hakları mücadelesi; çalışma hayatı da mücadele alanlarından biri” dedi.
“LGBTİ+’lar iş hayatlarında bir kapalılık stratejisi izlemek zorunda kalıyor”
“Türkiye’de Özel Sektör ve Kamu Çalışanı LGBTİ+’ların Durumu 2020 Araştırması” sonuçlarına göre, araştırma katılımcılarından kamuda çalışan toplam 175 kişiden; 110’u cinsiyet kimliğini ‘erkek’, 40’ı ‘kadın’, 5’i ‘trans erkek’, 5’i ‘trans kadın’, 1’i ‘trans’ ve 14’ü ‘diğer’ olarak tanımlarken; 112’si cinsel yönelimini ‘gey’, 33’ü ‘biseksüel’, 16’sı ‘lezbiyen’, 4’ü ‘heteroseksüel’ ve 10’u ‘diğer’ olarak belirtiyor. İş yerinde tamamen açık olduğunu belirten kamu çalışanı katılımcıların oranı ise yüzde 3,4.
Yine aynı şekilde araştırmaya katılan katılımcılardan özel sektörde çalışan 674 kişiden 384’ü cinsiyet kimliğini ‘erkek’, 194’ü ‘kadın’, 19’u ‘trans erkek’, 6’sı ‘trans kadın’, 4’ü trans ve 67’si ‘diğer’ olarak tanımlarken, 353’ü cinsel yönelimini ‘gey’, 137’si ‘biseksüel’, 104’ü ‘lezbiyen’, 26’sı ‘heteroseksüel’ ve 54’ü ‘diğer’ olarak belirtiyor. İş yerinde tamamen açık olduğunu söyleyen çalışan oranı ise yüzde 14,8.
“Ayrımcılığa maruz kalma endişesi taşıyorlar”
Katılımcılara ‘Çalıştığınız kurumda bizzat size yönelik yönelik cinsiyet kimliği/ cinsel yönelim/ interseks durumu temelli ayrımcılıkla karşılaştınız mı?’ sorusuna özel sektör çalışanı 674 kişiden 61’i, yani katılımcıların yüzde 9,1'i, cinsiyet kimliği/ cinsel yönelim/ interseks durumu nedeniyle işyerinde ayrımcılığa maruz kaldığını, 181 kişi (yüzde 26,9) 'ayrımcılığa maruz kalmamak için cinsel kimliğini gizlediğini' bildirdi. Katılımcılardan 124 kişi (yüzde 18,4) ayrımcılıkla karşılaşmamasının nedenini cinsiyet kimliğinin/ cinsel yöneliminin/ interseks durumunun belli olmamasına bağlarken, 308 katılımcı ise bu soruya 'karşılaşmadım' yanıtını verdi.
Aynı soruya kamu çalışanı toplam 175 kişiden 19’u (yüzde 10,9) 'Evet, karşılaştım' şeklinde yanıt verdi. Bununla birlikte ayrımcılıkla karşılaşmadığını belirten katılımcılardan 76’sı (yüzde 43,4) bunu cinsiyet kimliği/cinsel yönelimi/interseks durumunu gizlemesine bağlarken, 40’ı (yüzde 22,9) ise ayrımcılıkla karşılaşmama nedenini cinsiyet kimliği/cinsel yönelimi/interseks durumunun belli olmaması olarak bildirdi. Sadece 40 (yüzde 22,9) katılımcı bu soruya 'karşılaşmadım' yanıtını verdi.
“LGBTİ+ haklarına duyarlılık konusunda 2020 yılında da Sivil Toplum alanı önde”
Özel sektörde çalışan katılımcıların “LGBTİ+ haklarına duyarlılık konusunda” çalıştığı işyerine 4 üzerinden verdiği notlara göre, duyarlılık anlamında sivil toplum sektöründeki işyerleri 2.9 ortalama ile geçen yıl olduğu gibi bu yıl da en yüksek puanı aldı. Bankacılık/finans, gıda ve sağlık sektörleri ise en düşük puanları alan sektörler oldu. Araştırmada diğer yandan, 'iş ortamından memnuniyet' oranının şirket merkezi yurt dışında olan işyerlerinde, Türkiye merkezli işyerlerine kıyasla yüksek olduğu dikkat çekti.
Ayrımcılığa karşı alınabilecek önlemlerde ‘Ulusal mevzuatta ayrımcılık yasağı’ birinci sırada
Araştırma kapsamında LGBTİ+ çalışanlara yönelik ayrımcılığa karşı alınması gereken önlemlere de yer verildi. Katılımcılara yöneltilen ‘LGBTİ+ çalışanlara yönelik ayrımcılığa karşı alınması gereken başlıca üç önlem neler olabilir?” sorusu kapsamında, hem özel sektör hem çalışanı katılımcıların en çok işaretledikleri seçenek “Ulusal mevzuatta ayrımcılık yasağı” oldu. İkinci önlem olarak “Hükûmetin sorumluluk ve liderlik üstlenmesi”nin önemli olduğu vurgusu yapılırken, üçüncü sırayı ise “Toplumsal farkındalık kampanyaları” aldı.