Politika

'AP'de aşırı sağ partilerin ağırlık kazanması AB ile ilişkileri sekteye uğratabilir'

Emekli Büyükelçi Temel İskit, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağ partilerin yükselişe geçmesi 'AKP'nin, AB'ye yönelik olumsuz bakışına da gerekçe sağlayacak' dedi

27 Mayıs 2014 13:22

Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde aşırı sağ partilerin yükselişe geçmeleri tartışmalara neden oldu. Özellikle Fransa’da AB’ye karşı olan Ulusal Cephe’nin (FN) yüzde 25’e, Britanya’da da UKIP’in yüzde 30’a yakın oyla birinci çıkmaları dikkat çekti. Avrupa’da yükselişe geçen AB karşıtı aşırı sağ partilerin Türkiye’nin gelecek Avrupa Birliği ilişkilerini de tartışmaya açtı. Emekli Büyükelçi Temel İskit, “Aşırı sağın üstünlük kazanmasıyla Avrupa Parlamentosu’nun bir ölçüde objektiflikten uzaklaşmasını biraz daha Türkiye’ye peşin hükümlü bakmasını bekleyebiliriz. Bir anlamda zaten pamuk ipliğine bağlı bu ilişkilerde hem AB yönüyle hem AKP hükümeti yönüyle bir yeni olumsuz unsur ortaya çıktı. Aşırı sağın yükselişi AKP Hükümetinin, AB’ye olumsuz bakışı açısından da bir gerekçe sağlayacağa benziyor” dedi.
 

Sümeyra Tansel’in Taraf’ta yer alan haberine göre, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Türkiye’ye etkisini uzmanlar şöyle değerlendirdi:

Yazar Sezin Öney; Aşırı sağ partiler, AP’de çoğunluğu oluşturmuyor. Hâlâ, merkez sağ ve merkez sol çoğunlukta. Seçim sonuçlarına göre, aşırı sağ partiler, AP’deki yasama sürecini sekteye uğratacak güce sahip olmayacaklar. Buna karşılık, AP’nin sağladığı olanakları, ulusal bazda kendi partilerinin profillerini yükseltmekte kullanabilirler. Aşırı sağın bir diğer özelliği de, Avrupa Birliği karşıtlığı. Avrupa’da aşırı sağın yükselmesi konusuna, Türkiye’den “çok uzak” bir olaymış gibi bakılıyor. Ne yazık ki, aşırı sağın yükselişi, Türkiye’de benzer siyasi gelişmeler yaşanmıyormuş gibi, sadece Avrupa’nın ne kadar kötü ve zavallı durumda olduğu siyasi propagandasına neden olacak. Paralel şekilde, Avrupa’da da, aşırı sağ, Türkiye’deki siyasi kutuplaşma ve otoriterlik eğilimi iddialarını kendi çizgisini desteklemekte kullanacak. Oysa, Avrupa’da ve Türkiye’de yaşanan temelde benzer gelişmeler; sandıktan illa ki, “demokrayi destekleyen güçler” çıkmayabiliyor.

 

‘AKP yönüyle de olumsuz bir durum’

 

Emekli Büyükelçi Temel İskit; Kabul etmek lazım ki bilhassa 2008’deki ekonomik krizden sonra AB kendi içine döndü ve ekonominin kötüye gidişini, işsizliği bir bahane olarak yabancı işçilere bağladılar, bunlar aşırı sağın klasik seçim platformu hâline geldi. Yani birinci unsur işsizlik ve ekonomik kriz, ikincisi bilhassa ikiz kuleler olayından sonra İslam’a karşı Avrupa’da belirmiş olan peşin hükmün de rolü var. Bu gelişme muhakkak ki Türkiye-AB ilişkilerine olumlu etki yapmayacak. Aşırı sağın üstünlük kazanmasıyla Avrupa Parlamentosu’nun bir ölçüde objektiflikten uzaklaşmasını biraz daha Türkiye’ye peşin hükümlü bakmasını bekleyebiliriz. Bir anlamda zaten pamuk ipliğine bağlı bu ilişkilerde hem AB yönüyle hem AKP hükümeti yönüyle bir yeni olumsuz unsur ortaya çıktı. Aşırı sağın yükselişi AKP Hükümetinin, AB’ye olumsuz bakışı açısından da bir gerekçe sağlayacağa benziyor.

 

‘Dik duruş sergileyemediler’

 

Avrupa Birliği (AB) Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu; Avrupa’da aşırı sağ partilerin oy kazanmasının endişe verici olduğunun altını çizerek “Maalesef (Avrupa’daki) merkez partilerin, bizim tabirimizle ‘dik duruşu’ gösteremediğini görüyoruz. Kaybettikleri desteği alabilmek için ırkçı ve radikal partilerin söylem ve eylemlerine girmeye başladı. Esas zafiyet burada başlıyor” dedi.