T24- Çan, Hazan ve Ezan sesinin aynı anda duyulabildiği, barış ve hoşgörü kenti Antakya'da 35 yıldır yaşayan Fransız François Santais (87), kentten ayrılma kararı aldı.
Santais, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Antakya'dan ayrılmasının zor olacağını, ancak sağlığının eskisi kadar iyi olmadığını ve bakıma ihtiyaç duyduğunu, bu nedenle İstanbul'da bir huzurevine yerleşeceğini söyledi.
Türkiye'deki yıllarını dolu dolu geçirdiğini, insanlığa hizmet ettiğini anlatan Santais, sözlerine şöyle devam etti:
''Çok renkli bir yaşantım oldu. Bu nedenle öldüğümde arkamdan güzel sözlerin söyleneceğine inanıyorum. Annem Fransa'da ünlü bir okulun konservatuvarında öğretmendi. Onun sayesinde 4 yaşında piyano çalmaya başladım. Annem her zaman bana 'Piyano uğruna tabureden düşüp süt dişlerimi kırdığımı' söylerdi. 6 yaşında viyolonsel öğrendim. 18 yaşında Almanya'da Goethe Üniversitesi'nde Teoloji ve Felsefe eğitimi aldım. Askerliğimi Cezayir'de yaptım. Orada yaşamayı, paylaşmayı öğrendim. 1957 yılında ilk kez Türkiye'ye geldim. Meryem Ana Kilisesi'nde 5 yıl rahiplik yaptım. Daha sonra da Elazığ Cüzzam Hastanesi'nde 5 yıl gönüllü olarak çalıştım ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi ile ortaklaşa ilk kez bir laboratuvar kurulmasını sağladım. Merhum Vali Abdullah İğneciler, hizmetlerimden dolayı Türk vatandaşı olmamı sağladı ve takdirname verdi.''
François Santais, Elazığ'da Keban Barajı'nda görev yapan yabancı mühendislere ve çocuklarına İngilizce, Fransızca, ayrıca tenis ve müzik dersleri verdiğini anlattı.
Hatay'ın İskenderun ilçesine ilk kez 1975 yılında geldiğini ifade eden Santais, ''Belen'de ahşap bir evim ve motosikletim vardı. Antakyalı iş adamları Yahya Adalı ve Hakkı Çinçin, ailelerine piyano dersi aldırmak için benimle irtibata geçtiler. İskenderun'dan gidip dönmem zor oluyordu. Böylece Antakya'ya yerleştim. Yüzlerce kişiye piyano öğrettim. Hatta, öğrencilerimden Serra Sürmeli, Efe Özkan ve Aylin Demirci, müzikte önemli yerlere geldiler'' dedi.
1996'da Zihinsel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi'nde (ZİREM) Tenis Kulübü kurduğunu ve ders verdiğini belirterek, şöyle konuştu:
''Antakya her yönüyle çok özel bir kent. Çan, hazan ve ezanın duyulduğu, cami ve kilisenin sırt sırta olduğu, dünyada ender şehirlerden birisi. Antakya'daki barış ve hoşgörüyü, insanların birbirinin dinine gösterdiği saygı ve sevgiyi asla unutmayacağım. ZİREM'de kurduğum tenis kulübü ve 2 yıl başkanlığını yaptığım Defne Müzikseverler Kültür Derneği'yle gurur duyuyorum. Antakya'da ilk kez Türkiye'nin harika çocuğu ünlü piyanist İdil Biret'in konser vermesini sağladım. Geriye dönüp baktığımda Türkiye'de çok önemli hizmetler verdim. Ama çok da önemli dostlar kazandım. Artık, kendime bakamıyorum. Fırsat buldukça ve sağlığım elverdikçe Antakya'ya gelerek dostlarımla hasret gidereceğim.''
Defne Müzikseverler ve Kültür Derneği Başkanı Tülin Erduran da, Santais'in 35 yıl boyunca Antakya'nın spor ve sanatına önemli katkılar sağladığını, kentten ayrılmasının büyük bir kayıp olduğunu belirterek, ''Santais ilerlemiş yaşına rağmen güzel işler yapıyordu. O'nu asla unutmayacağız. İstanbul'a giden her Hataylı mutlaka Santais'i ziyaret edecek, ona sevdiği yöresel tatlı ve kurabiye götürecek'' dedi.