Gündem

Ankara saldırısı ardından yapılan Güvenlik Zirvesi'nde ne konuşuldu?

Selvi: Böylesine büyük bir eylem, hiçbir yerden istihbarata takılmadıysa, uluslararası istihbarat servislerinin katkısı var demektir

15 Mart 2016 14:42

Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdulkadir Selvi, Ankara saldırısının ardından toplanan Güvenlik Zirvesi'nde neler konuşulduğunu  yazdı. Zirvede, istihbaratın "canlı bomba eyleminin kararının araç çalınmadan önce verildiği" bilgisinin verildiğini söyleyen Selvi, "Eylem hazırlığının 2 ay sürdüğü anlaşılıyor. Böylesine büyük bir eylem, hiçbir yerden istihbarata takılmadıysa, uluslararası istihbarat servislerinin katkısı var demektir. Belki saldırının arkasındaki bağlantılar ortaya çıkarılacak ama saldırının siparişini veren güç, sır olmaya devam edecek" görüşünü dile getirdi. 

Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan da, güvenlik kaynaklarının saldırısının üstlenilmesinde farklı bir örgüt isminin öne sürülmesinin beklendiğini söylediğini aktardı. 

Selvi'nin Yeni Şafak'ta "Güvenlik zirvesinde ne konuşuldu?" başlığıyla yayımlanan (15 Mart 2016) yazısı şöyle:

Patlama haberini aldığım an Kızılay'a koştum.

10 Ekim'de Ankara Garı'na, 17 Şubat'ta Merasim Sokak'a ulaşmaya çalıştığım gibi.

Polisler, Kızılay'a çıkan yolları kesiyordu. Kumrular Sokak'tan Güvenpark'a doğru yürümeye başladım. Kumrulara girince ayaklarım beni 5 yıl önce bombalı araçla gerçekleştirilen eyleminin yaşandığı noktaya sürükledi.

Oradan Kızılay meydanına yaklaşmaya çalıştım. Ambulansların biri geliyor diğeri gidiyordu.

Can pazarı yaşandığı belliydi. “Çok büyük bir patlama oldu” diye anlatıyordu görgü tanıkları.

Bir anda her şey ateş topuna döndü diye anlatırken, gözlerindeki dehşet okunuyordu.

Ağır bir geceydi.

Sabah oldu.

Tekrar Kızılay'a gittim.
Bu kez beyaz bir branda ile kapatmışlardı.

Beyaz branda olay yerini örtmüştü, ama yaşanın acıyı örtecek bir branda henüz keşfedilmedi.

Kızılay'daki canlı bomba eylemiyle Ankara kalbinden vuruldu.
Ankara ve Kızılay stratejik bir hedefti.

Türkiye'nin başkenti, başkentin de kalbi olan Kızılay seçilmek suretiyle, Türkiye'ye kanlı bir mesaj verildi.

Türkiye bir süredir yeni bir terör dalgası ile karşı karşıya.

20 Temmuz 2015'ten sonra aynı anda PKK, DEAŞ ve DHKP-C sahaya sürüldü.

İlerleyen süre içinde PKK, “şehir savaşları” konseptine geçti.

Aynı anda PKK'ya, DEAŞ'a ve DHKP-C'ye hükmedebilen bir üst yapı, eş zamanlı olarak şehir savaşları ve canlı bomba eylemleri konseptini sahneye koydu.

Türkiye'ye karşı adı konulmamış bir savaş veriliyor. PKK hem kendi kirli savaşını hem de efendileri adına vekalet savaşı veriyor. Bu coğrafyada mesajlar kanlı bir şekilde veriliyor.

İşgaller ve iç savaşlar üzerinden Ortadoğu'yu dizayn edenler, aynı ateşi Türkiye'ye taşımaya ülkemizi terör üzerinden terbiye etmeye çalışıyorlar.

Türkiye'yi, Suriye denkleminin dışında tutmak için yoğun terör saldırıları ile bizi abluka altına almaya çalışıyorlar.

Türkiye'yi Suriyeleştirmek, Ankara'yı Bağdat ve Şam'a çevirmek için canevimize saldırıyorlar.

11 Eylül 2004 tarihinde ETA, Madrid'de üç tren istasyonuna saldırdı. 187 kişinin öldüğü saldırıda binden fazla insan yaralandı. İspanya kalbinden vurulmuştu. Kanlı saldırı üzerine 5 milyon İspanyol sokağa çıktı ve teröre karşı yürüdü.

İspanyol halkına karşı mücadele edemeyeceğini gören ETA, silahlı mücadeleyi bırakmak zorunda kaldı.

7 Ocak 2015'te Fransa, Charlie Hebdo saldırısıyla sarsıldı. Fransa kalbinden vurulmuş, DEAŞ militanları Paris'i hedef almıştı. Fransa'ya yapılan saldırı insanlığa karşı saldırı olarak algılandı. Dünya liderleri Paris'te, DEAŞ'a karşı kol kola yürüdüler.

Türkiye çok ağır terör saldırıları ile karşı karşıya.

Kınama mesajları dışında uluslararası camiadan güçlü bir destek aldığımız söylenemez.

Suriye'de tampon bölge oluşturulsun, güvenli bölge kurulsun, böylece terörle Türkiye arasında bir set oluşsun dedikçe, müttefiklerimiz tam tersini yaptı. PYD'yi özgürlük savaşçısı ilan ettiler. PYD'ye verilen silahlar PKK'ya gider, PKK da bu silahları bize karşı kullanır dedikçe kulak ardı ettiler.

Ne dediysek çıktı. Müttefiklerimiz kapı-duvar oldu bizi duymadılar.

PKK canlı bombalarla canımızı yakarken, kınama mesajları yayınlamakta yarışan müttefiklerimiz Şengal'de PKK'ya ikinci Kandil kurmakla meşguller.

Bu durumda kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.

İRA sorununu çözerek tarihe geçen Tony Blair, “Clinton kimi zaman benden daha çok çaba sarf ediyor ve tıkandığımız anlarda devreye giriyordu” diyecekti.
Bizim Clinton gibi bir dostumuz olmadı.

İspanya, ETA terörü ile mücadele ederken, en büyük desteği komşusu Fransa'dan almış, Fransa- İspanya sınırındaki korunaklı bölgedeki ETA kampları ortadan kaldırınca, örgüt büyük bir gerileme yaşamıştı. Bizim sınırlarımız ise, açık terör panayırı gibi.

Kızılay'daki patlamadan hemen sonra, Başbakan'ın başkanlığında, ”Güvenlik zirvesi” yapıldı. Güvenlik toplantısında canlı bomba eylemiyle ilgili istihbarat ve güvenlik birimlerinden alınan bilgiler masaya yatırılıyor. Güvenlik toplantısında, PKK ve türevleri üzerinde duruluyor. Ankara'da güvenlik zirvesi sürerken Hava Kuvvetleri'ne bağlı savaş uçakları Kandil ve Gara bölgesindeki PKK kampları üzerinde keşif uçuşu yapıyor. Zirvede canlı bomba eylemleri, Türkiye'nin, “beka sorunu” olarak değerlendiriliyor. PKK'ya yönelik operasyon kararı orada alınıyor. PKK bir süredir Kandil'i, “doldur-boşalt” yeri olarak kullanıyor. Kandil'de eğitimden geçirilen militanlar, Kobani'ye gönderiliyor. Son olarak 700 kişilik bir grubun Kandil'de eğitimi tamamlandıktan sonra Kobani'ye gönderildiği tespit ediliyor. Kısa sürede planlanıp, icra edilen operasyonla Kandil ve Gara bölgesindeki kamplar vuruluyor. Dünkü operasyonların yapıldığı sırada Kandil'deki militan sayısının iki bin civarında olduğu tahmin ediliyor.

PKK'nın iki canlı bomba eylemi olan Merasim Sokak ve Kızılay'daki eylemlerin benzer yönleri var. Daha önceki patlamada ikiz plakayı konuşmuştuk. Bu da ikiz eylem.

Canlı bomba eylemini gerçekleştirdiği iddia edilen S.Ç.D'nin kimliği parmak izinden tespit ediliyor. PKK, hem Merasim Sokak'ta, hem de Kızılay'da örgüte katılımı çok eski olmayan militanları canlı bomba olarak kullanıyor. Çalıntı ve lüks araçları tercih ediyor. Kızılay patlamasında kullanılan aracın 10 Ocak tarihinde çalındığı tespit ediliyor.

Canlı bomba saldırısı, çok büyük bir katliama yol açacak şekilde planlanıyor. O nedenle Kızılay meydanındaki otobüs durağı hedef alınıyor. Ama ikinci bir hedef üzerinde de duruluyor. İkinci hedef; Kızılay'da görev yapan Çevik Kuvvet miydi sorusu akla geliyor.

Şimdi saldırının arkasındaki bağlantılar ortaya çıkarılmaya çalışıyor.S.Ç.D'nin sim kartı bu ilişkiler ağının ortaya çıkması açısından önemli bir delil. Canlı bomba eyleminin gerçekleştiği gün 17 görüşme yapmış. Çok yoğun WhatsApp mesajlaşması yaşanmış.

Biraz netleştirebilirsek, durum şu: Canlı bomba eyleminin kararı araç çalınmadan önce verilmiş. Eylem hazırlığının 2 ay sürdüğü anlaşılıyor. Böylesine büyük bir eylem, hiçbir yerden istihbarata takılmadıysa, uluslararası istihbarat servislerinin katkısı var demektir.

Belki saldırının arkasındaki bağlantılar ortaya çıkarılacak ama saldırının siparişini veren güç, sır olmaya devam edecek.