T24 - YILDIZ YAZICIOĞLU - Washington
Washington’da geçen hafta gündemi en yoğun şekilde Ankara’nın işgal ettiğini not düşmemiz Türk – Amerikan ilişkileri bakımından yanlış olmayacaktır. Hafta boyunca Türkiye’nin İsrail ile ilişkileri Amerika’daki Yahudi lobisi yanında “aleyhte atmosfer” hissi ile Ermeni lobisini de harekete geçirirken, Ankara’nın tavrını irdeleyen toplantılar birbirini izledi. Bu gündemde Amerika, kayda geçirilmesi gereken anlamlı bir adımı ise sessiz sedasız gerçekleştirdi: ABD Dışişleri Bakanlığı, Ermeniler için özel öneme sahip Kars ilindeki Ani Harabeleri’ndeki kilise kalıntılarını korumak için 625 bin dolar ayırdı.
Sözü Ani Harabeleri’ne bağlamadan önce Türk – Amerikan ilişkilerindeki son haftaya göz gezdirmekte yarar olacaktır. Washington, geride bıraktığı haftada Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS), Siyasal, Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (SETA) DC Merkezi, Brookings Enstitüsü ve Orta Doğu Enstitüsü (Middle East Institute) bünyesinde soluk aldırmayan Türkiye içerikli toplantılara tanıklık etti. Abartısızca Washington’daki Türkiye uzmanları açısından en bereketli günlerdi.
Türkiye’nin “stratejik ortak” veya “model ortaklık” ekseninden kaymış olduğu tartışmalarına sahne olan toplantılarda, New York Times’ın ünlü muhabiri Stephen Kinzer’in ABD’ye Türkiye ile ilişkilerine Orta Doğu bölgesinde yaşayan bir ülkeden gelmekte olan uyarıları dikkate alarak yeniden bakması gerektiği yönündeki sözleri dikkat çekici satırları oluşturdu. Kinzer’in “Reset” başlığını taşıyan kitabıyla ABD’nin dış politikasına yönelttiği eleştiriler farklı kesimlerden hem ilgi hem de övgü gördü ancak Amerika’nın “ana akım (main stream)” dış politika yapıcılarına sevimli gözükmediğini belirtmeliyiz.
ABD’nin sol kesimini temsil eden Kinzer’in sözlerine karşılık Washington politikasını asıl belirleyici unsur olan orta sınıf Amerika’nın sesi Kongre’nin Türkiye’ye İsrail ve İran konularında sert tepki göstermesi ise “sürpriz” olarak nitelenmedi. Birleşmiş Milletler’deki İran’a uygulanacak yaptırımlar konusunda Türkiye’nin Amerika’ya karşı “hayır” tavrı koyması nasıl şaşırtıcı olmadıysa da T24 okuyucularınca anımsanacağı üzere Ankara’dakinin aksine Washington’da hiç de öyle “sıkıntısız süreç” ortamı oluşmamıştı. Beyaz Saray’ın verdiği Türkiye’nin yalnızlaşacağı mesajını, Kongre’nin Demokratlar ve Cumhuriyetçiler olmak üzere her iki kanadından isimlerce yapılan açıklamalar izledi. Türkiye aleyhine Kongre’de oluşmakta olan atmosferi, Amerika Ulusal Ermeni Komitesi (ANCA) başta olmak üzere Ermeni lobisi, Dışişleri Komitesi’nde 23’e karşı 22 oyla kabul edilmiş olan soykırımı tanıma kararını Temsilciler Meclisi gündemine aldırmak üzere değerlendirmeye başladı. Bu noktada, Amerikan Kongresi’nin köşe taşlarında etkili olduğu hep konuşulmakta olan Yahudi lobisince nasıl tavır alınacağı gündemdeki eskimeyen başlıklardan birisi olarak geri döndü.
Washington’un günlük rutini içerisinde Türk gazeteciler, AKP’nin (Türkiye’nin değil) ABD’ye dış politikasını dolayısıyla kendini anlatma derdi nedeniyle AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik ve beraberindeki heyetin basına kapalı yürüttüğü Kongre’deki temaslarını da not etmeye çalıştı. Tesadüf o ki (Washington’da “tesadüf” ve “komplo teorisi” arasında gel-git yaşanması da günlük rutin sayılmaktadır) Kongre’nin açıklaması AKP’nin yürüttüğü temasları büsbütün gölgeledi. Bu noktada Ermeni lobisince Kongre üzerinde Kasım 2010 seçimlerini hedefleyen ve soykırımı kabul ettirmeyi amaçlayan politik çalışmaları da ağırlık kazandı.
Washington’daki manzara böyle iken Amerikan Kongresi’nin 2000 yılında kurduğu ve Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki Kültürel Koruma İçin Amerikan Büyükelçileri Fonu (US Ambassadors Fund for Cultural Preservation) tarafından 2010 yılında maddi destek verilecek projeler açıklandı. Amerika’nın maddi desteğini açıkladığı kültür projelerinden birisi, Türkiye’deki en eski Ermeni yapılarına ev sahipliği yapan Kars’taki Ani Harabeleri’nde 11’nci Yüzyıl’dan kalma bir kilisenin onarılması olması nedeniyle dikkate değerdi. Dışişleri Bakanlığı, Amerikan Büyükelçileri Fonu (US Ambassadors Fund for Cultural Preservation) aracılığıyla Ani Harabeleri’ndeki Kutsal Mesih Kilisesi (Surp Prikitch) kalıntılarını koruma ve onarma projesi için Dünya Anıtları Fonu’na (World Monuments Fund) 625 bin dolar ayırdığını duyurdu.
Dünya Anıtları Fonu (WMF), dünyanın çeşitli ülkelerindeki tarihi ve kültürel anıtları korumayı amaçlayan ve merkezi New York’ta bulunan bir kuruluş. Dünya Anıtları Fonu’nun proje bilgilerine göre, söz konusu kilise, 1001 yılında Kraliçe Katramide tarafından yaptırılmış. Mimari açıdan Gotik bir eser olarak değerlendirilen kilise, 1996 yılından beri Dünya Anıtları Fonu’nun izleme listesinde yer alıyor. Fon, kilise yıkıntılarını onararak Ani Harabeleri’nin turistik cazibesini arttırmayı amaçlıyor.
Böylece ABD Dışişleri Bakanlığı, kuruluşundan itibaren 10 yıl içerisinde dünyada 640 tarihi ve kültürel koruma projesini desteklediği belirtilen Amerikan Büyükelçileri Fonu (US Ambassadors Fund for Cultural Preservation) aracılığıyla Türkiye’deki Ermeni kilisesini yaşatma kararı aldı. Bu karar, tesadüf mü, belki de… Belki de Türkiye’nin o açamadığı Ermenistan sınırında, kayalıklar üstünde, vadi kenarında yer alan Ani Harabeleri’ni yaşatma açısından önemli bir maddi destekten ibaret. Belki de Ankara’nın, Türkiye’nin aslında topraklarında var olan kültürel ve etnik zenginlikleri anımsaması bakımından işaret de sayılabilir. Belkileri çoğaltamaya başlattığınızda Amerika dışında alıcısı fazla olmasına karşın Washington’da pek sevimli karşılanmayan “komplo teorisi” kapsamına da girebilirsiniz. Ancak belkisiz söylemeliyiz ki gün batımı manzarası görülmeye değer ve Ermeni uygarlığı yanında Selçuklu mimarisini kucaklayan Ani Harabeleri’nin yaşaması için önemli bir rakam okyanus ötesinden geldi.