CHP Grup Başkanvekili Levent Gök’ün başkanlığında yürütülen çalışmada anayasa değişikliği teklifinin TBMM'deki oylaması sırasında fazla oy kullanıldığının tespit edildiği iddia edildi. Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, CHP'nin anayasa teklifini AYM'ye taşıma süreciyle ilgili yaptığı çalışmaya ilişkin olarak "TBMM Başkanvekili, hastanede olan başkan, oy kullanma hakkı bulunmayan Leyla Zana ve oylamaya katılmayan milletvekilleri düşüldüğünde 17’nci maddenin ilk turunda fazla oy kullanıldığı da tespit edildi" diye yazdı.
TBMM Genel Kurulunda, teklifin 17. maddesinin oylamasına 484 milletvekili katılmıştı. Oylamada 342 kabul, 135 ret oyu kullanıldı, 3 oy boş, 2 oy geçersiz, 2 oy çekimser çıkmıştı. Tutuklu vekiller ve Leyla Zana dahil 59 milletvekili bulunan HDP Grubu, milletvekili Garo Paylan'ın 3 oturumdan men edilmesi sebebiyle oylamayı boykot ederek katılmamıştı.
Muharrem Sarıkaya'nın Habertürk gazetesinin bugünkü (8 Şubat 20176) nüshasında yayımlanan 'CHP’nin AYM kararı' başlıklı yazısı şöyle:
Partilerin gelecek politikasının en iyi okunduğu yer parti gruplarındaki konuşmalarıdır.
Liderlerin, kürsüdeki konuşmasından politikasını hangi zeminde yürüteceğinin işareti alınır.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dünkü grup konuşması da bu gelecek tavrının sinyalleriyle doluydu.
Sözünü ettiğim, CHP’nin Anayasa deği- şikliğini Anayasa Mahkemesi’ne götürmesi...
Çünkü Kılıçdaroğlu dünkü grup toplantısında AYM’yi ağır eleştirdi, Yüksek Mahkeme’de görevli hâkimlere yüklendi.
Varlık Fonu için yaptıkları yürütmeyi durdurma talebini 4 ayı aşkın süredir görüşmedikleri için AYM yargıçlarını eleştirdi.
“Hukuka ve hukukun üstünlüğüne ihanet etmekle” suçladı.
“Bunun adına Anayasa Mahkemesi denmez. Her önüne gelenin önünde düğmelerini ilikleyene hâkim mi denir?” dedi.
"Konuşuyoruz..."
Grup toplantısından çıkışında CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na, sözlerini anımsatıp, “Anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi’ne götürmekten vaz mı geçtiniz?” diye sordum.
Hızlı adımlarla yürürken gözlüklerinin üzerinden bakıp gülümsedi.
Sorumu yineleyince, kollarını göğüs hizasında kaldırıp avuçlarını sağa sola sallayarak, “Henüz karar vermedik, bakıyoruz, üzerinde konuşuyoruz” dedi.
Geçmişte olduğu gibi, “Ne karar çıkarsa çıksın Anayasa Mahkemesi’ne götürmekte kararlıyız” yaklaşımı sergilemedi.
Fazla oy
Oysa CHP, içinde akademisyenlerin de bulunduğu Anayasa hukukçularından da destek alarak AYM’ye başvuru için hazırlıklarını tamamlamıştı.
CHP’nin AYM’ye başvurular konusundaki süreçlerinde öne çıkan Grup Başkanvekili Levent Gök’ün başkanlığında yürütülen çalışmada ilginç bir bulguya da rastlandı.
Hatta, TBMM Başkanvekili, hastanede olan başkan, oy kullanma hakkı bulunmayan Leyla Zana ve oylamaya katılmayan milletvekilleri düşüldüğünde 17’nci maddenin ilk turunda fazla oy kullanıldığı da tespit edildi.
Vazgeçme ağırlığı
Bütün bunlar varken, CHP Lideri’nin çok daha cevval olmayan tutumunun nedenini sorguladığımda konunun parti yönetiminde tartışıldığı sonucu çıktı.
Aktarıldığına göre aralarında grup başkanvekillerinin de yer aldığı bazı milletvekilleri, “AYM’den sonucu belli karar çıkacağını bilerek niye gidiyoruz? Onun yerine halka anlatalım” yaklaşımı sergilemiş.
Geçmişteki Anayasa referandumu sürecinde AYM’ye gitmenin yarattığı olumsuz etkiye dikkat çekilmiş ve şu görüş ortaya çıkmış:
“AYM yargıçları, paketin yanlışlığını görse de cesaret edip iptal edemez. Bizim başvurumuzun reddi, paketin hukuki olduğu gibi sonucu ortaya çıkarır. Halk bunun nasıl olduğuna bakmaz, nedenini sorgulamaz.”
Görünen o ki Cumhurbaşkanı’nın imzasından çıkması beklenen paketi CHP henüz AYM’ye taşıma konusunda kararını vermemiş.
Ağırlıklı görüş AYM’ye gitmemek.
Bunun yerine Varlık Fonu için yaptığı yürütmeyi durdurma dahil başvuruya 4 aydır yanıt vermemesinden yola çıkarak eleştirme yönüne gitmek.
KHK’ların da arasında bulunduğu başvurularına verilen kararları gerekçe yaparak AYM’ye yüklenmek...
Ancak son karar Kılıçdaroğlu’na bırakılmış.
Dikkat çeken ise CHP’nin devlet kurumları ile çatışmaktan uzak politikasından 1980 dönemine benzer tarzda uzaklaşması ve çatışır hale gelmesi.