Gündem

Altan kardeşlerin avukatından HSK’ye heyet değişikliği için “her gün dilekçe” eylemi: Beraati istenen Mehmet Altan için ‘zorla getirme’ kararı bile verilmiş

09 Eylül 2019 08:03

Haber: Gökçer Tahincioğlu

Gazeteci Ahmet Altan ile kardeşi akademisyen ve gazeteci Prof. Dr. Mehmet Altan’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun harekete geçmesi için “her gün dilekçe” eylemi başlattı. Yargıtay’ın haklarındaki ağırlaştırılmış müebbet kararını bozarak yeniden yargılanmalarına hükmettiği Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak ile beraatinin gerektiğini belirttiği Mehmet Altan’ın İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanacağını, duruşmanın 8 Ekim’de yapılacağını anımsatan Çalıkuşu, bu mahkeme heyetinin yaptığı açık hukuksuzluklara rağmen görevden el çektirilmediğini, yeni yargılamayı da aynı heyetin yapacağını bildirdi. Çalıkuşu, hukuksuzluk iddialarını tek tek sıralayarak, HSK’den harekete geçmesini istedi. Dilekçede, heyetin son olarak Yargıtay’ın beraatini istediği Mehmet Altan için “zorla getirme” kararı verdiğini, bu kararı nöbetçi heyetin kaldırdığını da açıkladı. Çalıkuşu, HSK’ye bir ay boyunca her gün bu hukuksuzlukların anlatıldığı dilekçeyi verecek.

Çalışukuşu, HSK’ye yönelik hazırladığı dilekçesinde, Mehmet Altan ile ilgili süreci anımsattı. Anayasa Mahkemesi’nin tutuklu olduğu dönemde tahliyesine karar verdiği Altan’ı İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye etmediğini kaydeden Çalıkuşu, buna rağmen heyetin görevini sürdürdüğünü belirtti. Çalıkuşu, Altan’ın haksız yere bir süre daha tutuklu kaldığını vurguladı. AİHM’nin de Altan için “hak ihlali” kararı verdiğini anımsatan Çalıkuşu, dosyaya bu kararlardan sonra yeni tek kanıt görmemesine rağmen mahkemenin “mahkumiyet” kararı verdiğini anımsattı.

Çalıkuşu, HSK’ye yönelik dilekçesinde, “2802 Sayılı Hakim ve Savcılar Kanunu hükümleri açıktır.  Anayasa ve kanun tanımazlığı göze alarak, tarafsızlığın yitirilmiş olunmasının yaptırımları vardır.  Bu yaptırımlardan bir tanesi de 68 maddesindeki yer değiştirme cezasıdır. Tarafsızlığı yitirmenin yaptırımı da yer değiştirme cezasıdır” dedi.

Çalıkuşu, heyetin, yargılama sırasında yaptığı usulsüzlüklere ilişkin iddialarını şöyle sıraladı:

  • Mahkeme heyeti savunma ve delillerini yok sayarak tarafsız yargılama yapmadığı için ret edilmiş, heyet yargılamaya devam etmiştir.
  •  
  • Mahkeme heyeti HSK’ya şikayet edilmiş, şikayet edildiği mahkeme heyetine bildirilmiş, çekilmesi istenmiş, heyet yargılamaya devam etmiştir.
  •  
  • Yargılama devam ederken, savcılığın “esas hakkındaki mütalaası” okunduktan sonra, dava hüküm verilmek üzere ertelendiği aşamada dosyaya giren tüm delileri inceleyen Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 11 Ocak 2018 tarihli kararını, Anayasa Mahkemesi Kararlarının kesin ve bağlayıcı kararlar olduğunu hüküm altına alan 153. Maddesine karşın yok hükmünde saymış, mahkemede zapta dahi almamış ve Mehmet Altan’ı tahliye etmemiştir.
  •  
  • Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun, tutuklama için bırakın delili kuvvetli şüphe dahi olmadığını saptadığı dava dosyası kapsamından İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti oy birliği ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası çıkarmayı başarmıştır.
  •  
  • 20 Mart 2018 tarihinde Avrupa’nın en yüksek mahkemesi olan AİHM’si, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin yok hükmünde saydığı Anayasa Mahkemesi kararını aynen benimseyerek hak ihlallerini bir kez daha saptarken, Anayasa’nın 153 § 1 Maddesi’ne göre Anayasa Mahkemesi kararları “nihai” olduğu, Anayasa Mahkemesi kararlarının tüm yasama, yürütme ve yargı organları için bağlayıcı olduğunu, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin elinde olduğu varsayılan delillerin Anayasa Mahkemesi tarafından incelenen delillerden farklı olduğunu kanıtlamadığını kayda geçirmiş, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini ağır eleştirerek, Anayasa Mahkemesi kararının ardından Mehmet Altan’ın tutukluluğunun devam ettirilmesinin, Anayasa Mahkemesi’nin tutuklulukla ilgili durumlarda yapılan bireysel başvurularda etkili bir telafi mercii olduğu konusunda ciddi şüpheler uyandırdığını vurgulayarak bilhassa birinci derece mahkemeleri, özellikle de ağır ceza mahkemelerinde, Anayasa Mahkemesi kararlarının etkisi konusunda oluşan içtihada ilişkin inceleme hakkını bundan sonra olabilecek gelişmeler ışığında saklı tuttuğuna hükmetmiştir. Devamında dava dosyasını esastan inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/521-4769 sayılı kararında Anayasa Mahkemesi kararlarının ilk derece mahkemesini ve Yargıtay Dairesini de bağlayan kararlar olduğuna hükmederek Mehmet Altan hakkında beraate hükmedilmesine karar vermiştir.
  •  
  • Bu karar sonrası İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin aynı heyeti yeni esas numarası verdiği dava dosyasında, 18.07.2019 tarihinde tensip kararında Mehmet Altan için CMK 146 maddesi hükümlerine açık açık aykırı davranarak  “zorla getirme kararı” vermiş, duruşma tarihini ise 82 gün sonraya, 08 Ekim 2019 tarihine bırakmıştır.
  •  
  • Bu karar üzerine İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin halen görevde kalabilen heyeti HSK’ya bir kez daha şikayet edilmiştir.
  •  
  • Adli tatilde 26. Ağır Ceza Mahkemesinin görevlendirilen yeni heyeti zorla getirme kararına ve adli kontrol şartına itirazımızı kabul etmiştir. Heyet değişince hukuk geri gelmiş yasa uygulanmıştır.
  • TC Anayasası’na direnerek suç işleyen İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkında HSK’ya defalarca yapılan şikayetler bulunmasına karşın, bu güne kadar bir netice alınamamıştır. Adeta bu keyfilik, Anayasa ve kanunları yok saymadaki ısrar seyredilmektedir.
  •  
  • Anayasaya direnmiş, suç işlemiş, bu sebepten AİHM nezdinde Anayasa Mahkemesi’nin etkili iç hukuk yolu olduğuna dair içtihadını inceleme hakkının saklı tutar hale getirmiş, tarafsızlığını yitirdiğini defalarca ortaya koymaktan çekinmeyen, şikayet ettiğimiz, ret ettiğimiz İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi 08 Ekim 2019 tarihinde yapılacak duruşmada dava dosyası hakkında karar verecektir.  Anayasa 138.maddesinde tarifi yapıldığı üzere “Anayasaya, kanuna, hukuka uygun” bir karar olabilme özelliğini yitirmiş olduğunu şimdiden görmek özel bir mahirliği gerektirmez.
  • Tarafsızlığını yitirdiği kesin olan bu heyetin üyeleri süreçte verdikleri kararlarında  taraflı davranmayı sürdüreceklerini çok net ve çekinmeden göstermektedirler. Mahkemelerin Anayasa ve yasalara uymaması, kendi meşru temelini de fütursuzca dinamitlemesi ile eşdeğerdir.
  • Biz bu değerleri ve hukukun üstünlüğünü size hatırlatmak isteriz ve bu günden itibaren HSK nezdinde bir dilekçe vermek sureti ile her gün de hatırlatmaya devam edeceğiz. Anayasa ve yasa hükümlerine karşı ağır ve kasdi ısrarın suç olduğunun bilinmesi gerekir.