Dünya
Deutsche Welle

Almanya'ya karşı soykırım davası

Hererolar tazminat talebiyle Almanya’yı Amerikan mahkemesine veriyor. Namibya’nın yerlileri geçen yüzyıldaki soykırımın tazmin edilmesini istiyorlar. Davanın kabul edilip edilmeyeceğine hakim karar verecek.

17 Mart 2017 00:50

Namibyalı liderlerin Almanya hakkında açtıkları soykırım davasını görüşmek üzere tarafların avukatlarıyla yetkili mahkemenin hâkimi bir araya geliyorlar. ‘Dava öncesi Görüşme' olarak adlandırılan bu prosedür muhtemel dava sürecinin ayrıntılarını belirlemek üzere yapılıyor. Ancak bu görüşmede dava açılıp açılmayacağına karar verilmesi söz konusu olmuyor.

Herero ve Nama liderleri Vekuii Rukoro ve David Frederick, Almanya ile Namibya hükümetleri arasındaki görüşmelere dâhil edilebilmek için New York'taki mahkemeye başvurmuşlardı. Eski İmparatorluk Almanya'sının Namibya'da işlediği soykırımla ilgili ikili görüşmelere başlanalı bir yılı geçti. 20'nci yüzyılın ilk soykırımında Namibya'daki 80 bin Herero ve Nama Alman askerli tarafından katledilmişti.

Namibya ve Almanya hükümetleri Herero ve Namalarla doğrudan görüşmeyi reddediyor. Davacı tarafından avukatı Kenneth McCallion New York'ta basın muhabirlerine yaptığı açıklamada ‘kurbanların hukuki temsilcileri olmaları münasebetiyle etnik grupların liderlerinin de ön görüşmelere katılmaları gerektiğini ve tazminat talep ettiklerini' söyledi. McCallion, aynı zamanda ‘öldürülen Namibyalıların bütün mal varlığına da Almanlar tarafından el konduğunu ve bu çaptaki tazminatsız gaspın devletler hukukunun ihlali anlamına geldiğini' sözlerine ekledi.

Zayıf hukuki temel

ABD'de insan hakkı ihlalleri nedeniyle toplu dava açılması oldukça zor. Herero temsilcilerinin 2001 yılında Alman devleti ve Deutsche Bank hakkında dava açma talepleri kabul edilmemişti. Johannesburg Üniversitesi Devletler Hukuku profesörü Mia Swart Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada Amerikan mahkemesinin dava talebini kabul etme ihtimalinin düşük olduğunu söyledi.

Davaya 1789 yılından kalma ‘yabancılar tarafından işlenmiş suçlar hakkındaki' yasa temel oluşturuyor. Bu yasa uzun yıllar Amerikan mahkemeleri ve avukatlar tarafından yurt dışında işlenen insan hakkı ihlallerini Amerikan mahkemelerinde yargılama imkânı olarak yorumlandı. Ancak yasanın yorumlanış şekli artık değişti. 2006 yılında ABD'de yaşayan Nijeryalılar, Ogoni deltasındaki barışçıl direnişi Nijerya ordusunun yardımıyla kanlı bir şekilde bastırttığı için İngiliz-Hollanda ortaklığı olan petrolcülük şirketi Shell'i mahkemeye vermişlerdi. Dava 2013 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Mia Swart, "Yüksek mahkeme, suça ABD ortak olmadığı için davacıların başarılı kazanma şansının bulunmadığına hükmetmişti”, dedi.

Söz konusu yasa artık sadece ABD'yi doğrudan ilgilendiren davalarda uygulanabiliyor. Hereroların avukatı McCallion yine de başaracaklarından ümitli. Amerikalı avukat yasanın soykırım suçları için açık kapı bıraktığını söylerken diğer Amerikalı hukukçular yabancı suçları ABD'de yargılama eğiliminin zayıfladığını belirtiyorlar.

Almanya'yı endişelendirmedi

Herero ve Namaların çifte strateji doğrultusunda Amerikan mahkemesine başvurdukları tahmin ediliyor. Dava medyanın ilgisini çekiyor. Avukatları mahkemeye başvurduğunda Amerikan ve İngiliz medyası da ‘soykırım' davasına geniş yer ayırmıştı. Böylece soykırımdan dolayı henüz resmen özür dilemeyen Almanya üzerindeki baskı artıyor.

Herero ve Namaların temsilcileri aynı zamanda, Almanya'nın dava açılabilir endişesiyle tazminat ödemeye razı olacağını da hesaba katıyorlar. Hereroların temsilcisi Esther Muinjangue şubat ayında Birlen'e yaptığı ziyaret sırasında "Almanya davaya gerek duymadan uzlaşmayı kabul ettiği takdirde çözüm arayışının dışında tutulan grupların da dahil edilmesi mümkün olur”, demişti.

Ancak gelişmeler bu beklentinin doğru çıkmayacağını gösteriyor. New York'taki mahkemeye dava açılması için yapılan başvuru Almanya hükümetini endişelendirmedi. Namibya ile sürdürülen diyalogda Alman heyetine başkanlık eden Ruprecht Polenz iki ay önce Deutsche Welle'ye verdiği demeçte ‘bu adımın kendileri için sürpriz olmadığını' söylemişti.

© Deutsche Welle Türkçe

Daniel Pelz

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle