Almanya'daki Türkler de 15 Temmuz'daki başarısız darbe girişiminin ardından Türkiye'de yaşanan gelişmeleri yakından izliyor. DW Türkçe, Almanya'daki Türk sivil toplum örgütleri ve Türk vatandaşlarına bu konuda neler düşündüklerini sordu.
Almanya Türk Toplumu Başkanı Gökay Sofuoğlu, 15 Temmuz'u 16 Temmuz'a bağlayan gece halkın tankların önüne geçerek darbe girişimini engellemesini cunta rejimlerine karşı önemli bir duruş olarak nitelendirdi. Ancak Sofuoğlu sonrasında yaşananların farklı görüşlerin çatışmasına ve demokrasinin daraltılmasına yol açacak bir durum içine girdiğini belirterek şunları söyledi:
"Bunu gerek Türkiye'deki gerekse Almanya'daki son mitinglerde görmeye başladık. İlk başta bütün güçler sokaktaydı. Ama daha sonra sadece hükümet yanlısı güçler olarak sokakta kendisini gösterir oldu. Daha çok dinsel temelde protestolara dönüştü, hükümet yanlısı bir hal aldı."
"Türklerin yaşadığı her yerde olayın etkileri görülebilir"
Gökay Sofuoğlu, Türkiye ile yakın ilişkileri ve 3 milyona yakın Türk'ün yaşadığı bir yer olması nedeniyle Almanya'nın meselenin dışında kalmasının zor olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hafta sonu Almanya'nın bazı şehirlerinde yapılan gösterilerde Gülen Cemaati'ne ait olduğu iddia edilen dükkanların yağmalandığı ve bazı gösterilerin de onlara ait okulların önünde yapıldığını biliyoruz. Anlaşılıyor ki, bu olay artık Türkiye'nin bir iç meselesi değil, etkileri Türklerin yaşadığı her yerde görülebilir."
"Halk sokaktan çekilmeli"
Berlin Türk Cemaati (TGB) Başkanı Bekir Yılmaz da dernek olarak darbeye karşı demokrasi ve temel hakları savunmak için Berlin'deki protestolarda yer aldıklarını belirtti. Yılmaz olay sonrasında yaşanan gelişmelerin karmaşıklığına dikkat çekerek suçluların ortaya çıkması ve masumların zarar görmemesi için halkın sokaklardan çekilmesi ve devlet güçlerinin işlerini yapması gerektiğini söyledi. Yılmaz sorgusuz sualsiz biat etmenin demokrasi için tehlikeler içerdiğini belirterek "Berlin'de böylesi bir protesto için vatandaşların sokağa dökülmelerinde artık bir fayda görmüyorum" dedi.
Bekir Yılmaz, ayrışmanın yarattığı etkilerin hem Türkiye'de hem de Almanya'daki Türkler arasında tarafsızlığa ve hoşgörüye zarar verdiğini vurguladı.
"Aleviler kendini tehdit altında hissediyor"
Berlin Alevi Toplumu Başkanı Halit Büyükgöl de gerek Türkiye'de gerek Almanya'daki mitinglerin insanda demokrasi duygusu uyandırmadığını savunarak şunları söyledi:
"Demokrasi mitingleri son derece ürkütücü. Bugüne kadar Türkiye'de değil, ama Ortadoğu'da gördüğümüz türde resimler görüyoruz. Attıkları sloganlar, insan hakları, eşitlik ve demokrasiden yana değil. Dillerinde sadece Erdoğan, tekbir ve idam isteriz nidaları var. Demokrasiye, laik Türkiye'ye inanan Aleviler kendilerini tehdit altında hissediyor."
Almanya'daki Türkler ne düşünüyor?
Berlin'de demokrasiye destek gösterlerine katılan Sevda Gündüz, Almanya'da oy veren ve AKP'yi seçen bir Türk vatandaşı olarak iradesine sahip çıktığını savundu. Gündüz,"Türk halkı, Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğinde gücünü göstermiştir. Artık kimse dünyada yükselen Müslüman ve demokrat Türkiye'yi hor göremeyecek" diyor.
Berlin'de işletme sahibi Ayşe B. ise demokrasiye inananların darbeye karşı çıktığı gibi otoriter yönetimlere de karşı çıkması gerektiğini belirterek "Demokrasi sadece mevcut hükümeti ya da Erdoğan'ı korumak değildir. Beraberinde Erdoğan tarafından dışlanan, baskı altında ezilenlerin de gözetilmesi demektir" şeklinde konuştu.
Öğretmenlik yapan Adem Feroğlu da darbeye karşı AKP hükümetine ve Erdoğan'a sahip çıktıklarını belirten Türklerin, demokrasi yanlısı olmadıklarını savunarak düşüncesini şöyle ifade etti:
"Demokrasiden çok şeriat yanlısı olduklarını düşünüyorum. Almanya'daki Türklere gelince, bireysel hakların, özgürlüklerin ne olduğunu Almanya'ya bakarak kesinlikle daha iyi görebilirler. Buna rağmen hala Erdoğan'ın yönetimini demokrasi olarak niteliyorlarsa bence yanlış ülkedeler."