Gündem
BBC Türkçe

Almanya'da Türkiye kökenliler arasında kutuplaşma ne kadar derin?

Eski SPD Milletvekili Lale Akgün'e göre Almanya'daki Türkiye kökenliler hakkında artık ancak "Erdoğan yandaşları ve karşıtları" diye konuşulabilir. AKP Berlin Seçim Koordinasyon Merkezi (Başkanı Hasan Ürkmez'e göre ise "Kaygı duyulacak bir ayrılık yok". A

11 Nisan 2017 09:04

Türkiye'de 16 Nisan'da yapılacak anayasa referandumu için yurt dışında oy kullanma süreci tamamlandı. En fazla Türkiye kökenli göçmenin bulunduğu Almanya'da 13 noktadaki sandıklar 14 gün boyunca açıktı.

Yaklaşık 1 buçuk milyon seçmenin bulunduğu Almanya'da 600 binden fazla kişi sandığa giderek tercihini yaptı.

Kampanya sürecinde seçmen sayısının çokluğu dışında, Türkiye hükümeti ile yaşanan "miting iptali" gerilimi, "casusluk" suçlamaları ve Alman Die Welt gazetesinin muhabiri Deniz Yücel'in Türkiye'de tutuklanması ile Almanya'daki seçmen için referandum, sadece anayasa değişikliğinden ibaret değildi. Karar vermek, anayasa değişikliği maddelerinin ötesinde, daha karmaşık bir hal aldı.

Bu karmaşık denklemin şu an Almanya'daki Türkiye kökenliler arasında bir kutuplaşma yarattığı ortada. Ancak bu ayrılığın derinliği konusunda fikir ayrılıkları var.

Almanya'daki Türkiye kökenliler arasındaki kutuplaşma ve "Konuşursam başıma bir şey gelir" endişesi, Berlin ve Köln'de geçirdiğim 4 günün sonunda açıklıkla görülüyor.

"Evet" oyu vermiş olan Perihan Seçmen, Berlin'de kameraya konuşmak istememesinin nedenini "Ben esnafım, müşterilerim arasında Aleviler, Kürtler de var. Onlar 'Hayır' diyor. Size konuşursam işlerim etkilenmesin" diyerek açıklıyor.

Fabrika işçisi olan Ali Arguç da günlük hayatta ayrıştıklarını, artık yemek molalarında bile AKP destekçileriyle karşıtları olarak, birbirleriyle eskisi kadar konuşmadıklarını ifade ediyor.

Berlin'de kurulan Türk pazarında da bu gerilim hissediliyor.

AKP Berlin seçim koordinasyon kurulu üyeleri pazarı dolaşıp referandum ile ilgili bilgilendirici kitapçık ve çay dağıtırken pazarcılar birbirlerini heyettekilere gösterip "O hayırcı, o evetçi" diye bağırıyor.

Berlin'de Türklerin en yoğun yaşadığı mahallelerden olan Kreuzberg'deki bir "Hayır" afişinin de, bir sonraki gün yırtılmış olduğunu görüyorum.

Halkların Demokratik Kongresi'nden Erkin Erdoğan da Şubat ayında "Hayır" kampanyasına ilk başladıklarında 'daha sohbet edilebilir bir ortam olduğunu' söylüyor.

Erkin Erdoğan, "Ancak Hollanda ve Almanya'yla krizin derinleşmesiyle beraber, milliyetçi söylem biraz daha hakim gelmeye başladı. AKP seçmeni giderek duygusallaştı ve artık tartışamıyoruz. Bize suçlayıcı ya da Türkiye'ye düşmanmışız gibi bakışlar atılıyor" diyor.

Alman İç İstihbarat Servisi Başkanı Hans-Georg Maassen de geçen ay ülkedeki Türkiye kökenli kişiler arasında gerilim riskine dikkat çekmiş, "PKK destekçileri ile aşırı milliyetçi ve sağcı Türkler arasındaki kavganın artma tehlikesi var. Her iki tarafın da birbirine saldırma tehlikesi mevcut" demişti.

Köln'de görüştüğüm Almanya Federal Meclisi'nde (Bundestag) iki dönem milletvekilliği yapmış olan Sosyal Demokrat Partili (SPD) psikolog Lale Akgün, "Artık Türkiye kökenliler diye konuşmak mümkün değil. Bu saatten sonra Erdoğan yandaşları ve karşıtları diye konuşmamız lazım" diyor.

50 seneden uzun süredir Almanya'da yaşayan Akgün, bu kırılmanın özellikle son yıllarda arttığına dikkat çekiyor.

Akgün "Türkiye'de durumların bir diktatörlüğe dönmeye başlamasıyla burada da toplumda bir gerilim başladı. Bir tarafta laikler, Kemalistler, Aleviler, Kürtler, öbür tarafta da Erdoğan yandaşları. Yani böyle bir tablo ortaya çıktı ve 2013'teki Gezi olaylarından sonra da gittikçe arttı" diye konuşuyor.

Almanya'da yaşayan başka göçmen gruplarda da benzer bir siyasi gerilim olup olmadığını sorduğumda ise Akgün, Rusya kökenli Almanları örnek gösteriyor:

"Almanya'da 2 milyon Rusya'dan gelmiş insan yaşıyor. Fakat siz şu anda Rusları böyle politize olmuş bir grup olarak göremezsiniz. Türkler son derece politize olmuş bir grup. 3 milyon insanın, 3 milyonu da şu anda politize olmuş durumda" diyor.

CHP Berlin Birliği Başkanı Kenan Kolat da referandumun Türkiyeli toplumu böldüğü görüşünde:

"Maalesef buradaki kutuplaşma Türkiye'dekinden daha sert. Buradaki insanların çok geniş haber kaynakları yok. Tek tük kaynaklardan geliyor haberler. O çok çabuk dağılıyor ve çok sert ayrışmalara yol açıyor."

AKP Berlin Seçim Koordinasyon Merkezi (SKM) Başkanı Hasan Ürkmez ise farklı düşünüyor. Ürkmez "Referandum sonucu ortaya çıktığı zaman bu kutuplaşmalar yavaş yavaş sona erer. Burada öyle üzülünecek, kaygı duyulacak, Türk toplumunda bir ayrılık yok esasında" diyor.

Ürkmez, 'Türk topluluğun farklı fikirleri bünyesinde taşıyabilen bir topluluk' olduğu görüşünde:

"Bu, Türklerin tarih içerisindeki alışkanlıklarından biridir. Farklı bütünlükler halinde yaşamayı bilen bir topluluktur. Biz onun buradaki küçük örneklerini görüyoruz. Solcusu, sağcısı, Alevisi, İslamcısı, Sunnisi, Şii'i, bunlar bizde karşılığı olmayan şeylerdir" diyor.

Eski SPD milletvekili Akgün, "Türkiye'nin Almanya'da artan casusluk faaliyetlerinin" de yeni bir gerilim hattı oluşturduğuna dikkat çekiyor.

Almanya İç İstihbarat Servisi, geçen ay yaptığı açıklamada Türkiye kökenli imamların Ankara adına Fethullah Gülen hareketiyle ilişkili kişiler hakkında casusluk yaptığı iddialarına yönelik soruşturma başlatmıştı.

Akgün "Diyanetin Almanya kolu DİTİB imamlarının burada ispiyonculuk yaptığı, Fethullah gülen taraftarlarının isimlerini Türkiye'ye verdiği gibi olaylar da ortaya çıktı. Bunun ortaya çıkması, hükümetin buna karşı pozisyon alması, bütün bunlar tabii toplumu daha da çok ayağa kaldırdı ve Alman toplumu için de bir endişe olmaya başladı" diyor.

Berlin'de kurulan Türk pazarındakilere referandumdaki tercihlerini ve nedenlerini sorarken, kıyafet tezgahı olan bir kadın ise yanındaki damadıyla haber gönderiyor ve ilerlememi, beni ileride bulup konuşacağını söylüyor.

İsmini vermek istemeyen kadın, 15 Temmuz darbe girişimi ardından, önceden vatandaşlık almış olduğu Almanya'ya gelmiş. Bank Asya'ya para yatırdıkları için eşinin Türkiye'de tutuklu olduğunu söylüyor ve "Seninle orada konuşamadım, çevremizdekiler, akrabalarım her hareketimi izliyor, telefonda bile kiminle konuştuğumu soruyorlar" diyor.

Alman basınına göre Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Fethullah Gülen sempatizanı olduğu düşünülen kişiler hakkında bir liste oluşturarak, bu listeyi Alman istihbarat servisine teslim etti ve işbirliğinde bulunmasını istedi.

Basına yansıyan haberlerde, Fethullah Gülen hareketine yakın isimlerin bulunduğu 300 kişilik listede okul, dernek ve diğer kuruluşların isimlerinin de yer aldığı belirtilmişti.

AKP Berlin Seçim Koordinasyon Merkezi (SKM) Başkanı Hasan Ürkmez, Almanya'da 4 bin civarında "FETÖ elemanı olduğunu" söylüyor.

Ürkmez, "Burası bir nevi FETÖ'cülerin Avrupa'daki karargâhı konumunda. Söylenen, ortada gezen rakamlara göre yaklaşık 4 bin üst düzey FETÖ elemanı burada. 15 Temmuz'dan sonra buraya geldiler. Bunların bir kısmını biz Berlin'de biliyoruz zaten, bir kısmı da Almanya'nın diğer kentlerine geldi" diyor ve Almanya'nın bu kişileri koruduğunu iddia ediyor.

1 Kasım 2015'te yapılan son genel seçimlerde AKP, Almanya'daki seçmenin yüzde 59.7'sinin oyunu almış, onu yüzde 15.9'la HDP, yüzde 14.8'le CHP ve yüzde 7.5 ile MHP izlemişti.

Anayasa referandumunda bu oranın değişip değişmediği 16 Nisan'da sandıkların açılmasıyla belli olacak. Ancak sandıklarla birlikte, Almanya'da referandumla ikiye bölünmüş olan Türkiye kökenlilerin arasının daha da açılması da olası.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir