Dünya
Deutsche Welle

Almanya'da mülteci yurtlarına saldırılar artıyor

Almanya’da son zamanlarda mülteci yurt ve barınaklarına yönelik saldırılar sıklaştı. Uzmanlar, büyük bir göç baskısı altında bulunan Almanya’da 'aşırı sağcı terörün güçlenmesi' ihtimaline karşı uyarıda bulunuyor.

28 Ağustos 2015 17:34


"Wir sind das Volk" yani "Biz halkız"... Göç ve yabancı karşıtı "Avrupa’nın İslamlaşmasına Karşı Yurtsever Avrupalılar", kısaca PEGIDA adlı hareketin mensuplarının sıkça kullandığı bu slogan geçen hafta sonu Saksonya eyaletindeki Hedeinau’da mülteci barınaklarını protesto edenlerin dilindeydi. Mültecileri taşıyan otobüslere taşlyan 100 kadar aşırı sağcının gece yarısı ise polise taş, şişe ve molotof kokteyli ile saldırması sonucu çıkan olaylarda çok sayıda polis yaralanırken, polis, 'şiddetin yeni bir niteliğinden' söz ediyordu. Protestolara neden olan ise 120 kadar yeni mültecinin, kentte kurulan barınaklara yerleştirilmek istenmesiydi.

Aşırı sağ tehlikesi sürüyor

Ne var ki Hedeinau’daki şiddet olayları son yılların en büyük göç akını ile karşı karşıya olan Almanya için bir istisna değil. Federal Almanya İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, Almanya’da 2015’ün ilk yarısında mülteci yurt ve barınaklarına yönelik toplam 202 saldırı düzenlendi. Saldırıların çoğu, mültecilerin yerleştirilmesinin planlandığı boş binalara düzenleniyor. Saldırılar, binalara ırkçı sloganlar yazılmasından, binaların ateşe verilmesine, hatta yurtalara silahla ateş açılmasına kadar uzanabiliyor.

Almanya Federal Emniyet Dairesi, bu saldırılardan 173’ünün 'aşırı sağ' kaynaklı olduğunu tahmin ediyor. Almanya Polis Sendikası Başkanı Rainer Wendt, Heidenau’daki olayların ardından Almanya’da 'aşırı sağcı terörizm' tehlikesine karşı uyarıda bulunarak, konsepti olmayan politikalar ile kitlesel mülteci akınının bileşiminin 'Almanya’da aşırı sağın güçlenmesine zemin hazırlayacağına' dikkat çekti.

Almanya Bilim ve Politika Vakfı’ndan göç uzmanı Dr. Yaşar Aydın, halkın kimi konularda kaygılı olduğunu bu kaygıların da mülteci karşıtlığı olarak tezahür edebileceğini belirtiyor. Aydın, "Örneğin bir semtte mültecilerin, bir mülteci kampının, barınağının olması o semtteki gayrimenkul fiyatlarına olumsuz etki yapıyor vs.. ‘Bu kadar çok mülteci gelirse biz bunu kaldırabilir miyiz, bunun sonuçları ne olur, aileme bana zarar verir mi?’ gibi kaygılar var. Radikal gruplar için çok uygun bir ortam aslında. Onlar bu durumdan faydalanmaya çalışacaklardır. Öyle bir tehlikeyi ben de görüyorum" diyerek, ırkçı terör tehlikesinin Almanya’da hâlâ mevcut olduğunu belirtiyor.

'Korku şiddeti besler'

Özellikle Almanya’nın Saksonya, Saksonya-Anhalt ve Brandenburg gibi doğu eyaletleri, mülteci ve göç karşıtı bir tutumla öne çıkıyor. Geçen hafta sonu şiddet olaylarının yaşandığı Heidenau, PEGIDA gösterilerinin de merkezi sayılan Dresden’e de yakın bir kent. Almanya’nın doğusu ile batısı arasında hala büyük bir fark bulunduğunu belirten Dr. Yaşar Aydın, "Doğudaki bölgelerde işsizlik oranı daha yüksek, özellikle Doğu Almanya’nın çözülüşünden sonra radikal gruplar kendilerine çalışma ortamı buldular. Aşırı sağcılar orada daha örgütlüler" diyor. Aydın’a göre, şimdilik göç ve mülteci karşıtlığı gibi görünen tutum genel bir yabancı düşmanlığına dönüşme tehlikesini de ihtiva ediyor. Aydın, cihatçı terörün İslam karşıtlığına ivme kazandırdığını belirterek, "İnsanlarda şu görüş yer etmeye başladı: 'İslam dini, hoşgörüsüz bir din, insanlar İslam adına insanları öldürüyorlar, kelle kesiyorlar vs..' Böyle görüşler, İslam karşıtlığını daha da besledi. Bu Müslümanlara yönelebilir, başka gruplara da yönelebilir. Tedirginlik, korku ortamı şiddeti her zaman besler" değerlendirmesini yapıyor.

'Çoğunluk yardım etmek istiyor'

Federal Alman Hükümeti, bu yılın sonuna kadar Almanya'ya gelen sığınmacıların sayısının 800 bine ulaşacağı tahmininde bulunuyor. Almanya'nın çeşitli kentlerinde mültecilere destek vermek üzere kurulmuş çeşitli kuruluşlar sığınmacı akınına hazır. Almanya'nın Bonn kentindeki Protestan Kiliseleri Birliği'ne bağlı Göç ve Mülteci Çalışmaları kuruluşunun yöneticisi Hıdır Çelik, bir yıllık süre içerisinde 800 ile 1000 arasında mülteciye danışmanlık hizmeti verdiklerini söylüyor. Mültecilerin çoğunun Suriye ve Irak'tan, Afrika ülkelerinden geldiğini belirten Çelik, "Alman halkında özellikle Bonn'da Suriyeli mültecilere karşı büyük bir sempati ve destek ve yardım söz konusu. Savaş bölgelerinden gelenlere kucak açma ve onlarla dayanışma artıyor" diyor.

Politikacılara düşen görev

Şu ana kadar Bonn'a 1150 kişi geldiğini ve yılsonuna kadar 400-500 kişinin geleceğini belirten Çelik, mülteci yurtlarına yönelik saldırı haberlerinin gelen kişileri de ürküttüğüne dikkat çekiyor. Çelik, "Savaş yaşamış, savaş ortamından gelen mültecilerin korkuları çok daha yoğun. Çünkü geldiklerinde aynı zamanda travmayı da getiriyorlar. Bir sürü insan yanında ölmüş, öldürülmüş, kendileri ölümden kaçıp gelmişler. Bunlar medyada sürekli ateşe verilen yurtlar gösterildiğinde yeniden korkuya kapılıyorlar. Bu tür travmayı yeniden yaşayan insanlar var ne yazık ki. Fakat bunları toplum olarak kucaklamak, ilgilenmek bizim görevimiz. Sosyal pedagoglarla bu tür korkuları olan insanlara destek vermeye çalışıyoruz” diyor.

Hıdır Çelik'e göre, yabancı düşmanlığı ve ırkçılığın gelişmesinde politikanın da önemli bir rolü var. Politikacıların kamuoyunda önyargılı açıklamalar yapmasının aşırı sağcı çevreleri daha da cesaretlendirdiğini söyleyen Çelik, "Bu konuda politikacıların ne dediğine dikkat etmeleri daha iyi olur" değerlendirmesi yapıyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle