Dünya
Deutsche Welle

Almanya Erdoğan'a neden izin vermiyor?

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya'da Türk vatandaşlarına hitap etmek istemesine Berlin bu kez izin vermedi. Peki, bu konudaki yasal düzenlemelerin içeriğinde neler var? Etkinlik krizini beş soruda derledik.

06 Temmuz 2017 16:12

G20 Zirvesi için Almanya'yı ziyaret eden Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin ardından siyasi bir etkinlikte Türk vatandaşlarına hitap etmek istedi. Ancak Alman hükümeti, bu kez Erdoğan'ın etkinlik düzenlemesine izin vermedi.

Yabancı liderlerin, Almanya'da vatandaşlarıyla siyasi etkinliklerde bir araya gelmesini, yeni koşullara bağlayan Alman Hükümeti, bunu tüm büyükelçiliklere nota ile iletti. Berlin-Ankara hattında tartışmalara yol açan konuyu beş soruda topladık:

-Alman Hükümeti neden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi bir etkinlik düzenlemesine izin vermiyor?

Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, son haftalarda ilişkilerde yaşanan büyük gerilim nedeniyle, bugünkü koşullarda böyle bir siyasi etkinliğin uygun olmayacağını söyledi.

Bir yabancı siyasi liderin Almanya'da bir etkinlikte konuşup konuşmayacağı konusunun, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamından öte Almanya'nın dış politika çıkarlarıyla ilgili bir konu olduğuna dikkat çeken Gabriel, "Dış politika çıkarlarımız gereği, kamuya açık etkinlikler yoluyla Türk iç siyasetinin Almanya'ya taşınmasının uygun olmayacağını düşünüyoruz" dedi.

Gabriel ayrıca Türkiye'deki anayasa değişikliği referandumu sürecinde Türk Hükümeti'nin Almanya'yı hedef alan Nazi benzetmelerinin "derin kırgınlıklara" yol açtığını, bu süreçte yaşananlardan ötürü bazı kararlar aldıklarını da sözlerine ekledi.

Alman hükümet yetkilileri ayrıca, dünya liderlerinin katılacağı G20 Zirvesi nedeniyle polisin Hamburg'daki zirveye odaklanacağını, Erdoğan karşıtı gösteriler nedeniyle de güvenliği sağlamasının imkânsız olacağına dikkat çekiyor.

Öte yandan Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel'in Silivri Cezaevi'ndeki tutukluluğunun devam etmesi, Türkiye'nin Alman milletvekillerinin İncirlik ziyaretine izin vermemesi ve bu nedenle İncirlik'ten çekilme kararı alınmasının Federal Hükümet'in kararında etkili olduğu belirtiliyor. Yine Türk Hükümeti'nin Federal Meclis Başkan Yardımcısı Claudia Roth başkanlığındaki heyetin resmi Türkiye ziyaretini "uygunsuz" diyerek iptal etmesi de kararın alınmasında belirleyici rol oynuyor.

-Almanya'da bu konudaki yasal düzenlenmeler nedir?

Alman Hükümeti, sürekli tartışma konusu olan Türk hükümet yetkililerinin Almanya'daki miting ve siyasi etkinlikleri konusunda, önceki hafta yeni bir düzenleme getirdi.

Düzenleme önerisi, Sosyal Demokrat Partili (SPD) Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel tarafından sunuldu. Hükümet ortaklarının önceki hafta üzerinde uzlaştıkları düzenlemeye göre, artık herhangi bir yabancı ülkeden siyasetçinin, Almanya'daki vatandaşlarıyla "siyasi nitelikte" bir toplantı düzenleyebilmesi için Federal Alman Hükümeti'nden izin alması koşulu getirildi.

Düzenlemeye göre izin başvurusunun en az 10 gün önce yazılı nota olarak Alman Dışişleri Bakanlığı'na iletilmesi gerekiyor. Yeni düzenlemede, Alman Hükümeti'nin izni "dış ilişkiler" değerlendirmesi zemininde vereceği, kamu düzeninin sağlanmasına dönük gerekli izinlerin alınması şartının ortadan kalkmayacağı vurgulanıyor.

Etkinlik ve burada yapılacak konuşmanın anayasa ilkeleri ile Alman hukuk düzenine uygun olması gerekiyor. Etkinliğin "Kamu güvenliği ve düzenini tehdit etmemesi gerektiğinin" de altı çiziliyor.

Almanya, ülkede eğer herhangi bir seçim olacaksa, prensip olarak bu seçimlerden önceki üç ay içerisinde bu tür siyasi etkinliklerin yapılmasına izin vermeyecek. Bu kural AB ülkeleri için geçerli olmayacak.

Alman basınında "Erdoğan yasağı" olarak nitelendirilen bu düzenleme, 30 Haziran günü, Almanya'da akredite tüm yabancı misyonlara bir nota olarak iletildi.

Bu düzenlemenin zemini, Alman Anayasa Mahkemesi'nin, Başbakan Binali Yıldırım'ın Şubat ayında Oberhausen kentinde katıldığı "Memleket sevdalıları 'evet' diyor" mitingini engellemek için yapılan bir bireysel başvuruda aldığı karara dayanıyor.

Yüksek mahkeme, anayasa ve uluslararası hukukun, yabancı devlet adamları ile hükümet üyelerine Almanya'da resmi sıfatla siyasi faaliyette bulunma hakkı tanımadığına, buna izin verme yetkisinin Federal Hükümet'te olduğuna hükmetmişti.

-Erdoğan Türkiye'nin Almanya'daki diplomatik temsilciliklerinde de konuşamaz mı?

Türkiye'nin Berlin Büyükelçiliği Basın Müşaviri Refik Soğukoğlu, Alman basınına yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Türk konsolosluklarında yapacağı olası bir konuşma için Federal Hükümet'ten izin alması gerekmediğini, konsolosluk rezidanslarının devletler hukukunun özel koruması altında olduğunu söyledi.

Ancak Alman Hükümeti, yürürlüğe sokulan yeni düzenleme ile yabancı ülke siyasetçilerine yer ve mekândan bağımsız olarak, bir siyasi etkinlik için en az 10 gün önceden izin talep etme yükümlülüğü getirildiğine dikkat çekiyor. Alman Hükümeti’nin değerlendirmesi, böyle bir onay verilmediği müddetçe, nerede olursa olsun, böyle bir etkinliğin gerçekleştirilemeyeceği yönünde.

Erdoğan'ın sadece cumhurbaşkanı değil anayasa değişiklikleri sonrasında aynı zamanda Adalet ve Kalkınma Partisi lideri olduğuna dikkat çeken yetkililer, olası bir etkinliğin siyasi nitelik taşıyacağı değerlendirmesi yapıyor.

-Türkiye'de başka ülkelerden siyasilere, devlet adamlarına miting izni veriliyor mu? Yasal koşulları nedir?

Yabancı bir ülke vatandaşının, Türkiye'de kendi ülkesiyle ilgili bir etkinlik düzenlemesi izne tabi. 6021 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 3'üncü maddesinde, "Yabancıların bu kanun hükümlerine göre toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeleri, İçişleri Bakanlığının iznine bağlıdır" hükmü yer alıyor.

Yabancı ülkelerin dokunulmazlık ve ayrıcalığa sahip cumhurbaşkanı ya da devlet başkanı, başbakan ya da dışişleri bakanları, ancak kendi ülkeleriyle ilgili ve Türk içişlerine karışmayacak nitelikte bir etkinlik düzenleyebiliyor.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 16'ıncı maddesi, sözleşmeye taraf ülkelere, yabancıların ifade, toplanma ve dernek kurma özgürlükleri kapsamındaki siyasi etkinlikleriyle ile ilgili, kısıtlama getirilmesi, kamu düzeni, kamu güvenliği, ulusal güvenlik gibi durumlarda sınırlandırılması imkanını tanıyor.

Referandum sürecinde Almanya ile tırmanan gerilime ilişkin açıklama yapan Türkiye Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, gerekli tedbirler alındıktan sonra Türkiye'de bir yabancının rahatlıkla etkinlik düzenleyebileceğini söylemiş ancak Türkiye'nin hem Türk hem Bulgar vatandaşı, Bulgaristan-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Erdinç İsmail Hayrullah'ın Türkiye'de seçim çalışması yapmasına izin vermediği gündeme taşınmıştı.

Bulgaristan Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) üyesi ve Mart ayındaki seçimlerde milletvekili adayı Hayrullah'ın Bulgaristan göçmenlerin oylarını alabilmek için Türkiye'yi ziyaret etmek istediği Türk Dışişleri'nin ise girişine izin vermediği ortaya çıkmıştı.

O dönem, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, CHP'li Nihat Yeşil'in, AKP iktidarı döneminde Türkiye'ye miting yapma talebinde bulunan yabancı siyasetçi olup olmadığı yönündeki soru önergesine şu yanıtı vermişti: "Bakanlığımda bulunan dosyalar incelenmiş olup, 2002-2017 yılları arasında siyasi miting gerçekleştirmek amacıyla ülkemize gelme talebinde bulunan yabancı siyasetçi kaydına rastlanmamıştır."

-Erdoğan, tüm yasal düzenlemeler ve Federal Hükümet'in beyanlarına rağmen Almanya'da bir konuşma yaparsa ne olur?

Federal Hükümet izin alınmaksızın yapılacak bir etkinliğin, nota ile Türk tarafına iletilen düzenlemelere aykırılık teşkil edeceği görüşünde. Alman yetkililer, Erdoğan'ın Türk diplomatik temsilciliklerinde yapacağı hangi etkinliklerin izne tabii olacağını, küçük bir grup işadamı ile görüşmesinin bu kapsamda görülüp görülmeyeceği sorusuna, "Konu artık siyasi değerlendirmeye bağlı" yanıtını vermekle yetiniyor.

DW Türkçe'ye konuşan Alman kaynaklara göre izin alınmaksızın konsolosluk rezidansı, büyükelçilik binası gibi diplomatik temsilciliklerde bir siyasi etkinlik düzenlenmesi halinde yerel idareler devreye giriyor. Buna göre, temsilciliğin bulunduğu kentin ve eyaletin yerel makamlarının bölgeye giriş çıkışlar, trafik ve güvenlik önlemleri konularında farklı bir tutum almalarının önü açılmış oluyor.

Yine Hollanda'da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın konsolosluğa girişinin engellenmesine benzer önlemlerin alınabilme ihtimali bulunuyor. Devletler arası ilişkilerde en ağır adım olan "Persona non grata", yani istenmeyen kişi ilan etme seçeneğinin bulunduğu ancak bunların kesinlikle arzu edilmeyen, bu nedenle de dile getirilmeyen seçenekler olarak ortada durduğu ifade ediliyor.

Hukukçular ise Viyana Sözleşmesi'ne işaret ediyorlar. Cumhurbaşkanı, başbakan ve dışişleri bakanlarının diplomatik dokunulmazlık ve ayrıcalıklara, yabancı ülkelerdeki vatandaşlarıyla ilişkilerini düzenleme hakkına sahip olduklarına dikkat çeken hukukçular yine aynı sözleşme uyarınca söz konusu üç devlet temsilcisinin Türk diplomatik temsilciliklerine ulaşımının engellenemeyeceğini söylüyor.

Trafikte alınacak önlemler ile ulaşımı engelleme gibi adımların siyasi yaptırım niteliği taşıdığı ancak aynı zamanda hukuki sonuçları olabileceğine değinen hukukçular, konunun Viyana Sözleşmesi’nin ihlali nedeniyle Uluslararası Adalet Divanı'na taşınabileceğine dikkat çekiyor.

Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, salı günü gazetecilerin "Erdoğan’ın konuşmakta ısrar etmesi halinde ne yapacaksınız?" sorusuna, "Türk tarafına pozisyonumuzu ilettik. Ben ilgililerin, Alman topraklarında geçerli olana, Alman hukukuna uyacaklarından yola çıkıyorum" yanıtını vermekle yetinmişti.

Her iki tarafın yetkilileri, Türk-Alman ilişkilerinde gerilimin daha da tırmanmaması için Hamburg'da gerçekleşecek Merkel-Erdoğan buluşmasında ortak bir anlayış oluşturulmasının önemli olduğuna işaret ediyor. Bu nedenle dikkatler iki liderin buluşmasına çevrilmiş durumda.

© Deutsche Welle Türkçe

Değer Akal / Berlin

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle