Dünya
BBC Türkçe

Almanya'da Türkler seçim sonuçları ve AfD'nin yükselişi hakkında ne düşünüyor?

Almanya’nın yakın tarihindeki en önemli seçim olarak görülen dünkü genel seçimin ardından Berlin'de yaşayan Türkiye kökenlilerle aşırı sağın yükselişini ve Almanya'daki siyasi atmosferinin hissettirdiklerini konuştuk.

24 Şubat 2025 12:57

Almanya'nın yakın tarihindeki en önemli seçim olarak görülen dünkü genel seçimin ardından, sandıkların açılışını başkent Berlin'de, seçimden ilk sırada çıkan Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) genel merkezinde takip ettik.

CDU merkezinde yoğun bir kalabalık vardı. Öyle ki, bazı milletvekili adayları binanın içinde yer kalmadığı için içeri giremedi ve konuşmaları dışarı kurulan çadırdan takip etmek zorunda kaldı.

Akşam 18.00'de ilk sandık çıkış anketleri açıklandığında CDU/CSU yaklaşık yüzde 29 oyla ilk sırada yer alırken, aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) Partisi yüzde 20 oyla ikinci, Başbakan Olaf Scholz'un Sosyal Demokrat Partisi (SPD) ise yüzde 16 oyla üçüncü sırada çıktı.

Bir önceki seçimde Almanya haritasının yarısına yakınını kırmızıya boyayan SPD, bu seçimde neredeyse hiçbir bölgede birinci olamadığı için haritadan adeta silindi.

İlk sonuçların gelmesiyle birlikte CDU merkezinde büyük bir coşku yaşanırken partinin lideri Friedrich Merz'in konuşmasının ardından partililer seçim zaferini bolca bira ve şarapla kutladı.

CDU merkezinde konuştuğumuz ve 52 yıldır Almanya'da yaşayan deneyimli gazeteci Ahmet Külahçı, SPD'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en düşük oy oranını aldığına dikkat çekerek "Bu hale düşmesi SPD açısından çok acı verici, çok dramatik bir durumdur" diyor.

Ahmet Külahçı, aşırı sağcı AfD'nin rekor oy oranını ise "Almanya'da demokrasi için gerçek bir tehlike" olarak niteliyor.

Külahçı'ya göre AfD'nin yükselişinin önünü kesmek için yeni hükümetin sağduyulu politikalar üretip "Almanya'yı pandemi öncesi döneme" döndürmesi gerekecek.

Fakat enflasyon ve düzensiz göçün önlenmesi konularındaki vaatler yerine getirilemezse, Külahçı'ya göre AfD'nin daha da güçlenmesi mümkün:

"Aksi takdirde AfD bildiği yoldan gitmeye devam edip İslam düşmanlığını da, Yahudi düşmanlığını da, ırkçılığı da körükleyecektir ve buna paralel olarak da göçmen kökenlilere dönük saldırılar artacaktır endişesindeyim ben."

'Gidecek yerim olsa giderim'

CDU merkezinin ardından bir sonraki durağımız, seçim sonuçlarının çok sayıda kişinin birlikte izlediği Bavul Cafe'ydi. Burada konuştuğumuz Suna Arslan, seçim sonuçları nedeniyle çok üzgün olduğunu söylüyor.

46 yaşındaki Arslan "Burada doğup büyümüş bir insan olarak hâlâ buranın bir parçası olmadığımızı, istenmediğimizi görüyoruz" diyor ve aşırı sağın yükselişinin günlük hayatını çok etkilediğini aktarıyor:

"Ben ilkokul öğretmeniyim. Eskiden burada sağcılar ırkçılık söylemlerini gizlice yaparlardı. Şimdi çok ney bir şekilde, hiç gizlemden yapıyorlar."

Karşılaştıkları ırkçılık ve ayrımcılıkları şikayet ettiklerinde ise üstünün örtüldüğünü ve sistematik bir şekilde bu kişilerin korunduğunu anlatıyor:

"Almanya'yı iyi şeyler beklediğini zannetmiyorum açıkçası.

"Öyle bir noktadayım ki aslında şu anda gidecek yerim olsa giderim, o durumdayım."

Türkiye'ye gitmenin kendisi için bir seçenek olup olmadığını sorduğumuzda ise "Türkiye baktığımda şu an çok gidilecek bir yer gibi durmuyor" diyor:

"Gönlümde var ama oradaki siyasi duruma baktığımda da çok iç açıcı değil. Dünya çok iç açıcı durumda değil."

'Irkçı zihniyet hortladı, geriye döndürmek zor olacak'

Seçim gecesi bir diğer durağımızsa Berlin-Brandenburg Türk Topluluğu (TBB) merkeziydi. Burada da çok sayıda kişi seçim sonuçlarını birlikte takip etmek için buluşmuştu.

1969 Berlin doğumlu Ayşe Demir, her beş kişiden birinin AfD'ye oy vermesini "kaygı verici bir durum" diye niteliyor.

CDU'nun da AfD'nin söylemini kopyalayarak göçmenlik ve güvenlik üzerine propaganda yaptığını aktaran Demir "Bu da tabii ki biz göçmenler açısından çok olumsuz bir gelişme" diyor:

"AfD gibi ırkçı bir zihniyet hortladı ve bunu geriye döndürmek biraz zor olacak gibi."

Aşırı sağın yükselişinin günlük hayatı da etkilediğini, TBB'de ırkçılığa karşı kurdukları telefon hattına başvuruların arttığını, eskiden anonim olarak gönderilen ırkçı hakaret ve tehdit e-postalarının artık açık isimlerle geldiğini anlatan Demir, "Bu AfD'nin yarattığı havadan kaynaklanıyor. İnsanlar artık ırkçı zihniyetlerini çok daha rahat sergileyebiliyor" diyor.

Seçimde bir diğer dikkat çeken veri de sandığa katılım oranıydı. Yüzde 82'yi aşan katılım oranı, 1990'dan bu yana en yüksek oran oldu.

Demir, bunda AfD tehdidine karşı daha fazla kişinin sandığa gitmesinin etkili olduğunu, kendilerinin de seçim öncesi Türkiye kökenli göçmenlerin sandığa katılımını artırmak için çalıştıklarını ve önceki seçimlerde Türkler arasında yüzde 20'lerde olan katılım oranının bu seçimde yüzde 40'a çıkmış olabileceğini söylüyor.

Geçen yıl getirilen çifte vatandaşlık hakkının yeni hükümetle kaldırılması en büyük endişelerden biri.

CDU seçim döneminde bunu vadetse de seçimden sonra koalisyon ortağı olması beklenen ve bu yasayı geçiren SPD'nin buna yanaşması beklenmiyor.

CDU, seçimden önce AfD ile koalisyon hükümeti kurmama sözü vermişti.

AfD ile koalisyon endişesi

Fakat 1983'ten beri Almanya'da yaşayan 65 yaşındaki Remzi Uyguner, bunun değişebileceğinden korktuğunu söylüyor:

"Her ne kadar CDU böyle bir koalisyona girmeyeceğini söylese de koalisyon görüşmeleri sırasında bunu SPD'ye karşı koz olarak kullanacaktır ve bundan 2-3 hafta önce mecliste bir oylama sırasında yaptıkları gibi 'Benim şartlarımı kabul etmezseniz AfD ile de bir imkan var' kozunu öne sürebilecektir.

"Şu anda bu imkansız olarak görülüyor ama parti programlarına baktığımız zaman AfD ile CDU'nun parti programları birbiriyle çakışıyor. O yüzden tabandan da 'her beş kişiden bunları seçmiş, bir şans verelim' diye bir baskı gelirse, ki gelecektir, böyle bir koalisyonun bu dönemde de olabileceği korkusunu yaşıyorum."

'Tamamen bir yabancı düşmanlığı var piyasada'

Son olarak Berlin'de Türkiye kökenli nüfusun en yoğun olduğu yerlerden Kreuzberg'e gidiyoruz.

Burada bir dönerci işleten ve 1979'dan beri Almanya'da yaşayan Vesfettin Sezgin, seçim sonuçlarına dair hislerini sorduğumuzda "Biraz burukluk var AfD'den dolayı. Çok yüksek bir sonuç geldi" diyor:

"Onların ilkeleri biraz farklı, bakalım yabancılar için ne olacak."

Sezgin, göçmenlerin geldikleri ülkelere geri gönderilme ihtimalinden endişe duyduğunu söylüyor:

"Göçmenleri bir anda gönderemezler ama önce ilticacılardan başlayabilirler."

Aşırı sağın yükselişinin günlük hayatında doğrudan bir etkisini görmediğini anlatan Sezgin, yine de endişe duyduğunu belirtiyor:

"Tamamen bir yabancı düşmanlığı piyasada. Arkadaş, niye yabancı düşmanlığı olsun, burası bir göç ülkesi.

"Biz 1960'tan beri buradayız. İsteyenleri gönderirseniz tamam ama zoraki göndermeniz hoş bir şey olmaz."

Almanya'da aşırı sağcıların geçmiş yıllarda Solingen ve Hanau gibi kentlerdeki ırkçı saldırılarında çok sayıda göçmen hayatını kaybetmişti.

Sezgin, o saldırılar yaşanırken AfD'nin oy oranının daha düşük olduğunu hatırlatıp, bundan sonra da benzer saldırılar yaşanabileceğine dair endişe duyduğunu ekliyor.

Almanya'daki göçmenlerin seçim sonrasında korktukları bu senaryoların gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini ise zaman gösterecek.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir