T24 Dış Haberler
Almanya'da seçmenler arasında giderek daha fazla destek alan aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD), Avrupa Parlamentosu üyesi Maximilian Krah'ı gelecek yıl yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri için baş aday olarak seçmişti.
ABD merkezli The Washington Post'un Loveday Morris ve Kate Brady imzalı analizine göre; aşırı sağ uzmanları, 2024 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde partiyi temsil etmek üzere baş aday olarak seçilmesinin AfD'nin artan radikalleşmesinin bir başka işareti olduğunu savunuyor.
Son aylarda AfD, muhalefetteki Hristiyan Demokratlar'dan (CDU) sonra ülkedeki en güçlü ikinci siyasi güç haline geldi ve yüzde 21'lik oy oranıyla ülkenin liberal iktidar koalisyonunun tüm üyelerinin önünde yer aldı.
Analistlerin, partinin 'etno-milliyetçi' kanadı olarak tanımladıkları kanattan gelen Krah, Onur Ayı'nı "iğrenç" olarak nitelendirdi, göçmenlerin sınır dışı edilmesini savundu ve konuşmasını beyaz ırkçı komplo teorilerine göndermelerle süsledi. 46 yaşındaki Krah, partisi AfD için "Ne istediğimiz ve ne düşündüğümüz konusunda daha net hale geldik. Daha çok Trumpvari bir iletişim tarzımız var" ifadelerini kullandı.
Alman siyaset bilimci Wolfgang Merkel, AfD'nin "ileri bir radikalleşme" sürecinde olduğunu ve Avrupa'daki diğer aşırı sağcı partilere kıyasla "çok çok sağda" olduğunu söyledi. Merkel, "Şu ana kadar garip olan şey, bu radikalleşmenin seçmen anketlerinde cezalandırılmamış olması" dedi.
AfD, Avrupa'daki diğer aşırı sağcı partilerden farklılaşıyor
Avrupa Birliği düzeyinde, Macaristan'ın aşırı sağcı Başbakanı Viktor Orban bile geçen yıl "iyi uluslararası ilişkiler uğruna AfD ile ilişkileri feda etmek zorunda kaldığını" söylerken, aşırı sağcı İtalyan siyasetçi Matteo Salvini daha merkezci müttefikler aradığını belirtti.
Uzmanlara göre, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin partisi İtalya'nın Kardeşleri de dahil olmak üzere Avrupa'daki diğer aşırı sağcı partiler tonlarını düşürüp merkeze yaklaşırken AfD ayrı bir yerde duruyor.
TikTok kanalında Alman erkeklerine flört tavsiyeleri de veren Krah, bir konuşmasında "Uzmanlar bize her zaman daha iyi seçim sonuçları almak istiyorsak pozisyonlarımızdan vazgeçmemiz gerektiğini, daha merkezci bir parti olmamız gerektiğini söylüyor. Biz dinleyicilerimizin istediğini soran ve ona göre şarkı söyleyen bir şarkıcı değiliz. Bizim net bir ideolojimiz var" diyerek merkeze yaklaşan politikalara soğuk baktıklarını anlattı.
Münster Üniversitesi'nden siyaset bilimci Benjamin Höhne, "AfD açıkça radikalleşiyor, oysa diğer Avrupalı popülist partiler tam tersini yapıyor. Aşırı uçlarda bir çekirdekleri var ama parti içinde normal bir görüntü vermeye çalışıyorlar. Ama Almanya'da öyle değil. Yine de işlerine geliyor" değerlendirmesinde bulundu.
Leipzig Üniversitesi'nde aşırı sağcılık üzerine araştırmalar yapan Johannes Kiess, zirvenin ve Krah'ın aday gösterilmesinin AfD'nin Avrupa Birliği karşıtı bir parti olduğu ilk dönemlerinden beri "açıkça aşırı sağcı bir partiye" dönüşümünü tamamladığını söyledi.
Krah: Almanya dünyada hak ettiği yeri geri almalı
Krah, partinin daha aşırı hale geldiği ve kendisinin partinin sağ kanadında olduğu fikrini reddediyor. Fakat aynı zamanda mültecilerin "yeniden göçü"nü ya da etkili bir şekilde sınır dışı edilmesini benimsiyor ve "büyük değişim teorisi"ni savunuyor.
Göçmenlerin Almanların yerini aldığı fikrinin bir komplo teorisinden ziyade durumun "bir açıklaması" olduğunu iddia eden Krah, Almanya'nın dünyadaki hak ettiği yeri geri alması gerektiğini ifade ettiği mesajlar veriyor.
Krah, "Almanya krizde olan bir ülke ve bu sadece ekonomik bir kriz değil. Bu aynı zamanda bir kimlik krizi. Almanların kendi babaları ve dedeleriyle gurur duymayı unuttukları bir kriz bu" diyor.
"AfD'nin yükselişi protesto oylarına bağlı"
AfD'nin anketlerdeki rekor seviyedeki konumu, Başbakan Olaf Scholz'un liderliğindeki üç partili koalisyondan duyulan memnuniyetsizliğe bağlanıyor. Ayrıca, Avrupa çapında popülistleri güçlendiren pandemi ve Ukrayna'daki savaş da dahil olmak üzere çok sayıda krizin de bu yükselişe eşlik ettiği söyleniyor.
Ancak analistler partinin yükselişinin çoğunu protesto oylarına bağlıyor. Siyaset bilimci Merkel, anketlerde seçmenlerin, memnuniyetsizliklerini "risksiz" bir şekilde en radikal siyasi oluşuma oy vererek ifade edebildiklerini söyledi. Merkel, partiye oy vereceğini söyleyenlerin yaklaşık yarısının protesto seçmeni olduğunu tahmin ediyor.
Avrupa seçimlerine sadece dokuz ay kalmışken ve Almanya'nın doğusundaki Brandenburg, Saksonya ve Thüringen eyaletlerinde AfD'nin oy oranı ulusal ortalamanın yaklaşık 10 puan üzerinde.
Analist Höhne, yavaş ekonominin ve yüksek enflasyonun devam etmesinin AfD'ye yardımcı olabileceğini savunarak "İnsanlar evlerini ve arabalarını satın alabildiklerinde ve tatile gidebildiklerinde demokrasiyi desteklemek daha kolay oluyor" dedi.