10 yazar ve yöneticinin tutuklanmasının ardından Şişli’deki Cumhuriyet gazetesinin binasına destek ziyaretleri dün de devam etti. Ziyarete gelen Alman Sosyal Demokrat Partisi üyeleri "İfade özgürlüğü ve özgür medya demokrasinin vazgeçilmezleridir. Cumhuriyet’e yapılan baskıyı kınıyoruz. Cumhuriyet gazetesinin tutuklanan yazar ve yöneticilerinin bir an önce serbest bırakılması tek dileğimiz" dediler.
Cumhuriyet'in haberine göre, operasyonun 20. gününde de Şişli’deki binaya çok sayıda siyasi ve aydın destek ziyaretinde bulundu. Alman Sosyal Demokrat Partisi üyeleri Ulrich Maurer, Karin Evers Meyer, Stefan Studt, Felix Schmidt, Marc Angel, Heinrich Meyer, Bridgritte Radke, Harald Berwanger, Kerstin Schulthei, Ulla Schmidt yazarlarımızdan Aydın Engin ile görüşerek dayanışma duygularını iletti. Alman Federal Parlamentosu Başkan Vekili Ulla Schmidt, yaptığı açıklamada “İfade özgürlüğü ve özgür medya demokrasinin vazgeçilmezleridir. Bu nedenle gelişmeleri izlediğimizi göstermek için buraya geldik. Kapıların kapanmamasını arzu ediyoruz” dedi.
"Baskıyı kınıyoruz"
Gazeteye destek ziyaretinde bulunan Kepirtepe Köy Enstitüsü’nden bir grup ise “Cumhuriyet’in yanındayız” mesajını verdi. Kepirtepe Köy Enstitüsü’nden Raif Özdilek, grup adına yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “İstanbul’da yaşayan Kepirtepeliler olarak Cumhuriyet’e destek olmak için buradayız. Ben sıkı bir Cumhuriyet okuruyum, yurtdışında olduğum zamanlarda bile Cumhuriyet’i oraya getirtirdim. Cumhuriyet’e yapılan baskıyı kınıyoruz. Aynı zamanda basın özgürlüğümüzden yana tavrımızı göstermek için buraya geldik.”
"Birbirimize ses vermeliyiz"
Gazete ile dayanışmak için meslek örgütleri tarafından başlatılan “Haber Nöbeti”ni dün gazeteciler Fehim Taştekin ve Pınar Dağ devraldı.
“Bu süreçte birbirimize ses vermezsek, teker teker hepimizin sesi kısılacak” diyen Fehim Taştekin “Kendi geleceğimiz için, ülkenin geleceği için, ülkenin karartılmaması için Cumhuriyet’e ve diğer kapatılan yayın organlarına sahip çıkmamız gerekiyor. Bu bir ihtiyacın ötesine geçti, varolmak için son derece zorunluluk haline gelen bir ödev oldu. Şu süreçleri yaşadık; Kürt’ün sesi kısıldığı zaman Türk’ün sustuğu, Alevinin sesi kısıldığı zaman Sünninin sustuğu, tam da iktidarın arzuladığı bir duyarsızlık ortamı yaşadık” dedi. Tutuklamaların siyasi olduğunu dile getiren Pınar Dağ ise “Herkesin biraz daha duyarlı olmasını istiyorum” diye konuştu.