Londra'daki Alman – Britanya Sanayi ve Ticaret Odası (AHK) Avrupa Birliği (AB) referandumundan bir gün sonra üyelerine ‘soğukkanlı olmalarını' tavsiye etti. Oda'nın bildirisinde, referandumun Britanya ve Avrupa Birliği üzerindeki siyasi ve ekonomik etkilerini kontrol altında tutabilmek için Manş Denizi'nin her iki yakasında da karşılıklı anlayışa ihtiyaç olduğu belirtilmekteydi. Devamla Britanya AB üyesi olsa da olmasa da bütün Avrupalıların aynı siyasi ve ekonomik kaderi paylaştıklarına işaret edilmekteydi. Ama geleceğin nasıl olacağını kimse bilemiyor.
AHK Britanyalıların pragmacı olduklarını ve Brexit kampanyasına öncülük edenlerin büyük bölümünün de Birleşik Krallığın siyasi ve ekonomik bakımlardan Avrupa ile sıkı bağlarını koruyabilmesini sağlayacak orta vadeli çözümlere varılabileceğine inandığı, görüşünde.
En ideali ve en kötüsü
Londra'daki Dış Ticaret Odası'nın başkanı Ulrich Hoppe Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada ‘yumuşak çıkışı' nasıl tasavvur ettiklerini şöyle özetledi: “En ideali, mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımını garanti eden bir ortaklık anlaşmasına varılması olur.”
Ancak oda başkanı işgücünün serbest dolaşımının AB'den ayrılmayı isteyenleri rahatsız ettiğini de biliyor. Hoppe, “Bazı kısıtlamaların olacağı malum. Ama umarım küresel faaliyet gösteren şirketler açısından esneklik gösterilmesi çok önemlidir”, dedi.
Ulrich Hoppe, Brexit taraftarlarının talep ettikleri gibi sadece Dünya Ticaret Antlaşması kurallarının geçerli kalmasının felaket olacağını düşünüyor. Dış Ticaret Odası başkanı bu kuralların Avrupa'nın birliği ile Alman ve İngiliz şirketleri arasındaki kenetlenme açısından sakıncalı olacağını belirtti.
Hoppe Büyük Britanya'ya ihracat yapan şirketler için kısa vadede çalışma şartlarının değişmeyeceğini çünkü çıkış görüşmeleri tamamlanana kadar Britanya'nın AB üyeliğinin devam edeceğini söyledi.
Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği de iki ila beş yıl sürmesi beklenen geçiş döneminde Alman şirketleri açısından her şeyin aynı kalacağı görüşünde.
Uzakdoğu'nun uyarıları
Japonya gibi dünya ekonomisinin diğer devleri de ‘keşke Britanya AB'den ayrılmasa' diyor. Japonya Başbakanı Şinzzo Abe mayıs ayı başlarında Londra'ya yaptığı ziyaret sırasında, “AB'den ayrılması Britanya'nın Japon şirketleri açısından yatırım yeri olma cazibesini azaltır”, demişti.
Britanya Başbakanı David Cameron Japon şirketlerinin ülkelerinde 46 milyar Euro'luk yatırım yaptığını açıklamıştı. En fazla yatırım yapan Japon şirketlerinin başında Nissan, Honda ve Hitachi geliyor.
Japonlar gibi Alman şirketlerinin de Britanya otomotivciliğinde yüksek sermayesi bulunuyor. Bergisch Gladbach İktisadi Yüksek Okulu öğretim üyesi Profesör Stefan Bratzel'e göre Nissan ve BMW gibi Birleşik Krallıkta büyük yatırım yapan şirketler Brexit'ten olumsuz etkilenecek. Bratzel Britanya'daki üretim kapasitesinin AB ülkeleri açısından cazibesini kaybedeceğini ve otomotiv sanayinin Britanya'dan çekilmeye başlayabileceğini söyledi.
Alman BMW şirketi geçen yıl Britanya'da imal ettiği 200 bin Mini'nin yarısını AB ülkelerinde sattı. 2015'te Britanya'da Nissan ile Hindistan'ın Tata tröstü tarafından satın alınan Jaguar ve Land Rover 500 bin, Toyota 190 bin ve bir GM kuruluşu olan Opel-Vauxhall 140 bin motorlu araç imal etmişti.
Güvensizlik yüzünden otomotivciler ve tedarikçi şirketler Brrexit'in maliyet artışına yol açabileceği endişesiyle yatırım yapmaktan çekiniyor. Stefan Bratzel yabancı şirketlerin üretim tesislerini kıta Avrupa'sına kaydırmasının mümkün olduğunu ve Britanya'yı taklit etmeye meyilli üyelerin gözünü korkutmak isteyen AB ile Londra arasındaki ayrılık pazarlığının uzun ve zahmetli geçebileceğini söyledi.
Kırtasiyeciliğin dönüşü
Kesin olan, Brexit tamamlandıktan sonra sınır aşırı ticarette bürokratik işlemlerin çığ gibi büyüyeceği. AB ile ABD Atlantik Aşırı Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nda anlaşabilirlerse ABD'den Avrupa'ya otomobil ithal etmek, Britanya'dan otomobil getirtmekten daha kolay olacak.
Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği karşılıklı gümrükler bir anlaşmayla kaldırılsa bile bürokratik işlemlerin aratacağı görüşünde. Çünkü AB ülkeleri arasında uygulanmayan gümrük kurları Britanya ile ticarette yeniden devreye girecek. Ada ile ticaret yapan bütün şirketler bir dizi belge hazırlayıp bu belgeleri gümrük noktalarında teslim etmek zorunda kalacak.