Almanya’nın iç istihbarat servisi olan Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) Başkanı Hans-Georg Maassen Berlin’deki Yabancı Gazeteciler Cemiyeti üyeleriyle sohbet toplantısında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Türk istihbarat birimlerinin, Almanya’daki Türkler üzerinde etki kurmaya çalıştığı, buna dönük "istihbarat faaliyetlerinde” bulunduğu yönündeki iddiaları yorumlayan Maassen şunları kaydetti:
“Bir taraftan Türkiye’deki gelişmelerden büyük endişe duyuyoruz. Diğer yandan, Türk azınlığa ya da Türk kökenli Alman vatandaşlarına yönelik nüfuz etme operasyonları olduğu görülen faaliyetlerden endişeliyiz. Almanya’da, Alman çıkarlarına karşı istihbarat faaliyeti niteliğinde operasyonların yürütülmesi gibi bir durumu kabul edemeyiz. Bu nedenle Türkiye gibi NATO müttefikimiz söz konusu olsa da buna karşı dururuz.”
Türk Hükümeti’nin, 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu tuttuğu ve terör örgütü ilan ettiği Fethullah Gülen yapılanmasının, Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından izlenmesi talebini değerlendiren Maassen, “Gülen hareketi Almanya’da gözlem altında değil çünkü gözlem altına alınması için yeterli dayanak noktalarına sahip değiliz” ifadelerini kullandı.
PKK’nın ise Almanya ve Avrupa tarafından terör örgütü olarak kabul edildiğini hatırlatan Maassen, “Şu anda bunun değişmesini ve başka bir değerlendirme yapılmasını gerektirecek emare yok” derken şu ilginç değerlendirmeyi aktardı:
"PKK ile ilgili Almanya’daki durumun, PKK ile güvenlik sorununun, Türkiye’deki gelişmelerle yakından ilintili olduğunu söylemeliyim. Birkaç yıl önce, barış süreci işlerken ve müzakereler yürütülüyorken, PKK Almanya’da nispeten daha az dikkat çekiyordu. Gerçi bağış toplamaya devam etti ama Almanya açısından, iç güvenliğine somut tehdit oluşturmadı. Ama Türkiye’de yaşanan değişimin, Türkiye’de Türk devleti ile PKK arasındaki çatışmanın Almanya’daki güvenlik durumuna da gayet tabii ki etkileri oluyor. PKK’lı aktivistler ile Türk vatandaşları arasında ihtilaflara defalarca tanık oluyoruz.”
Yeni saldırı uyarısı
Maassen, Aralık ayında Berlin’de Noel Pazarı’na düzenlenen ve 12 kişinin hayatını kaybettiği saldırı, mevcut güvenlik durumu ve terör tehditleri hakkındaki soruları da yanıtladı. “Almanya’nın IŞİD ve İslamcı teröristlerin hedefinde olduğunun bilincindeyiz” diyen Maassen çok daha çetrefil terör saldırılarıyla karşı karşıya olunduğuna işaret etti.
Kalaşnikoflu ya da bombalı intihar saldırılarının yanı sıra tek başına hareket eden, bıçak gibi basit silahlarla saldıran terör komandoları ile karşı karşıya olunduğuna dikkat çeken iç istihbarat servisi başkanı, “Olağanüstü çetrefil bir durumla karşı karşıyayız ve bu süreç halen bitmiş değil. Avrupa’da, Almanya dâhil, yeni saldırılar düzenlenebilir” uyarısında bulundu.
Maassen, Berlin saldırısının faili Anis Amri’nin Alman istihbarat ve güvenlik güçlerinin tarafından izlenmesine karşın saldırının önlenememesi ile ilgili eleştirileri de yanıtladı.
İç İstihbarat Teşkilatı Başkanı, Almanya'da bin 200’ü aşkın potansiyel tehlike oluşturabilecek radikal İslamcının bulunduğunu, bunlar arasında 584 kişinin de Alman Federal Emniyet Teşkilatı (BKA) uyarınca terör eylemi gerçekleştirmesi muhtemel kişi olarak tanımlandığı bilgisini verdi.
Anis Amri'nin de bu kişiler arasında yer aldığını söyleyen Maassen, şu noktaya dikkat çekti:
"Anis Amri de bu kişiler arasında yer alıyordu. Ancak BKA’nın bu kişinin bir saldırı yapabileceği değerlendirmesi bu kişinin gözaltına alınabileceği anlamına gelmiyor. Saldırıda bulunabilecekleri şüphesi olan kişilerin yargılanıp hapsedilebilmesi için bir suçun işlenmiş olması gerekiyor.“
Radikalleşme endişesi
Maassen'a Almanya'da güçlenen aşırı sağ ve artan radikalleşme eğilimiyle ilgili sorular da yöneltildi. Almanya ve Batı Avrupa’da, daha önce siyaseten angaje olmayan kişilerde radikalleşme eğilimi gözlemlediklerini ifade eden Hans-Georg Maassen, “Bu radikalleşme şiddet eylemlerine de yol açıyor. Sığınmacı yurtlarına saldırılarda da bunu gözlemliyoruz. Faillerinin çoğunluğu bizim tarafımızdan bilinmeyen, aşırı sağcı olarak dikkat çekmeyen kişiler. Aşırı sağcı ideolojiye bir bağı bulunmayan, aslında toplumun merkezindeki bu kişilerin radikalleşmesi bizi endişelendiriyor” dedi.
Rusya seçimlere müdahale edebilir mi?
Rusya’nın Almanya’da Eylül ayında yapılacak genel seçimlere olası müdahalesinden endişe edilip edilmediği ve önlem alınıp alınmadığı sorularına ise Maassen şu yanıtı verdi:
“Diğer ülkelerdeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. ABD’de Demokrat Parti’ye saldırı olduğunu, bilgi sızdırıldığını ve bunların seçim kampanyasında da kullanıldığı yönündeki bilgileri dikkate alıyoruz. ABD güvenlik birimleri, büyük bir ihtimalle Rus istihbarat servislerinin bundan sorumlu olduğu görüşünde. Almanya’da 2015 yılında Federal Meclis örneğinde olduğu gibi ya da partiler ve milletvekillerine yönelik siber saldırılar gerçekleşti. Delillerimiz yok ama ağırlık kazanan ve akla yatan benzer bir senaryonun Almanya için de imkân dâhilinde olabileceği yönünde. Bu nedenle hem siyasilerde hem de kamuoyunda bu tür etkide bulunma operasyonlarının Almanya’da da olabileceği konusunda farkındalık yaratmaya çalışıyoruz.”
ABD ile yakın işbirliği mesajı
Rusya’nın ABD’deki seçimlere müdahalesi ile ilgili ABD’li istihbarat birimleriyle bilgi paylaşımı olduğunu kaydeden Maassen, son yıllarda Almanya ile ABD arasında istihbarat faaliyeti alanında yaşanan gerilimlere rağmen tarafların birbirine ihtiyaç duyduğunu vurguladı.
Maassen, “ABD istihbarat birimleriyle çok iyi ilişkilerimiz var. Atlantik’in her iki yakasında da birbirimize ne kadar ihtiyaç duyduğumuz ve yaşanan olaylara rağmen birlikte çalışmak istediğimiz anlaşıldı” dedi.
Almanya ile ABD arasında Almanya Başbakanı Angela Merkel’ın ABD istihbaratı tarafından dinlenmesi ve Alman Dış İstihbarat Servisinde (BND) görevli bir ajanın ABD için casusluk yaptığının gün ışığına çıkması iki ülke arasında gerilime yol açmış, Alman hükümeti bunun üzerine ABD’nin Berlin’deki istihbarat şefini sınır dışı etmişti.
© Deutsche Welle Türkçe
Değer Akal / Berlin