Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Engin Yılmaz, Almanya'da faaliyet gösteren Deniz Feneri e.V. Derneği ile hiçbir organik ve yasal bağları bulunmadığını söyledi. Yılmaz, Almanya'da kurulu dernekten üç yıl içinde yasal prosedürler dahilinde alınan 6 milyon 940 bin Euro haricinde hiçbir şekilde para almadıklarını ifade etti. Alman Deniz Feneri e.V. derneği hakkında Alman yargısı tarafından başlatılan soruşturma sonrasında Mayıs-Ağustos 2007 tarihleri arasında 3 ay boyunca içişleri bakanlığı tarafından denetlemeden geçtiklerini belirten Yılmaz, denetim sonucunda hem Almanya'da bulunan dernek ve Kanal 7 televizyonu ile olan ilişkilerde suç unsuruna rastlanmadığını vurguladı.
Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Engin Yılmaz, Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Altan ve Muhasip Üye Avukat Mehmet Cengizle beraber, Almanya'da faaliyet gösteren Deniz Feneri e.V. derneği hakkında açılan soruşturma ile ilgili medyada yer alan iddialarla ilgili basın toplantısı düzenledi.
Yaklaşık 1 haftadır medyada yer alan haberlerde Almanya'da faaliyet gösteren Deniz Feneri e.V. hakkında Alman yargısı tarafından başlayan dava süreci ardından söz konusu dernek ile kendi dernekleri arasında kasıtlı olarak bağ kurulmaya çalışıldığını söyleyen Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Engin Yılmaz, "Almanya'da kurulu dernekle hiçbir organik ve yasal bağımız yoktur. Yapılan bütün yayın ve haberlerde, bütün uyarılarımıza rağmen, logo ve görüntülerimiz kasıtlı olarak kullanıldı. Kamuoyu önündeki itibarımız planlı ve bilinçli bir şekilde karalandı. Bu linç girişimine sebep olan ve katkıda bulunan kişi ve kuruluşları her türlü yasal hakkımızı saklı tutuyor ve adım atmak için yargı sürecinin tamamlanmasını bekliyoruz." dedi.
Yaptıkları başarılı çalışmalar sonrasında Almanya'da kurulu Deniz Feneri e.V. derneği gibi pek çok ülkede kendilerini taklit eden kurum olduğunu söyleyen Yılmaz, "Sadece Almanya'da değil Türkiye'de ve pek çok coğrafyada derneğimizin adını taklit eden kurumlar ortaya çıktı. Bu başarılı olmuş her markanın kaderidir. Adımızı kullanan bu oluşumları ya çatımız altına alma yoluna gittik, ya da isimleri değiştirmemeleri halinde deniz fenerini koruyacağımızı söyledik. Bu alman derneğine de aynı uyarı yapılmıştır. Bu gün bir kez daha açık net belirtmek istiyorum. Bu alman derneği ile aramızda hiçbir resmi ve hukuki bağ bulunmamaktadır." ifadesini kullandı.
Alman yargısı tarafından başlatılan soruşturma sonrasında Türkiye'de de kendilerinin içişleri bakanlığı tarafından Mayıs-Ağustos 2007 tarihleri arasında 3 ay boyunca denetime tabi tutulduğunu dile getiren Yılmaz, denetim sonucunda Almanya'da bulunan dernek ve Kanal 7 Televizyonu ile olan ilişkilerde suç unsuruna rastlanmadığının tespit edildiğini belirtti.
Almanya'daki dernek hakkında soruşturmanın açılmasının ardından Alman milletvekillerinin da aralarında bulunduğu bir grubun derneği ziyaret ettiğini ve son derece olumlu izlenimlerle ayrıldığını aktaran Yılmaz, isteyen herkese kapılarının açık olduğunu ifade etti.
Medyada yer alan Alman yargısı tarafından hakkında dava açılan Alman Deniz Feneri Derneği'nden yasal olmayan yollardan para aldıkları iddiasının gerçeği yansıtmadığını savunan Engin Yılmaz, "Deniz Feneri olarak gerekli yasal prosedürler çerçevesinde, Deniz Feneri e.V. adındaki dernekten üç yıl içinde toplam 6 milyon 940 bin Euro bağışı tamamen yasal prosedürlerle ve bankalar yoluyla kayıt altında kabul etmiştir. Bu bağış nedeniyle derneğimizin suçlanmasını art niyetli bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz. Zira derneğimizin aynı yasal çerçevede yurt dışındaki başka kuruluşlardan da bağış kabul etmiş, hatta AB fonlarından da kaynak kullanmıştır."
-"KANAL 7 İLE OLAN İLİŞKİMİZ PROFESYONEL BİR İLİŞKİDİR"-
Kanal 7 televizyonu ile olan ilişkileri hakkında çıkan iddialara da değinen Yılmaz, bu kanal ile olan tüm ilişkilerin profesyonel bir şekilde yürütüldüğünü aktardı. Kanal 7 televizyonunun Deniz Feneri Programı'nın başladığı günden bu yana hiçbir kar etmemesine rağmen sosyal sorumluluk yaklaşımı ile programı yayından kaldırmadığına dikkat çeken Yılmaz, "Bu sosyal sorumluluk anlayışının Kanal 7 ile sınırlı olmadığını biliyoruz ve bizi ağırlamaya hazır olan tüm kanallar ile görüşmeye hazırız. Bu programı daha ileri götürecek imkan ve güce sahip ola tüm medya kuruluşları ile görüşmeye hazırız. Kanal 7 ile olan profesyonel ilişkimiz tüm televizyon kanalları ile kurmaya hazırız." şeklinde konuştu.
Yılmaz açıklamalarının ardından basın mensuplarının konuyla ilgili sorularını cevapladı. Basın mensuplarının "Konuşmanız içinde söz konusu Alman derneğini isminizi kullandığı konusunda uyardığınızı açıkladınız. Ne zaman uyardınız ve bunu yazılı olarak görebilir miyiz?" şeklindeki sorusu üzerine Yılmaz, "Başından beri uyardık. Ben dernek kurulduktan beri sözlü olarak hepsini uyardım." ifadesini kullandı.
Basın mensuplarının "tam olarak tarih verebilir misiniz?" şeklindeki sorusu üzerine Yılmaz, "1999-2000 yıllarında olabilir" cevabını verdi. Bir basın mensubunun "2000 yılında uyardığınızı söylüyorsunuz ama dernek 2002 yılında kurulmuştu" sözleri üzerine "Hayır. Siz gayet araştırmacı bir gazetecisiniz. Araştırırsanız tüzüğünde görürsünüz." cevabını verdi.
Bir basın mensubunun, "Özellikle Avrupa'da marka koruma kanunları çok ileri düzeyde. Siz Almanya'da ve diğer ülkelerde markanızı korumak için herhangi bir başvuruda bulundunuz mu?" şeklindeki sorusuna cevap veren Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Altan, "Hem Türkiye'de hem de dünyada tıpa tıp aynı ismi kullanmadığınız zaman markanızı koruma şansınız maalesef yok. Logolarımız aynı değil. Bunlara hassasiyetle dikkat etmenizi rica ediyorum." cevabını verdi.