Stuttgarter Zeitung'un Türkiye ekonomisini konu alan yorumunda hükümetin krizle mücadelede aldığı tedbirlerin yatırımcıyı ikna etmeye yetmediği belirtiliyor:
"Hükümet Türkiye'ye ilgi duyan yatırımcıyı cezbedebilmek için bazı adımları atabilir. Ancak piyasaların beklediği hukuk devletinin güçlendirilmesi ve hükümetin denetlenebilmesi gibi reformlar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidar çıkarlarına ters düşüyor. Problem de buradan kaynaklanıyor. Türkiye'nin paraya ihtiyacı var ama Erdoğan yatırımcının şartlarını yerine getirmeye gönüllü değil. Yabancı uzmanların direktifleri doğrultusunda hareket etmek istemediği için de Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) yardım istemeye yanaşmıyor.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung Irak ve Suriye'deki siyasi gelişmeleri mercek altına alıyor:
"Suriye ve Irak'ın devlet olma özelliğine terör milisi IŞİD'den gelen tehdit uluslararası koalisyonun da yardımıyla savuşturulmuş sayılır. Ancak her iki ülke de tam anlamıyla devletleşebilmiş sayılmaz. Esad Suriye'de acımasız hâkimiyetini sağlamlaştırma yolunda ilerlese de ülke çoktan yabancı güçlerin elinde oyuncak oldu. Mayıs ayında genel seçimlerin yapıldığı Irak halâ hükümete kavuşamadı. Şii ve Sünni bloklar arasındaki çatışma tehlikesiyle birlikte sosyal gerginlikler de artıyor. Bir yıl önce kuzeydeki Kürt bölgesinin Irak'tan ayrılması gündeme gelmişti. İç kutuplaşma 2014 yılında da IŞİD'in ilerleyişini kolaylaştırmıştı.”
Braunschweiger Zeitung sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinin Almanya'nın doğu eyaletlerindeki yükselişine şu satırları ayırmış:
"Doğuda alınan seçim sonuçlarına dikta döneminden kalma gerilik gerekçe gösterilirdi. Almanya Demokratik Cumhuriyeti tarihe karışalı çok olduğu için bu argüman artık inandırıcı gelmiyor. Bunun tersi olsa ve bütün demokratlar Doğu Almanya'daki trende göre hareket etse ne olurdu? Geleneksel ve önemli partilerin kendilerini kavrayışları ve protestocuların, değişken seçmenlerin ve radikallerle flört edenlerin hâkim olduğu altı partili oynak bir sistemde tutarlı hükümet nasıl kurulurdu, sorusu üzerinde mutlaka düşünülmesi gerekir.”
Sächsische Zeitung gazetesi ana muhalefet partisi AfD'nin göçmen karşıtı Batının İslamlaşmasına Karşı Yurtsever Avrupalılar hareketi Pegida arasındaki ilişkileri şöyle yorumluyor:
"AfD'nin Saksonya eyalet teşkilatı Pegida ile omuz omuza vermemeyi kararlaştırdı. Oysa aralarındaki dayanışma çoktan tamamlandı. AfD ile Pegida'nın hedef ve söylemleri arasında fark kalmadı. AfD yönetimi bunu teslim etmekte halâ nazlanıyor. Neredeyse bütün anketler AfD'ye oy vereceğini söyleyenlerin siyasi ahlâk ve edebe metelik vermediklerini gösteriyor. Popülistleri seçmek isteyen, bu partiye zaten kabalığından ötürü ya da kabalığına rağmen oy veriyor. Popülistlerin stratejisi açısından da bu, kendilerini taklit etmek isteyenlerin bu akımı daha da güçlendirdiği anlamına geliyor.”
DW, afp, dpa/AG, BÖ
© Deutsche Welle Türkçe