Ünlü iş adamı Murat Ülker, Pegasus'un sahibi Esas Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı'yla röportaj yaptı. Galatasaraylı olan Sabancı başkan olup olmayacağını açıkladı.
Ülker'in de içinde bulunduğu Yıldız Holding'in patronu Murat Ülker, Patronlar Dünyası için Pegasus'un sahibi ve Esas Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı ile röportaj yaptı.
Ali Sabancı, röportajda çarpıcı açıklamalarda bulunurken, Galatasaray'la ilgili de konuştu.
Sabancı'nın sözlerinden öne çıkan bölümler şöyle:
Sabancı Holding'den nasıl ayrıldı?
Ali Sabancı, Nisan 2004'te hayatını kaybeden eski Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı ile vefatından bir ay önce aralarında geçen diyaloğu şöyle anlattı:
- Sene 2004 ve 36 yaşımdayım. Bir mart ayı idi, karar verdim Sabancı Holding’den ayrılacağım. Önce eşimle konuştum. O zaman stratejinin başındaydım ve CEO’ya raporluyordum. Babam Londra’da yaşıyordu o dönem. Konuşmak için Sakıp Amcama gittim… Sakıp amcama “ben gidiyorum” dedim, rahmetli de beni çok sever oğlu gibi görürdü, hep hissettirdi. Benziyoruz da biraz onunla tip olarak. Ben gidiyorum dediğimde hakikaten tatile gidiyorum sandı. “Nereye” dedi. Ayrıldığımı açıkladım ben de. Hemen, “ne yanlış gidiyor söyle düzelttireyim,” dedi. Bu çok onur verici bir laf ama aynı zamanda çok yanlış da bir laf. Neden yanlış olduğunu söyleyeyim; benim gibi 10 tane kuzen var, her defasında biri ayrılıyorum diye geldiğinde bunu derse, olmaz, bu kurumsallık değildir. Ben de kendisine “izin verirseniz ayrılayım, yeğeniniz olarak konuşalım” dedim. Çünkü oradayken konuşursam pazarlık yapıyor gibi olacaktı. “Risk almıyor musun?” dedi bana, “evet amca alıyorum” dedim. “Şoförün, asistanın, odan, düzenin var” dedi. “36 yaşımdayım, param, eğitimim var. Bu yaşımda denemezsem ne zaman yapacağım. Ama ben ayrılayım sonra da size bu noktaya nasıl geldi anlatayım,” dedim. Sakıp amcam soranlara da, “Bilmiyorum bana sonra anlatacak.” demiş. Bizim şirketimizde meritokrasi, liyakat yoktu. Şu Mehmet Bey, “iyi adam mıdır” diye sor. “Her yıl kar ediyor” filan, hepsinin yanıtı, “mükemmel adam, ama iyi bir ikinci adam”; çok insan vardı çünkü.
Soru: Havacılık gibi stratejik bir sektöre girdiğiniz yıllarda Aydın Doğan medya grubu Türkiye’nin gündemini belirliyordu. Aydın Doğan’ın damadı olman işlerinizi nasıl etkiledi?
-Beni biraz Doğan grubunda olarak da değerlendiriyorlardı. Medya ve siyasetin ahenk içinde olmadığı dönemler vardı. Aydın Doğan’ın damadı olduğum için de bazen işlerim yavaşlıyordu. İnsanlar dışarıdan baktığında her şeyin içinde bir komplo görüyordu. Oysa ben Doğan grubunda içeride ne yapıyorlar 15-20 yıl boyunca hiç bilmedim. Dışarıdan bakan bunu anlamıyor, her gece aynı yatağı paylaşıyorsun nasıl hiç etkin olmuyor, onu yönlendirmiyorsun… Anlayamazlardı, sen mi yazdırdın bunu derlerdi. Bense ailemle iş konuşmamayı tercih ediyorum. Evlilik başlı başına zor komplike bir şey, öyle günler oldu ki mesela, yemekte konu işe geldiğinde ben telefonum çalıyormuş gibi yapıp dışarı çıkardım. Hem ben bilmeyeyim, biri bana biliyordun demesin, hem de bir şey olur dışarıdan bir şey duyulur, bunu sen de masada duymuştun olmasın diye.
Soru: Şu anda Türkiye ekonomisinin mevcut durumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Zorlukları aşıyor muyuz? Daha fazla neler yapılabilir? Türkiye’de yatırım iklimi nasıl değişir? Türkiye daha fazla yatırımcıyı nasıl çeker? Türkiye’nin kendisine nasıl bir öykü yazmalı ki, ekonomik sorunlarını aşabilsin?
- Türkiye ekonomisinin mevcut durumu, küresel ve yerel dinamiklerin etkisiyle oldukça karmaşık ve dalgalı bir süreçten geçiyor. Döviz kuru dalgalanmaları, yüksek enflasyon ve faiz oranları gibi zorluklar, iş dünyası ve yatırımcılar üzerinde baskı yaratıyor. Ancak Türkiye’nin güçlü bir ekonomik potansiyele sahip olduğunu unutmamak gerekir. Genç ve dinamik nüfusumuz, stratejik coğrafi konumumuz ve girişimcilik ekosistemimiz, bu zorlukları aşmamızda önemli avantajlar sunuyor. Zorluklar karşısında yapılan bazı adımlar olumlu olmakla birlikte, bu sürecin daha dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Makroekonomik istikrarı sağlamak ve piyasalarda güven oluşturmak, zorlukların aşılmasında kritik öneme sahip. Ancak enflasyonu kontrol altına almak, üretimi artırmak ve yapısal reformları hayata geçirmek gibi konularda daha cesur adımlara ihtiyacımız var. Daha fazla neler yapılabileceğine baktığımızda; enflasyonu kontrol altına almak ve döviz kuru oynaklığını azaltmak, hem iş dünyası hem de yatırımcılar için öngörülebilir bir ortam yaratır. Para ve maliye politikalarının uyum içinde çalışması gerekiyor. Türkiye’nin ihracat gelirlerini artırmak ve ithalat bağımlılığını azaltmak için teknoloji, yenilikçi üretim ve yüksek katma değerli sektörlere odaklanması şart. Özellikle dijital teknoloji, sağlık, yenilenebilir enerji ve tarım teknolojileri gibi alanlarda büyüme fırsatları var.
Soru: İyi bir Galatasaraylısın. Galatasaray’a Başkan olmaya niyetin var mı? Pegasus’un renkleri oradan mı?
Evet, sıkı bir Galatasaraylıyım ve bu kulübe olan sevgim her zaman özel bir yerde duruyor. Ancak Galatasaray Başkanlığı gibi bir hedefim yok. Kulüp yönetimi, büyük bir sorumluluk ve çok ciddi bir mesai gerektiriyor. Şu an için enerjimi iş hayatıma ve diğer projelere odaklamış durumdayım. Tabii, bir Galatasaray taraftarı olarak kulübü her zaman desteklemek ve başarılarını görmek beni fazlasıyla mutlu ediyor. Pegasus’un renklerine gelirsek, HAYIR! Biz Pegasus’u aldığımızda renkleri buydu. Ama muhteşem bir tesadüf değil mi? (Patronlar Dünyası)