Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç, “AKP’yi eleştirirken neden Fethullah Gülen cemaatini de eleştirmediği” yönünde gelen sorulara, “Hizmet hareketi tam boğazı kesilmek üzere sunak taşına yatırılmışken “Sen zaten şu şu hataları yaptın” demek ulusal ve küresel ilahlara kurban sunan kasaplara yardım etmek olur” sözleri ile cevap verdi.
Bulaç, “Nasıl 2007’de AK Parti hakkında kapatma davası açıldığında “Zaten sen şu şu hataları yapmıştın, önce hesabını ver” demek kapatma davasını desteklemek idiyse, bugün de operasyona maruz kalan Hizmet’i eleştirmek aynı şeydir” ifadesini kullandı.
Ali Bulaç’ın Zaman gazetesinde “Hizmet hakkında” başlığıyla yayımlanan (7 Temmuz 2014) yazısı şöyle:
Hizmet hareketi gündemin merkezine oturmuş bulunuyor. “Yurtdışı odaklar adına hükümete karşı kumpas kurmak; devlet içinde paralel bir örgütlenmeye gitmek ve yasa dışı -aynı zamanda ahlak dışı- yollarla bilgi, belge toplayıp, gizli çekimler yapıp bunları şantaj aracı kullanmak”la suçlanıyor.
Kuşkusuz suçlamalar, mahiyetleri itibarıyla kabul edilemez fiillerdir. Ancak bugüne kadar hiçbiri somut olarak kanıtlanmadı, ikna edici delil ve belge konulamadı. Başta Hocaefendi olmak üzere Hizmet’e mensup yetkili sözcüler bunların tümünü reddettiler. Hizmet’e göre ta 2004’te hazırlanan “Cemaat’i bitirme” planı uygulanıyor. Medya ve başka kanallardan nefs-i müdafaa halinde Hizmet kendini savunuyor. Eğer “sahte delil ve belge üretilmeyecekse”, Hizmet’i suçlayanların elinde kalan tek delil Hizmet’e yakın medyanın süren muhalefeti, bağırması çağırmasıdır.
Ben söz konusu kavganın büyümemesi, Müslümanlar arasında tefrikaya yol açmaması için elimden geleni yaptım. Basiret sahibi olduğuna inandığım hocalar, yazarlar, kanaat önderleri “fitne ateşi” üzerine su ile gidip, ihtilafa İslam’ın emri “hakem sistemi”yle gidecek olsalardı mesele bu kadar büyümeyebilirdi. Yine de en büyük temennim bu badireyi ülke Müslümanları olarak en az hasarla atlatmamızdır.
“Kahırdan lütuf doğar” denmiştir. Bu dramatik olaydan herkes kendince ders çıkarmalıdır. Ben AK Partililerin gerekli dersleri çıkaracaklarına inanıyorum. Hizmet de elbette yaşadığı tecrübe üzerinde enine boyuna düşünecektir.
Bazı okuyucular AK Parti’yi eleştirirken neden Hizmet’i de eleştirmediğimi, Hizmet’in sütten çıkmış ak kaşık mı olduğunu soruyorlar. Cevap vereyim:
1) Hiçbir beşeri etkinlik hata ve yanlıştan salim değildir. Beşer şaşar! Hatadan sadece ismet sıfatına sahip peygamberler korunmuştur.
2) Bu temel ilkeye göre Hizmet’in de elbette hata ve yanlışlıkları vardır. Bugün ve bundan sonra hata ve yanlışlıklarını dikkatlice gözden geçirip gerekli dersleri çıkarırsa yoluna başarıyla devam edecektir.
3) Hizmet’in eleştiriye açık iki boyutundan söz edilebilir: Biri “dini görüşü, İslam ve hizmet anlayışı”, diğeri “sosyal ve politik tutumu.” Mesele politiktir; Hizmet’in din görüşü ayrıca tartışılır ama bu siyasetçilerin ve cahil köşe yazarlarının işi değildir. Sosyal ve politik tutumuna gelince.
4) Hizmet’e ilişkin görüşlerimi ve kısmen eleştirilerimi “Din, Kent ve Cemaat –Fethullah Gülen Örneği-” adlı kitapta (İst.-2007) dile getirdim. Görüşlerim bakidir. Bugün ise iki sebepten dolayı eleştirmiyorum: a) Ben Türkiye’de ve Ortadoğu’da “içeriden destekli uluslararası bir operasyon”un yürütülmekte olduğunu düşünüyorum. Bu operasyon İslam’ın varlığının neredeyse tamamen kamusal alandan çekilip zecri yollarla özel, marjinal ve izafi alana çekilmesini hedeflemektedir. AK Parti’de “küçük bir klik” partinin kumanda merkezinde etkin roller üstlenmiş bulunuyor. Operasyona Hizmet’ten başlandı, cemaat bir anda kendini operasyonun içinde buldu. Diğer cemaat, dini gruplar ve AK Parti de kapsam içindedir. Kısaca uluslararası güçler “Ilımlı İslam”dan vazgeçip ulusal devletler eliyle dindarlara karşı darbe operasyonları yürütüyorlar. Körfez’den Mısır’a ve Türkiye’ye genel bir süreç işliyor. b) Hizmet hareketi tam boğazı kesilmek üzere sunak taşına yatırılmışken “Sen zaten şu şu hataları yaptın” demek ulusal ve küresel ilahlara kurban sunan kasaplara yardım etmek olur. Nasıl 2007’de AK Parti hakkında kapatma davası açıldığında “Zaten sen şu şu hataları yapmıştın, önce hesabını ver” demek kapatma davasını desteklemek idiyse, bugün de operasyona maruz kalan Hizmet’i eleştirmek aynı şeydir. Ancak hafi eleştiri yapılır. Zamanı gelince cehri eleştiriler de yapılacaktır, yapılmalıdır. c) Hizmet’e verdiğim destek benim ahlaki görevimdir. Bu gazetede bana görüşlerimi anlatma fırsatı verilmiş; bu da vefa borcumdur. Aynı durumda AK Parti, Milli Görüş, Nurcu gruplar, Süleymancılar, İsmail Ağa, İskenderpaşa, Menzil veya başka grup olsaydı yine aynı desteği verirdim, nitekim her zor zamanlarında yanlarında olmuşum. Ne Hizmet’e ne AK Parti’ye zarar gelmesini isterim. Ortada vahim bir durum, apaçık bir haksızlık söz konusudur. Konuya devam edeceğiz.