06 Eylül 2023 08:47
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Altılı Masa’dan kalktığı sürecin detaylarını ilk kez anlattı. Akşener, Cumhurbaşkanı adayının konuşulduğu toplantıda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ismine karşı çıkarak CHP’nin İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarını önermesi üzerine, “Meral Hanım imzalamıyorsa imzalamasın. Biz beşimiz imzalayalım çıkalım” dediğini açıkladı.
Akşener toplantının devamında ve sonrasında yaşananları da şöyle anlattı:
“Ben de aldım dosyamı, 'o zaman size başarılar diliyorum' dedim. Denildi ki; madem bu yetkiyi aldınız. O zaman partinize Kemal Bey'i götürün. Sonuç itibariyle 'peki' dedim. Meşhur kağıdı imzaladık... Derhal arkadaşları topladım. Olanı anlattığımda arkadaşlarımız çok sert bir tavır koydular. 'Kesinlikle o masaya dönmeyeceksin' dendi. Bir arkadaşımız sadece 'bunu bu kadar sertlikte yapmayalım' dedi. Haydi söyleyeyim, Bahadır Erdem Bey. Kendi aralarında insanlar ne konuştu bilmiyorum, ama yüksek sesle konuşma bu. Sonuç itibariyle ben o konuşmayı yaptım ve gittik. Arkadaşlarımızla düzenli toplanmaya başladık. 'Sen aday ol' dediler. Neyse, 'benim adaylığım doğru değil' dedim ben arkadaşlara. Ersan Şen'le konuştuk biz, o kabul etti.
Neyse pazar gününün akşamı iki belediye başkanı bana geldiler. Bu seçenekler onlardan geldi. Ben bu iki belediye başkanının yardımcı olmasını öneren ben değilim. Onlar bana başka seçenekler de sundular. İkisini kabul ettim. Bundan Kemal Bey'in bilgisinin olduğunun ispatlanmasını istedim. Üç kişi hariç herkes bu fikri, 'kazanacak adaydan' 'kazanacak formüle geçtim' onayladı. Ertesinde biz dördümüz buluşmak üzere çıktık. Kemal Bey, ben, iki belediye başkanı... Bu iki arkadaşın icracı ve yetkili başkan yardımcılığını teyit ettik. Bundan sonrası çok vahim. Öğrendim ki masadakilerin haberi yok... Önce ben kağıdı imzalıyoruz zannettim.
Önce Temel Bey 'ne oluyor' dedi. Şaşırdım. Ali Bey 'böyle bir şey olamaz' dedi. Sonra ben en başından anlattım, teklifi benim getirmediğimi, bu teklifin CHP'den geldiğini söyledim. 'Yani bu teklif size CHP'den geldi, öyle mi?' dedi. 'Ben bir arkadaşlarımla görüşeyim' dedi, sonra geldi 'kabul etmiyorlar' dedi ve dışarıda 10 bin kişi var... Sonra Allah var ben dedim o zaman 'tamam arkadaşlar bu kalsın benim üstümde' dediğimde Davutoğlu devreye girdi ve orta yol bulundu."
Gazeteci Fatih Altaylı'ya konuşan Akşener'in açıklamaları şöyle:
Fatih Altaylı: Adayın belirleneceği gün masadan kalktınız. Ağır eleştirilere uğradınız. Partiniz oy kaybetti. Niye daha önce değil o gün kalktınız? O günlerde de ilk programı beraber yapmıştık, o günlerde biraz sansürlü konuştuğunuzu fark ettik. Bugün sansüre gerek kalmadı. Niye 10 ay masada aday konuşulmadı?
Gerçekten konuşulmadı. Ben, iki yıl evvel 3 Kasım'da bütün siyasi -daha masa da yok orta yerde - o zaman yeni kurulmuştu Fatih Erbakan'ın partisi dahil, partileri dolaştım. Fakat Sayın Davutoğlu'na, Sayın Gültekin Uysal Bey'e, Sayın Babacan'a, Sayın Karamollaoğlu'na bir soru sordum. 'Sayın Kılıçdaroğlu adayım derse ne yapacaksınız?' diye. Oradan cevaplar aldım. Sayın Kılıçdaroğlu ile beraber de Sayın Kuşoğlu, Sayın Böke gibi arkadaşlar var. Karşılıklı oturduk. Ben bir genel giriş yaptıktan sonra şunu söyledim; dedim ki 'Bu iki belediye başkanımız ita amiri sizsiniz bizler de destekledik. Bu iki arkadaşımız gerçekten morali bozuk seçmenin yanında yer aldığı ve taraftar olduğu bir durum haline geldik. İkisini birden aday göstermeyeceksiniz ikisini de geri çekin. Bu şahitli. Ben zannettim ki böyle olacak. Sayın İmamoğlu Türkiye'yi gezdi. Mansur Bey'e müthiş bir sempati vardı. 20 Ocak 2020'de, masa kurulmak üzere. Ben ilçe ilçe, il il gezmeye başladım. Daha iki yıl var seçime. Bu iki arkadaşı Antalya'da da söylüyorlar, Trabzon'da da söylüyorlar, Niğde'de de söylüyorlar. Nasıl bir şey... Ya Hakkari'de söylüyorlar. Hakkari'de Mansur Yavaş da söylendi. Birdenbire masa kuruldu. Masayı tetikleyen Sayın Davutoğlu'dur, ama kuran Sayın Kılıçdaroğlu'dur. Sonra birden o masada parlamenter sisteme dönüşle ilgili karar alındı. Çok güzel bir çalışma yapıldı. Bu masanın siyasi politikalar metni hazırlandı. Sorun tespit edilip cevapları bulundu. Binlerce maddelik bir şey. İş geldi diğer mevzunun nasıl olacağına. Benim 3 Mart'ta masaya giderken...
Fatih Altaylı: Siz o pazartesi Kemal Bey'le bir araya geldiğinizde ne konuştunuz?
Böyle şeyler konuşulmadı. Saadet Partisi geldi, adaylıkla ilgili düşündüklerini sordu. Ben gittim DEVA Partisi'ne gittim kendim sordum. Gültekin Bey'e gittim. Bir resim çıktı ortaya. Ben de bizim GİK'ten bir yetki aldım. Ben bekliyorum ki yöntemi konuşacağız. Bir iki arkadaş çok önde olduğu için ben bunların isimlerini söyleyeceğim, diğerleri de aklındakileri söyleyecek. Her partinin güvendiği bir şirketin araştırma yapması ve oradan çıkan isim de aday olsun. Enteresan bir şey oldu. Birden konuşma 'kim aday olsun'a evrildi. İlk sözü Gültekin Bey'e verdiler. 'Kemal Bey' dedi. Ali Bey'e söz verildi, 'Kemal Bey' dedi. Davutoğlu'na söz verildi, şimdi Allah var ben düzgün anlatayım. 'Sayın Akşener aday olmadığına göre Kemal Bey' dedi. Bana geldi sıra, 'Ben böyle böyle aldım geldim yetkiyi, bunu doğru bulmuyorum. Siz 'Kemal Bey' dediniz, benim ona saygım sevgim sonsuz. Ama bu iki arkadaş var. Bunlar benim babamın oğlu değil. Bunları meşhur eden de ben değilim. Ama böyle oldu. Benim yetkim şu, 'siz de adaylarınızı söyleyin.' Bir yöntem önerdim. Sonra bu yöntemle böyle bir gökyüzüne bakma oldu. Sonra Sayın Kılıçdaroğlu dedi ki; Meral Hanım imzalamıyorsa imzalamasın. Biz beşimiz imzalayalım çıkalım' dedi. Ben de aldım dosyamı, 'o zaman size başarılar diliyorum' dedim. Denildi ki; madem bu yetkiyi aldınız. O zaman partinize Kemal Bey'i götürün. Öyle bir duygu ki çok dürüst söylüyorum... Bir tarafta yani içi titreyerek bize bakan sizin kızınız yaşında çocuklar, bir tarafta içimizden geçen bambaşka bir şey. Sonuç itibariyle 'peki' dedim. Meşhur kağıdı imzaladık... Derhal arkadaşları topladım. Olanı anlattığımda arkadaşlarımız çok sert bir tavır koydular. 'Kesinlikle o masaya dönmeyeceksin' dendi. Bir arkadaşımız sadece 'bunu bu kadar sertlikte yapmayalım' dedi. Haydi söyleyeyim, Bahadır Erdem Bey. Kendi aralarında insanlar ne konuştu bilmiyorum, ama yüksek sesle konuşma bu. Sonuç itibariyle ben o konuşmayı yaptım ve gittik. Arkadaşlarımızla düzenli toplanmaya başladık. 'Sen aday ol' dediler.
Şimdi Aliya İzzetbegoviç'in 'rakibimize benzediğimiz zaman kaybederiz' sözü vardır. Fatih Bey, yandaş medyayla CHP'yi destekleyen seküler medya aynıymış. Aynı şeyi ben Sayın Ekrem İmamoğlu'nun Saraçhane'deki meselesinde yanında olduğumda da yaşadım. Biz sizlerle kavga ettik zamanında... Ne namuslu adamlarmışsınız siz ya. Ne benim namusuna ne oğluma ne kocama... Diye diye 'zeyna' dediniz. Sizden bahsetmiyorum tabii.
Tayyip Erdoğan'la anlaşmış diyebilirsiniz, bu başka bir şey. 'Yanladı'. Seçilen kelimelerdeki pislikten bahsediyorum.
Neyse, 'benim adaylığım doğru değil' dedim ben arkadaşlara. Ersan Şen'le konuştuk biz, o kabul etti.
Fatih Altaylı: O biraz komik oldu ama.
Hoş bir şey ama... Neyse pazar gününün akşamı iki belediye başkanı bana geldiler. Bu seçenekler onlardan geldi. Ben bu iki belediye başkanının yardımcı olmasını öneren ben değilim. Onlar bana başka seçenekler de sundular. İkisini kabul ettim. Bundan Kemal Bey'in bilgisinin olduğunun ispatlanmasını istedim. Üç kişi hariç herkes bu fikri, 'kazanacak adaydan' 'kazanacak formüle geçtim' onayladı. Ertesinde biz dördümüz buluşmak üzere çıktık. Kemal Bey, ben, iki belediye başkanı... Bu iki arkadaşın icracı ve yetkili başkan yardımcılığını teyit ettik. Bundan sonrası çok vahim. Öğrendim ki masadakilerin haberi yok... Önce ben kağıdı imzalıyoruz zannettim. Önce Temel Bey 'ne oluyor' dedi. Şaşırdım. Ali Bey 'böyle bir şey olamaz' dedi. Sonra ben en başından anlattım, teklifi benim getirmediğimi, bu teklifin CHP'den geldiğini söyledim. 'Yani bu teklif size CHP'den geldi, öyle mi?' dedi. 'Ben bir arkadaşlarımla görüşeyim' dedi, sonra geldi 'kabul etmiyorlar' dedi ve dışarıda 10 bin kişi var... Sonra Allah var ben dedim o zaman 'tamam arkadaşlar bu kalsın benim üstümde' dediğimde Davutoğlu devreye girdi ve orta yol bulundu.
Akşener, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçimlerden önce Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ ile gerçekleştirdiği "gizli" protokol hakkında da konuştu. Akşener, şunları kaydetti:
"17 Mayıs’ta Kemal bey bizi çağırdı, ben bu dönem için kimlerle görüşme yapmak istediğini sordu. Biz de kendisine görüşme yetkisini verdik. Tam sayın Oğan’la görüştükten sonra Kılıçdaroğlu beni aradı Özdağ benimle konuşmak istiyor ne dersiniz diye sordu. Dedim ki yeter ki kazanalım tabii ki görüşebilirsiniz. Orada yalnız ben Sayın Muharrem İnce ile görüşmesini tavsiye etti. 7 MADDELİK BİR SONUÇ ÇIKTI, incitici bir şeydi diğer arkadaşlar açısından. Benim ve partim açısından bir şey değil zaten onların arkasında duruyoruz. 24 Mayıs’ta dendi ki, o gün Sayın Özdağ bir tweet atmış ‘Ben İçişleri Bakanı olduğumda Suriyelileri göndereceğim’ diye. Bunun üzerine basın bana bir soru sordu. Herkes benimle onu aklamaya çalışıyor, böyle bir durum yok. Yani bu protokolün imzalanıp imzalanmaması beni ilgilendiren de bir durum değil, iki kişinin arasında bir iş bu. Kendileri de söylediler. Asıl enteresan olan bir taraftan düşmen, güvenilmez Meral Akşener ama CHP’li milletvekilleri ve Sayın Özdağ dahil benim sözlerimle aklanmaya çalışan bir Meral Akşener. Neyse ben orada dedim ki Sayın Özdağ bu İçişleri işine Gelecek Partisi’nin genel başkan yardımcısı tepki gösterdi. O ara herkes birbirini aramış. Kılıdçaroğlu ilgili arkadaşı aramış, sonu itibariyle böyle bir şey olmadığını ifade etmiş. Sayın Özdağ onu sildi. Ve bana bir soru soruldu. Kazanmaya o kadar odaklıyım ki. Ve dedim ki ‘Biz Sayın Kılıçdaroğlu’a yetki verdik görüşsün diye.’ Dolayısıyla 7 maddelik protokolde bizi rahatsız eden bir şey yok. Sayın Özdağ’a bir İçişleri Bakanlığı verilmesi söz konusu olduğu takdirde biz bir bakanlık tartışması yapmadık ama CHP’ye düşen bakanlıklardan birini veriyorsa o da bizi ilgilendiren bir şey değil. Durumu düzeltmek için söylediğim bir şey. Bugün ne oluyor? Herkes bunlar üzerinden o iki maddelik protokolü bildiğimi iddia edip temize çıkmaya çalışıyor. Benim o iki maddelik protokolden haberim yoktu. Buradan şu çıktı ortaya, Sayın Kılıçdaroğlu çıktı dedi ki, evet böyle bir protokol yaptık liderlerin haberi yoktu ikimizindi. Ben nasıl kefalet makamı olayım. Ama bizim açımızdan şu oldu; dönüp deniliyor ki başka nerelerle protokol yapıldı?
Bütün bunlardan sonra geldiğim nokta şu; bu ittifak sisteminin Türkiye’ye dayattığı yani kutuplaşmanın Türkiye’ye dayattığı 50+1 sistemi zarar veriyor. Onun için de biz bu ittifak sisteminin içinde yer almamaya karar verdik."
Fatih Altaylı: İttifak sistemi sıkıntı yarattı, evet, ama sizin blogta tu kaka yapılmış bir parti de oradaymış gibi lanse edilince, ve onlar da sizin gruba daha yakın olduklarını açıklamak zorunda kalınca böyle bir şey oldu. Fakat şimdi başka bir şey ortaya çıktı. Siz sütten ağzınız yandığı için şimdi yoğurdu mu üflüyorsunuz? Çünkü yerel seçimlerde ittifaksız diye bir şey yok. Sadece geçen gün telefonda söylediğiniz gibi adaylar üzerinde uzlaşmalar belirlenecek. Siz diyebilirsiniz ki sizin a vilayetinde sizin adayınızı beğendik, b vilayetinde de siz de bizi destekleyin gibi pazarlıklar olabilir. Bunlara açık mısınız yoksa tamamen mi artık bu işten çekildiniz. Çünkü Ankara Milletvekili Adnan Beker’in bir cümlesi var ‘Biz 6 parti kazanmış olsaydık daha bakanlar kurulunu oluşturmamıştık’ diye.
Son dönemde ortaya çıkanlarla ilgili arkadaşlarımızda büyük bir hayal kırıklığı ve öfke var. Adnan bey sahada çalışılırken deniliyor ki onlar oradan milletvekili çıkaramaz İyi Parti’ye oy vermeyin. Halbuki Cumhur İttifakı’ndaki sistem, gözle görünmeyen şeyler yaşandı. Beni ve İyi Parti’yi düşmanlaştırarak bizim üzerimizden Kılıçdaroğlu’na gelebilecek oyların önü kesildi. Buna da çanak tutuldu. Çankırı’da adayımız son 10 güne kadar kazanabilir durumdaydı. Ak Parti’nin birinci sıradaki adayı ve teşkilatları ikinci sıranın çıkamayacağını onun için diğer oyların MHP adayına kaydırılması gerektiğini, iyi parti yerine onun çıkmasını önerdiler. Bunun üzerine kavgalar oldu. Sonuç itibariyle İyi Parti’nin adayı gitti MHPA kazandı.
Arkadaşlarımız diyor ki 'milletin sesini değerlendirmedi. Sen onları kötülemek zorunda değilsin öve bilirsin de ama biz her yerde ayrı gireceğiz.' Şimdi ben bunu GİK’e getireceğim. (Ankara ve İstanbul da dahil mi?) Ankara dahil. Ben de katılıyorum bu arada. Ama şöyle bir durum var, efendim ben el yükseltmek için bunları yapıyorum. Ortaya çıkan o resimde, şimdi bu kafayla gidildi askere tez alınıyor tezkere. Yarından itibaren ne annem ne babam kalacak. Buna hazırım. Canı isteyen istediğini yapabilir. Ben bu ittifak siyasetine şiddetle karşıyım. Bunlar insanları kutuplaştırıyor. Bütün bir şeçim boyunca fakirin derdini konuşamadık, emekliyi sığınmacıyı konuşamadık. Biz hiçbir şey konuşamadık. Biz PKK’lı değiliz, vay efendin Kandil bizi desteklemiyor diyerek gezdik, aynı benim 2018’de FETÖ’cülük üzerinden düştüğüm duruma düştük. Yahu biz bunun için kurmadık bu partiyi. Biz bir üçüncü yol olsun diye kurduk. Yani iki yumruk arasına sıkıştırılmış Türkiye’yi bu tahterevalli sisteminin dışına çıkarabilecek bir yol olabilmek için kurduk. Milletimize bunu anlatacağız. Aslında kuruluş ayarlarına dönüyoruz biz şuan.
Altaylı: Bu durumda İstanbul ve Ankara’nın büyük ihtimalle Altılı Masa’nın eski ortağınızın partisi tarafından kaybedileceğini göze alıyor musunuz?
Hepsini alıyoruz. Belki bizimki seçilir. Öyle adaylar çıkaracağız ki.
Mesela İzmir’de ceketini atsa seçilir diye bir kanaat var, Ümit Özlale şuan için çalışıyor. Ben adayım dedi, bugün ben buradan ilan ediyorum. Mesela Bursa’da bir ilçe başkanımız dedi, senelerdir belediyeye çalışıyor. Onu ilan ettik. Bursa özelinde olmak üzere bütün ilçelerde aday çıkaracağız. 81 ilde çıkaracağız. Ama mesela küçük ilçelerde öyle şeyler olur ki yani teşkilatlar yapıyor bunu kendi aralarında. Kişiyi çekiyorlar geriye kalıyorsunuz. Onlar yapılabilir.
Mesela biz geçen dönem Ahlat ve Iğdır’da cumhur İttifakı’ndan hiçbir şey almadan orayı destekledik. Sadece adayları destekledik. Bunu yapabilirdik biliyor musunuz. Ama girişti herkes, el yükseltmek üzere el yükseltmek üzere. El mel istemiyoruz.
TIKLAYIN - Meral Akşener'den yerel seçim mesajı: CHP’nin Ankara ve İstanbul’u kaybetmesini göze alıyoruz
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, dün cumhurbaşkanı adaylığı konusunun görüşüldüğü Altılı Masa toplantısında 5 liderin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ortak aday olması konusunda görüş bildirdiğini, partisinin önerdiği aday belirleme yöntemlerinin reddedildiğini söyleyerek masadan kalkmıştı. Sert bir basın açıklaması düzenleyen Akşener, CHP’den gelen İmamoğlu ve Yavaş’ın cumhurbaşkanı yardımcısı olma teklifi ile yeniden masaya dönmüştü. TIKLAYIN - Ankara’da görüşme trafiğinin ardından Akşener yeniden Altılı Masa’da |
© Tüm hakları saklıdır.