Sözcü yazarı Saygı Öztürk, 'FETÖ' davalarında ilginç gelişmeler yaşandığını yazdı. "Bir meslektaşımız halen milletvekili olan ve partisinde etkili görevlerde bulunan siyasetçinin, FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan yakınının yargılandığı duruşmayı izledi" diyen Öztürk yargılanan kişinin, “Akrabam olan siyasetçi bana Fetullah Gülen'in bulunduğu Pensilvanya'dan dualı pijama getirdi” dediğini aktardı.
Öztürk'ün "İfadelerde geçen bomba isimler ve Pensilvanya pijaması" başlığıyla (25 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
FETÖ soruşturmalarıyla ilgili ifadeleri, açılan davalarda sanık ve tanıkların anlatımlarını dinlediğiniz zaman bu yapının devletin her tarafını sardığını anlıyorsunuz. Açıkçası müthiş bir birliktelik olmuş. Yollar ayrıldıktan sonra mücadele siyasetçi ve yakınlarına dokunulmadan devam ediyor.
Duruşmalarda ilginç açıklamalar oluyor. Bir meslektaşımız halen milletvekili olan ve partisinde etkili görevlerde bulunan siyasetçinin, FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan yakınının yargılandığı duruşmayı izledi. Yargılanan kişi, ifadesinde, “Akrabam olan siyasetçi bana Fetullah Gülen'in bulunduğu Pensilvanya'dan dualı pijama getirdi” diyordu.
Görüntüler döküldü
FETÖ'den tutuklu kişinin, oğlunun düğününde milletvekillerini görüyorsunuz. Sanıklar, kendilerini kurtarmak için bunları ortaya döküyor. Bakıyorsunuz siyasetçi ile FETÖ'cü olarak bilinenler bir dönem hep birlikte olmuş, birlikte hareket etmiş. Üst düzey kamu görevlisinin, FETÖ'den yargılanan kişinin yemeğindeki görüntülerine ne demeli. FETÖ'cüler, savunmalarında, öyle isimlerle birlikte görüntülerini ortaya koyuyorlar ki mahkeme heyeti de şaşırıyor.
Kendisi bir bakanlıkta müşavir, eşi hakim. Müşavir olan etkili bir siyasetçinin kardeşi. İkisi de halen görevde. İfadeler doğruysa karı-koca FETÖ'cü. Tabii şu dönemde her ifadenin doğru olamayacağını da dikkate almak gerekiyor. Kişiler, kendilerini kurtarmak için parti yöneticilerinin, bakanların, milletvekillerinin, üst düzey bürokratların adını da verebiliyor. Aynı zamanda bu davaları sulandırma yöntemidir ama ifadelerde yer alan müthiş iddiaların tamamının gerçekdışı olduğu da söylenemez.
“Cemaat için çalıştı" iddiası
Bu ifade suçlanan müşavirle ilgili. Eski savcı E.Y.'nin Sinop Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan 2016/2739 numaralı dosyada yer alan ifadesinden bölüm aktaralım:
“HSYK seçimlerinin olduğu 2014 yılında, etkili siyasetçinin kardeşi olan müşavir Şebinkarahisar'a geldi. Bilinen bir siyasetçi kardeşi olduğu için görüşmekte bir sakınca görmedim. Lokantada buluşmadan önce aracını park ettiği yerde kendisine ‘Başsavcımız ve diğer arkadaşlara haber vereyim mi?' diye sordum. Gerek olmadığını belirtti, ‘Ben zaten seni görmek için geldim' dedi. Biz yemek yerken lokantaya Ağır Ceza Mahkemesi Başkanımız F.S.K. eşiyle geldi. Ben hemen ayağa kalkarak, gelen kişiyi tanıttım. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanımızın bu gelişten memnun olmadığını fark ettim. Kendisi eşiyle ayrı bir masaya geçti.
Çocukları cemaat okulunda
Lokantada otururken müşavirle, seçimle ilgili bir konuşmamız olmadı. Bunun nedeni muhtemelen Ağır Ceza Mahkemesi Başkanımızın lokantada olmasıydı. Lokantadan çıktıktan sonra ben kendisini arabaya bindireceğim esnada ‘Kime oy vereceksin?' diye sordu. Ben de ‘Yargıda Birlik Platformu'na oy vereceğimi söyledim.
Müşavir, bunun üzerine, etkili siyasetçi olan ağabeyinin iki çocuğunu da cemaatin okullarında okuttuğunu belirtti, bağımsız adayların isimlerini sıralayıp onlara oy vermemi istedi. Bazıları için çok övücü sözler söyledi. Yargıda Birlik Platformu'na oy vereceğimi söylediğim için bana bozularak oradan ayrıldı.”
Bu olayın sonunda şu oldu: O savcı hakkında takipsizlik kararı verildi. Böylece etkili siyasetçinin kardeşinin dosyası da kapanmış oldu. İfade veren savcı E.Y. de yakında mesleğe döndürülecek. Suçu yoksa tabii döndürülsün. Siyasetçi ve kardeşinin adı geçti diye herhalde dosya kapatılamaz…
Kendisi cemaat mensubu
Hakim T.D.'nin Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 2016/1812 talimatlı dosya kapsamında alınan ifadesinde, müşavirin eşinin cemaat mensubu olduğunu öne sürüyor ve ek ifadesinde şu iddialarda bulunuyor:
“2012 yılında HSYK veya Adalet Bakanlığı'nın verdiği izinle LCV programı kapsamında grup halinde (ben 3. gruptaydım) dil eğitimi için İngiltere'ye gitmiştik. Bizim grupta 30 hakim ve savcı vardı. O tarihte Yüksekova'da görev yapan savcı dışında grubun tamamının cemaat mensubu olduğunu gruptakilerden biri söylemişti. Müşavirin eşi olan ve grupta bulunan hakimin de cemaat mensubu olduğu söylenmişti.”
Başında da belirttim, bunlar ifadelerde geçiyor ama doğru olup olmadığını ortaya koyacak olan yargıdır. Kimseyi zan altında bırakmamak için “etkili siyasetçileri” de, onların yakınlarına haksızlık yapmamak için isimlerini yazmadık.