AKP 4. Olağan Kongresi'ne Cumhuriyet, Birgün, Özgür Gündem, Sözcü,, Evrensel, Aydınlık, ve Yeni Çağ gazeteleri'yle birlikte IMC TV'nin de alınmayacağını açıklandı. Medya örgütlerinden ve siyasilerden AKP'ye tepki yağdı. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) AKP'nin bu tavrını, "Abdülhamit sansürü" olarak değerlendirirken; Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) ise "İliştirilmiş gazetecilik" eleştirisini yaptı.
Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König, Cumhuriyet gazetesinin AKP kongresini izlemesini parti yönetiminin yasaklamasını, “Sadece okurların değil Türk halkının bilgilenme hakkına saygısızlık” olarak değerlendirdi. Cuhuriyet gazetesinde yer alan haber şöyle:
Duyulmamış ambargo
Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ: Bizi akredite ettiler, kartlarımızı verdiler. Ancak biz Yurt gazetesi olarak bu durumun, antidemokratik basın özgürlüğüne karşı bir saldırı olduğunu düşünüyoruz. TSK’nin yıllardır genellikle muhafazakâr gazeteleri akredite etmediği, dolayısıyla basın toplantısına bile çağırmamasını eleştirenler şimdi aynı tutumu sergiliyorlar. Devletin yeni hâkimleri olduğunu düşünüyoruz. Biz gitmeyeceğiz.
Abdülhamit sansürü
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi: Karar, çok açık şekilde sansürün devlet eliyle uygulanması. Devleti temsil eden, iktidar partisi AKP ise onun temsilcisi, başkanı, hükümetin başı olan Başbakan Tayyip Erdoğan ise kendi partisinin kongresine farklı bakış açısıyla izlenmesini engellemek Abdülhamit sansüründen başka bir şey değildir. Başbakan yardımcısı sansür olmadığını söylüyordu, bunun izahını yapması lazım. Hem de çok kaba bir sansür. Basın özgürlüğünü, parti kongrelerini yasaklayarak sağlayacaklarsa kendileri açısından güzel bir örnek. Bu karar bundan sonra yapacaklarının güzel bir örneğini oluşturuyor. Bu kongrede açılım bekleniyordu, ilk açılım ‘basına sansür’ oldu.
İliştirilmiş gazetecilik
TGS Yönetim Kurulu: AKP büyük kongresini izlemekten alıkonulan gazetelere yönelik bu ambargonun baskıcı bir yeni dönemin de habercisi olacağı kuşkusunu taşımaktayız. İliştirilmiş gazeteci modelinin hayata geçirilmesinin de tipik örneği olan bu uygulamayı protesto ediyoruz.
İlkellik
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı Ahmet Abakay: İktidar partisi olan AKP’nin bu tutumu basın özgürlüğü, halkın haber alma hakkının kullanımı açısından içler acısı, demokrasiden uzak süregelen tutumunun tepe noktasıdır. AKP kongresi daha yapılmadan, başlamadan şaibeli, lekeli duruma sokulmuştur. ‘Kendin pişir, kendin ye’ toplantısına dönüşmüştür. Binlerce kişiye açık bir toplantıda, kendisinden saymadığı, yayın politikasını beğenmediği gazetelere yasak konulması, bu partinin genel başkanının, yöneticilerinin korkusu, endişesi değilse ilkelliğin açık örneği olarak anılacaktır. Bu kararın derhal düzeltilmesini, yanlıştan dönülmesini, basın özgürlüğüne saygı gösterilmesini, bu kararı alanların özür dilemesini diliyor ve bekliyoruz.
Hiç duymamıştım
Avrupa Gazeteciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı, G-9 Platformu Dönem Sözcüsü Doğan Tılıç: Bir siyasi partinin bir medya kuruluşuna ambargo uyguladığını, onu kongresini izlemekten men ettiğini şimdiye kadar hiç duymuş değilim. Türkiye aslında akreditasyonlara alışık. Genelkurmay’ın, Başbakanlık’ın akreditasyonuna ve kimi gazetecilerin geri çevrilip o kurumlara sokulmamasına tanık olmuştuk. AKP de geçmişte bu tür uygulamalardan en fazla şikâyet eden partilerden birisiydi. Cumhuriyet dışında BirGün gazetesinin de ‘İzleme talebinde geç kaldınız, kartlar basıldı’ gerekçesiyle reddedildiğini duyduk. Bunlar her şeyden önce bu memlekette olup bitenleri yüzeysel olarak bile izleyen bir gazetecinin inanabileceği şeyler değil. Daha kongre başlamadan önce birtakım medya kuruluşları aracılığıyla açılım havaları yayılırken bazı düşüncelere ve yayın kuruluşlarına gösterilen bu kongre tahammülsüzlüğü kongreden sonra da her şeyin eski tas, eski hamam olacağının bir işareti. Basın ve ifade özgürlüğü açısından kabul edilemez.
Kabul edilemez
Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı Göksel Bozkurt: Bir siyasi parti kongresinde gazete ve gazetecilere yasak koymak demokrasilerde kabul edilemez. Bu hem basın özgürlüğüne yönelik ağır bir darbedir, hem de halkın haber alma hakkının sansürle doğrudan engellenmesidir. İktidar partisi, basın ve ifade özgürlüğünün önünü açmak yerine yasakçı davranarak demokrasi dışı bir eyleme imza atmıştır. Bu, asla kabul edilemez. Bir zamanlar akreditasyon mağduru bir siyasi çizginin bu yaklaşımı, demokrasiye ve ifade özgürlüğüne gölge düşürmüştür.
İleri demokrasinin gereği
CHP Sözcüsü Haluk Koç: İleri demokrasinin gereği bu! Başbakan’ın kafasına göre siyaset şablonu, kafasına göre yargı, kafasına göre medya... Her konuda olduğu gibi önce inkâr, sonra mazeret, sonra da itiraf. Bütün bunların özünde teslimiyet yatıyor. Kendini demokratmış gibi kamuoyunu önünde pazarlatmaya çalışan bir başbakan. Değişik köşelerde yıllarca güdümüne aldığı medya kuruluşlarınca o kimlikten demokrat yarattırmaya çalışan bir başbakan. İçler açısı bir durum. Sayın Başbakan’ı hiddetlendirmeyeceksiniz, sorgulamayacaksınız, eleştirmeyeceksiniz, lunaparkta aynaların önüne götürüp olduğundan büyük göstereceksiniz. Medyanın görevi bu. Bu egoyla demokrasi olmaz. Bir de bu mantığın başkanlık sisteminde Türkiye’yi yöneten kişi olması durumunda, artık o zaman gazete de çıkartamayacaksınız. Bu da ‘çok çok ileri’ demokrasi olacak!
2023 vizyonunda yasak
BBDP Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi Ertuğrul Kürkçü: Bir yandan deniyor ki, askeri vesayet son buldu. Askeri vesayet günlerinde Yeni Şafak, Akit, Gündem gibi gazeteler Genelkurmay’ın toplantı ve brifinglerine alınmazdı. Bunların paralelindeki tele-vizyon ve internet siteleri hiçbir zaman akredite edilemezdi. Şimdi AKP kurmayları, AKP kongresine kendilerinin vesayeti açısından problem olan kurumlara aynı şeyi yapıyor. Zaten biz baştan beri, askeri vesayet ile tek parti diktatörlüğünün birbirinin alternatifi olmasının özgürlük olmadığını söylüyoruz. Salona almayarak sanıyorlar ki, kongreden haberler alınmayacak, haberlerde işlenmeyecek. Yurttaşın girmesi engellenen kongreden her türlü haber kongre dışına çıkacaktır. AKP’nin büyük ümitlerle beklenen 2023 vizyonu ile toplanacak bu kongresinden çıka çıka bildiğimiz yasakçılığın çıktığını bir kez daha görüyoruz. Burada aslında bir şiddetten de söz edebiliriz. Hükümet, tek parti rejimi böylelikle, akredite etmediği gazetelere ve gazetecileri ‘toplumdan dışladığı’ tehdidiyle manevi şiddet uyguluyor. O nedenle bu olay karşısında meslek dayanışması her zamankinden çok önem kazanıyor. Bu toplumda bir arada yaşayan insanlar, birbirlerini devirmek için siyaset yapsa da aynı özgürlüklerden yararlanma hakkına sahiptir, aksi durum diktatörlüktür.
AKP’nin, aralarında Cumhuriyet’in de bulunduğu bazı basın kuruluşlarına bugün yapılacak AKP 4. Olağan Kongresi’ni izlemek için akreditasyon vermemesi konusunda König gazetemize şu değerlendirmeleri yaptı:
Otoriter ülkelerde görülür
“Bu tür siyasi yasaklama uygulamaları genelde otoriter ülkelerde gözleniyor. Bilginin halka en geniş perspektifle sunulması yerine dar ve kısıtlı bir çerçevede sunulmasını isteyen hükümetlerin başvurduğu bir tavır. Amaç da sadece hükümete yakın ve dost medyanın bilgiye ulaşmasını sağlamak ve enformasyon akışını tek yönlü yapmaktır. Türkiye’de hükümetin otoriter yönetimlerde olduğu gibi muhalif sesleri kesmek istemesi çok üzücü.”
Diyalog istemeyen parti
“Kamusal olayları, kamunun çıkarı için haber yapmak ve yorumlamak her gazete ve gazetecinin temel hakkıdır. Sadece iktidarın istediği gazetelere bu hakkı tanıyıp bir grup gazeteyi bu haktan mahrum bırakmak tamamen yanlış ve Avrupa standartları ile çelişen bir durum. Hükümetin başı olan Başbakanın da bu konularda partiler üstü bir duruş sergilemesini beklerdik. Böyle bir tavır iktidar partisinin (AKP) de toplumun diğer kesimleri ile diyalog konusunda bir isteği olmadığının da göstergesi. Konuyu Türk hükümetinin dikkatine getireceğiz.”
Türk halkına saygısızlık
“Bu tavır sadece Cumhuriyet okuruna değil en geniş manada Türk halkına ve onun haber alma özgürlüğüne saygısızlık. Zaten hapisteki gazeteci sayısı ile yasalardaki baskıcı hükümler ile Türkiye basın özgürlüğü konusunda en sorunlu ülkelerden biri. Gazetelere getirilen yasaklama, bu hükümetin bağımsız gazetecilik istemediğinin son kanıtıdır. Türk hükümeti bu tavrını bir kez daha gözden geçirmedikçe Avrupa’dan giderek uzaklaşacaktır.”