Politika

AKP'li vekil, DBP Eş Genel Başkanı Arslan'ın durumunu işkenceye maruz kalan başka bir mahkumdan örnekle açıkladı!

Rize Cumhuriyet Başsavcılığı Mehmet Aslan'a ilişkin, "çıplak arama' uygulaması sırasında görevli memurlara direnmesi nedeniyle orantılı güç kullanıldığı" açıklaması yapmıştı

09 Mart 2018 04:21

HDP’nin ceza infaz kurumlarında yaşanan hak ihlali iddialarının araştırılması  için verdiği gurup öneresinin Meclis Genel Kurulu görüşmelerinde çıplak aramaya karşı çıktığı için darp edilen DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan hakkında bilgi veren  TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı  AKP’li  Elazığ Milletvekili Ömer Serdar, ”Orada aynı tüzük hükümlerinin uygulandığı başka bir tutuklu daha var. Niye bunu önergenize almadınız” deyince şaşırttı. CHP’li Mehmet Bekaroğlu, ‘Komisyon başkanına 2 kişiye işkence etmek diye bir şey mi var yani’ diye tepki gösterirken, HDP’li Ertuğrul Kürkçü, “Bundan haberim olsaydı onu da alırdım. İki kişiye yapılınca iyi mi oluyor” diye konuştu.

TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmeyen HDP’nin cezaevlerinde hak ihlallerine ilişkin önergesinde  görüşmeler şöyle:

AK PARTİ GRUBU ADINA ÖMER SERDAR (Elâzığ) -HDP grup önerisine baktığımızda, Meclis araştırma önergesine baktığımızda: Spesifik iki olaydan hareketle cezaevlerinde sistematik ve kategorik bir işkence, hak ihlali varmış gibi hazırlanmış bir önerge. Oysa bunun aslı nedir, bu konuda Meclisi bilgilendirmek istiyorum.

Bunlardan biri, Rize L Tipi Ceza İnfaz Kurumunda Mehmet Arslan'la ilgili olay. Mehmet Arslan'la ilgili olay şudur değerli arkadaşlarım: Bir başka cezaevinden Rize'ye nakledildiğinde kuruma kabulde arama yapılması hususu. Arama yapılması yasal mevzuat çerçevesinde yapılan bir işlem. Bu aramaya direnince doğal olarak mevzuatın gereğini yerine getirmek üzere yapılan bir işlem. Bununla ilgili daha bugün gerek Rize Başsavcısından gerekse Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden aldığım bilgiyi paylaşayım.

Talebi doğrultusunda rapora sevk edilmiş, revire çıkarılmış ve revirde de rapor doğrultusunda idari ve adli soruşturmaya başlanmış. Bu arada, Rize'de yaşanan hadisede aynı gün aynı tüzük hükümleri çerçevesinde bir başka tutukluya da aynı uygulama yapılmış. Eğer burada siyasi kimliğinden dolayı farklı bir uygulama bekliyorsanız bu doğru değil, asıl hukuki olmayan budur; bunu size hatırlatmak istiyorum.

Diğer bir konu ise: Bursa H Tipi Cezaeviyle alakalı. Ayakta sayım işlemine gelince: Bursa'da yaşanan hadise, orada üç koğuşta sayım işlemi yapılıyor, sayım vermeyeceğiz diye direniyor. Peki, siz cezaevi yetkilisisiniz, bu işlemi nasıl gerçekleştireceksiniz? Dolayısıyla burada ciddi bir abartı olduğunu düşünüyorum, Meclis araştırması önergesinin kapsamında bir konu olmadığını düşünüyorum. Bizim bu konuda Meclis İnsan Hakları Komisyonunda ceza ve tevkifevlerini inceleme, tutuklu ve hükümlülerin sorunlarını inceleme alt komisyonumuz var.

Sayın Bekaroğlu burada "Bu konuyu ciddi incelemiyorsunuz." dedi. Bakın, 26'ncı Dönemde tam 14 cezaevinde inceleme yapmışız. Daha geçen hafta arkadaşlarımız Urfa'da bu incelemelerini yaptı ve bu rutin incelemelerimiz gerek başvuru üzerine gerekse bizim medyada olaydan bilgilenmek üzerine yaptığımız incelemeler.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Hak ihlali yok mu yani, onu mu demek istiyorsun?

ÖMER SERDAR (Elâzığ) - Dediklerimi dinlememişsin o zaman.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Sevgili arkadaşlar, birbirimizi doğru anlayalım. Biz, sizin dediğinizin tam tersine inancı, statüsü, kimliği ne olursa olsun bütün yurttaşların aynı eşit muameleye tabi tutulmasını yani hiç kimseye aşağılayıcı, horlayıcı, onur kırıcı muamelede bulunulmamasını istiyoruz.
Mehmet Arslan'la ilgili durum şundan ibarettir: Çıplak arama, evet, ceza ve infaz kurumları tüzüğünde yer alan bir husustur fakat bu, kuvvetli şüphe bulunması ve inandırıcı deliller olması kaydıyla böyledir ve bunun nasıl yapılacağı da teferruatla anlatılmıştır. Bir başka cezaevinden naklen gelen ve aslında siyaseten suçlanan yani bir madde bulundurmaktan, adam yaralamaktan falan değil fikir konuşmaktan yani ne aranıyorsa kafasının içinde olan bir insanı çıplak aramaya tabi tutmayı istemek, aslında bir müeyyideyi işkence vasıtası hâline getirmektir. O yüzden, nitekim iddianın doğruluğu da savcının örtük kabulü dolayısıyla doktor muayenesinden sonra kovuşturma açılmışsa şiddet uygulandığı da doğrudur demektir. Dolayısıyla burada yanlış ve eksik bir şey yok.
Dolayısıyla, belki cezaevlerinde reform kadar Ceza Kanunu'nda bir reform da cezaevlerindeki sorunları ve cezaevlerinde bulundurulan insanların aslında özgür olması gerekirken cezaevinde olmaları keyfiyetini ortadan kaldırmak bakımından önemlidir. O nedenle, lafa laf söylemekten ziyade hakikati genel olarak kavramak daha önemli. Böyle bir sorun var, en azından -söylediğim gibi- 20 bin kişinin yatacak yeri yoksa cezaevinde, zaten aslında bilfiil bir işkence var demektir.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Başka bir şey daha var değerli arkadaşlarım, bir cezaevinden başka bir cezaevine naklediliyor tutuklu, hükümlü, neyse, yolda güvenlikle, jandarmayla beraber geliyor ve cezaevine girerken -yönetmelik böyle- çırılçıplak soyunacak. Yani gerçekten yönetmelik böyleyse Cezaevleri Alt Komisyonu bunun insani olmadığını, insan haklarına aykırı olduğunu iddia ederek bu yönetmeliğin değişmesi için niye adım atmadı? Bu gerçekten insani mi değerli arkadaşlar? Çırılçıplak soyunacaksın. Niye? İşte, cezaevine yeni giriyorsun. Ya, dünya kadar teknik var, x-ray'ler var, şunlar var, bunlar var yani bu devirde insanları çırılçıplak soymak işkencedir değerli arkadaşlar. Kasıt var burada, onun kişiliğine saldırı var burada, ona hakaret var burada değerli arkadaşlar. Bunlar insan hakları ihlalleridir. Bunların kimseye bir faydası yok ki, bunların hiç kimseye bir faydası yok; bunu anlatmaya çalışıyoruz değerli arkadaşlarım.

ÖMER SERDAR (Elâzığ) - Şimdi bakın, burada ben bir şey söyledim. Bir partinin temsilcisi olmak, bir partinin genel başkanı olmak ona ayrıcalık kazandırmaz. Aynı gün Rize Cumhuriyet Savcılığının açıklamasına baktığınızda şunu görürsünüz: Orada aynı tüzük hükümlerinin uygulandığı başka bir tutuklu daha var. Niye bunu önergenize almadınız? Biz cezaevinde…

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 2 kişiye işkence etmek diye bir şey mi var yani?

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Bundan haberim olsaydı onu da alırdım. 2 kişiye yapılınca iyi mi oluyor?

ÖMER SERDAR (Devamla) - Dinleyin lütfen, dinleyin, gerçekleri öğrenin.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ben biliyorum gerçekleri.
ÖMER SERDAR (Devamla) - Laf olarak gelip burada konuşmanın ötesinde, bizim Komisyonun çalışmalarından haberdar olmadığınız açık ve net ortada.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ben o Komisyonda kendim çalıştım.

ÖMER SERDAR (Devamla) - Komisyonun üyesi önergeyi hazırlayan arkadaş burada olsaydı cezaevleri alt komisyonun ne kadar düzenli çalıştığını…

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Belli, çok güzel!

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Şimdi, sevgili arkadaşlar, her zaman iktidar haklı olamaz ve haklı olması da gerekmez.
İkincisi, sahadaki unsurların yaptığı şeyleri illa savunmak zorunda değiller. Varsa vardır, varsa üstüne gidin, Hükûmetin işi bu; varsa usulsüzlük, ayarsızlık, üzerine gidecek. İsterseniz araştırma önergesini kabul etmeyin fakat bunun gereğini yapın. Bize diyor ki sayın hatip: "Aslında 1 kişi değil, 2 kişiye yapılmış." Daha kötü ya, ben birini biliyorum, ikisini bilsem ikincisini de söyleyeceğim. Bu bir savunma biçimi olabilir mi?

ÖMER SERDAR (Elâzığ) - Yaklaşımımı ortaya koyuyorum orada, yaklaşımımı.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Türkiye gerçeklerinden uzaklıkla bunun alakası yok. Türkiye'de mahkûm kapasitesini artırmak sizin keyfî işlemlerinizle de doğrudan doğruya ilgilidir. Cezaevinde bulunan herkesin bulunmayı hak ettiğini nereden biliyoruz? Önüne geleni cezaevine atarsanız cezaevi nüfusu artar. Terörle mücadele ya da darbeyle mücadelenin yolunun bu olduğunu sanmak, terör tanımının ne olduğu hakkında Türkiye çok uzun zamandır terör tanımını gözden geçirmeye davet edilmektedir çünkü sadece düşünceleri ve konuşmaları yüzünden cezaevlerinde bulunanların, örneğin Halkların Demokratik Partisi üyelerinin sayısı bir zaman on binlere varmıştı. Şimdi, cezaevi kapasitesini böyle zorlarsanız o zaman tabii ki fiziki altyapı diye bir sorununuz olabilir. Diyeceğim bundan ibarettir.